Bankalar ve borçlular...

Arif Alasya

Yasak yok diye borçluları soymak yakışık alır mı?

Bankalar ve Kooperatif Bankaları Yasa izin veriyor diye, “et de elimde, bıçak da, istediğim gibi keserim” mantığı ile insanları soymak neyin adaleti. Zaten vatandaş inim inim inliyor bir de siz ek faiz uygulaması ile bu vatandaşları yok ediyorsunuz.

Doğrudur bankaların bir giderleri vardır ve enflasyona dayalı olarak bu artmaktadır. Nasıl enflasyon aylık olarak artarsa bankalardaki para maliyeti da aylık olarak artmaktadır. Bu anlaşılır bir durumdur.

Bankalar ne yapıyor?

Gidip borç isteyen müşterisine ödeme gücüne dayalı olarak kendi şartlarında borç vermeyi teklif ediyor. Kişi de kendine güveniyor ve şartları kabul ediyorsa anlaşılmış faiz, aylık taksit ve ödeme vadesi üzerinden ya kefalet ya da ipotek karşılığı borç veriyor.

Bu noktaya kadar iki taraf da mutabık ve memnundur.

Yasa olmadığı için borçlunun hiçbir dahli olmadan Banka borç faizlerini yükseltip geriye dönük uygulamaya geçiyor. Yani sanki borçlu o tarihte borç almış gibi kendilerine göre çıkarttıkları para maliyeti üzerinden işleme tabi tutuluyor. Yani Banka kasasında duracak paradan değil borç verdiği şahıslar üzerinden hızla para kazanma sürecine giriyor.

Böylesi enflasyonist ortamda yasa olmadığı için Bankalar karlarına kar katıyorlar. Sonucu ne mi oluyor? Sadece geçen yıl bir önceki yıla göre %77 kar ediyorlar. Bu yıl enflasyon böyle seyrederse herhalde bu oran %200’ü bulacaktır.

Peki borçluların durumu yasa olmadığı için ne oluyor?

Anlaşmalı aldığı borç miktarına göre aylık belirlenen taksitini düzenli olarak yatırması halinde vadesi geldiğinde artırılan faiz miktarına bağlı olarak ancak yarısını veya %10’unu ödemiş olacak ve ödediği taksitler boşa gidecektir. Haliyle borçlu neredeyse ömür boyu borçlu kalacaktır. Enteresan olan enflasyon müşteri lehine dönerse geriye dönük faiz uygulaması yapmamalarıdır.

Bir de ipotek borçluları vardır. Belli bir değer üzerinden alınan ipoteklerde ise borçlu ipoteği kadar sorumlu olmaktan çıkıyor. Bir bakmışınız geriye dönük faiz uygulaması nedeniyle şahsın üç evi varsa ve birini ipotek vermişse adam neredeyse üç evini satsa Bankayı ödeyemiyor.

Böylesi durum faizlerin serbest bırakılmasından sonra ve de Bankalar yasasında gerekli düzenlemeler yapılmaması nedeniyle toplumsal felaketler yaşanmıştır.

Müşteriye astronomik faiz uygularken kendi şirketlerine cüzi bir faiz ile borç veren bankalar batırılmış ve borçlular bir bankadan diğerine devredilerek tam anlamıyla şamar oğlanı gibi soyulmuşlardır.

Peki bu Bankalarının içini boşaltanlar ne ile cezalandırılmıştır? Belki hasız yere bir veya iki bankacı ceza görmüş ama diğerleri zevk ve sefaya kavuşmuşlardır.

Ayni tehlike yine vardır Borçlular daha bundan önceki mağduriyetlerini gideremeden yani bir kasırgaya yakalanmakla karşı karşıyadır.

Bunca yıldır Meclisten Bankalar ve Faiz yasasını geçirmekten yoksun bir irade taşıyorsanız sizlere milletin vekili değil sermayenin ve statükonun bekçilerisiniz demek gerekir.

Eğer Bankalar bu uygulamada haklı iseler müşterileri ile senet falan imzalamasınlar. İpotek falan da almasınlar. Her borçlanmak isteyenin tüm maaş ve gelirlerine el koysunlar üzerlerine kayıtlı araç ve taşınmaz mallarının devrini yapsınlar olsun bitsin yani borçluyu bir vuruşta öldürsünler yoksa bu olmayan yasalarla her gün etlerinden et kesilerek acı ile kıvrandırılarak öldürmesinler.

İnsaf dinin yarısı derler. Bankalarda bunun olmadığını biliyoruz da belki Meclisimizdeki vekillerde bu insaf var ve Bankalar yasası ile Faiz yasalarını çıkartırlar.