Akıncı'da memur!

Zafer Kurtuluş

Mustafa Akıncı, cumhurbaşkanı mı?
Diyeceksiniz evet öyle.
Seçildi ve cumhurbaşkanıdır.
Her seçilen cumhurbaşkanı olur mu?
Talat seçildi, cumhurbaşkanı oldu mu gerçekten?
En üst tepede idareci ünvanını yerine getirdi mi?
Lokmacı kapısının açılışında zaten o dönemlerde kendini gösterdi.
Askere laf edemedi.
Kapı açılışında idare onun elinde olmadı.
Askerin emri altında oldu.
Bir ara oradan geçişler köprü üstünden olacaktı ve altından da askerin geçişleri devam edecekti. Hatta köprü için asker proje bile hazırladı. 
Talat ise sesini çıkaramadı.
Ne yapıyorsunuz, diye askere hesap soramadı.
Ve Talat, bir cumhurbaşkanıydı o dönemde!
En üst makam da ve askerin de emri altında bir cumhurbaşkanı!
Ama maalesef o dönemde askerin altında bir cumhurbaşkanı!
Kapı şöyle açılacak, böyle açılacak diye karar veren cumhurbaşkanı Talat değil, asker olmuştu.
Ondan sonra yine askerin istediği şekilde o kapı açılmış oluyor. Yani oradan asker çekilmeden kapı açılıyor. Oysa o dönemde Talat ve partisi CTP, askerin oradan kaldırılacağı dile getirilmişti. 
Ne oldu?
Askerin emri geçti, Talat'ın değil!
Cumhurbaşkanı değil, bir ordu komutanı karar verdi.
Ve Talat, o dönemde cumhurbaşkanı sayılırdı öyle mi?
Maalesef hayır!
Komutanın aldığı emir ve kararla bu şekilde Talat'ın cumhurbaşkanı olmadığının açık kanıtı olmuştu.

Talat, muhalefet döneminde ver yansın ederken Ankara'ya, seçildiği gün nasılda Ankara'nın memuru olduğun açık şekilde gördük değil mi!
Gerek Kıbrıs görüşmeler olsun, gerekse iç konular olsun, her şeyi Ankara tarafından aldığı emirler doğrultusunda yerine getirmiştir. 
Yani bugün bu yarı bölünen ülkede muhtarlık kadar bir hükmü dahi bile olmamıştır. Hep icazet altında, hep emir altında olmuştur.
Her neyse, ona benzeyen ve onun gibi memur olarak görev alan Akıncı'da ayni şekilde devam ediyor. Yani yoktur bir farkları aslında. Kıbrıs konusunda yine Ankara ne emir verirse onun seçilmiş memuru Akıncı da o şekilde devam ediyor. Kıbrıs Türkün çıkarları değildir aslında o masada görüşülenler. Tek çıkar konusu olan Türkiye'nin çıkarlarıdır. 
Görüşmelere gideceksin ve bizim taleplerimizi orada dile getireceksin denildiğinde Akıncı'ya yok mu dedi?
Maalesef hayır!
O da Talat'ın bıraktığı yerden devam etti. Yani bir değişiklik olmadı.
Hani ya bu iş bitecekti seçim meydanlarında nutuk çekerken Akıncı'nın. 
Ne oldu o nutuklara?
Barışın sözünü vermişti ve tek engel Eroğlu, Denktaş ve yaratılan statüko demişti. 
Ne oldu? 
Aynı yola o da devam ediyor.
Akıncı'da statükoya sarıldı.
Suçlu Rum tarafı diyor.
Yani değişen bir şey yok!
Türkiye çözümü engellemiyor öyle mi?
Halbuki Türkiye bu nizamın devamını istiyor.
Bölünmüş Kıbrıs onun işine yarıyor ve Akıncı çıkıp da bunu söylemiyor.
Aynı şekilde yine Íngiltere'nin de!
Yunanistanın da!
Çıkarları gereği çözüme tek engeldirler demiyor.
Ve, Kıbrıs cumhuriyetinin vermiş olduğu bütün hakları da bu şekilde Rumlara verdirmeye devam ediyor Akıncı da!
Türkiye, Yunanistan ve Íngiltere Kıbrıs Cumhuriyeti'nden doğan hakları bu ada üzerinde fazlası ile kullanacaklar ve ayrıca Güney Kıbrıs'ta tek yanlı yoluna devam edecek ama gel gelelim Akıncı bir şey yapmayarak bunlara çanak tutacak!
Bunlar ne acıdır ki biz Kıbrıslı Türklerin daha da yok olmasına ve daha da bu ülkede söz sahibi olmayacağımızı ortaya koymaktadır.
Akıncı kime hizmet ediyor?
Açıkçası Kıbrıs Türkü'ne değil!
Bu ülkenin bölünmesini isteyen bütün güçlere!
Evet, çözüm ve barış Akıncı'nın gaylesi mi?
Kesinlikle değildir!
Türkiye ne derse, ne emir verirse ancak o da bugün onu yapıyor.
Yetkisi ve görevi onunda bir yere kadardır.
O da memur seçildi.
Ve bakın bu memur Akıncı'ya.
Derinya kapısının açılışını dahi yapamıyor.
Askeri mevzinin kaldırılması emrini bile veremiyor.
O general'e o mevzi'yi kaldır bile diyemiyor.
Yazık!