Büyük acı veren bir veda

Muhammet Gözay

Evet, bir rüya olsa...

Uyansak keşke bu rüyadan...

Yaşanmasa...

Olmasa...

Ama oldu...

O masum çocuklar şimdi yok!

Melekler yok!

Öğretmenleri de yok!

Şimdi zifiri karanlık ve acı...

Hem de acıların en acısı...

Karanlıkların en karanlığı...

Bir ailenin nasılda yanıp kavrulmuş olduğu...

Evet...

En büyük acı!

O küçücük bedenleri tabutta gördüm sıralı...

O küçük yerde öylece yatıyorlar...

Öğretmenleri de öyle...

Ne büyük bir acı!

Acıların en büyüğü işte budur!

Göz yaşı ve öfkemiz orada döküldü, sel oldu...

O küçücük meleklerimizin ve öğretmenlerimizin ardından toprağa akıp gitti göz yaşlarımız...

Evet...

Anlamı kalmıyor hayatın...

Hale de geride kalan o anne ve babanın...

O eşinin...

Onların çaresizliği...

Canlarından can gitmesi...

Yaktı yüreğimi...

Bu mudur Allah'ın adaleti?

Nasıl bir adalet?

Allah'ın takdiri?

Kaderi?

Asla değil...

Olamaz da!

Bu açıkçası bir cinayettir!

Evet...

Onlara veda ettik, toprağa verdik...

Ama bu vedanın da hesabını sormaktır bizim görevimiz...

Çünkü o masumların ruhlarının huzura ermesi gerekir...