Beklentimiz mazeret değil iş üretilmesidir

Mehmet Davulcu

2019 yılının 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı da meydanlarda kutlayarak geride bıraktık. Yürüyüşe katılan kitleye bakıldığında 1 Mayıs kutlamalarına katılım geçmiş yıllardan pek de farklı olmadı. Katılanlar yine bildik siyasi partiler, sendikalar ve örgütler oldu. Bu yılki 1 Mayıs'ın geçmiş yıllardan tek farkı bir kısım iş yerinin yasalara uyarak tatil yapması oldu. Bu bakımdan bir muhalif siyasetçi ve sendikacı olarak 4'lü koalisyon hükümetini ortaya koyduğu çabaları nedeniyle kutluyorum.

İşçi sınıfının hükümetten beklentileri bu kadar değildir elbette. İşverenlerin yürürlükte olan yasalara eksiksiz uymasının sağlanması hükümetten beklenenlerin en başında gelmeye devam etmektedir. Bunların en önde gelenlerini hatırlatmakta yarar görüyorum. Öncelikle iş yerlerinde yeterli güvenlik önlemlerinin alınıp iş cinayetlerinin ömnüne geçilmesinin sağlanması beklenmektedir. İşçilerin ücretlerinin zamanında ve taksitsiz ödenmesinin sağlanması, sosyal güvenlik yatırımlarının gerçek ücretleri üzerin ve zamanında yatırılmasının sağlanması, izin haklarını kulalnabilmelerinin sağlanması ve hepsinden önemlisi bu haklarının korunmasında onlara güç kazandıracak sendikalaşma haklarını kullanmalarının yolunun açılması, Göç Yasasının kaldırılması hükümetten öncelikli beklentilerdir.

Andığım bu beklentiler yeni talep edilen haklar değildir. Yasalarla tanınmış ancak bundan önceki hükümetler tarafından yasalaların yürütülmesi sağlanmadığı için işverenler tarafından gasp edilmiş haklardır. Yani işçi sınıfı hükümetten yasal olarak tanınmış haklarının kullanılması için sadece görevini yapmasını beklemektedir.

İşçi sınıfı bu hükümet gitsin de ne olursa olsun noktasında değildir. Bu gitse ve yerine bir başkası gelse de yukarıda en öncelikli olanlarını sıraladığım taleplerinde ısrarlı olmaya devam edecektir.

Başta işçi sınıfı olmak üzere toplumun ihtiyacı olan her bir iki yılda bir hükümet bozup hükümet kurmak değildir. UBP, CTP ve DP son 25 yıldan beridir bunu yaptılar. Sonuç ortadadır. Hükümet makamları yandaşa çıkar sağlanan makamlar olmaktan çıkarılmalı, toplumsal çıkarlar öne konarak hizmet makamlarına dönüştürülmelidir.

Niyet toplumu ileriye taşıyacak projeleri hayata geçirmekse bunun için yeterli kaynak ve toplumsal destek vardır. Niyet ve kararlılık varsa ve toplum buna inadırılmışsa dış kaynak olmasa da başarmak mümkündür.

Son 50 yıllık dönemde hep dış kaynak ve o kaynağı sağlayanın dayattığı program vardı ama gelinen noktanın iç açıcı olduğunu söyleyebilen tek kişi bile yok. Bu da açıkça göstermektedir ki, yapılması gerekenleri kendi programımız, kendi kaynaklarımız ve kendi toplumumuzla yapmak durumundayız.

Mecliste temsil edilen ve sözde muhalefet olan UBP ve YDP'nin böyle bir gailesi olmadığı ortadadır. Onlar yağma ve talan için toplumu ayrıştırma- bölme anlayışını sürdürmek için hükümet makamlarına taliptirler. Her sıkıştığında hükümetten kaçmak için mazeret üreten CTP'nin ve kişisel hırslarına gem vurmakta zorlanan HP yöneticilerinin nasıl bir tutum takınacaklarını izlemeye devam edeceğiz.

Önerimiz, toplumun bütünlüğünün beklentilerine cevap verecek çalışmalar içinde olmalarıdır.