Çocuklarda alt ıslatma problemi

Uzman Psikolog Büşra DUMANLI

Tıp dilinde enurezis, halk dilinde ise yatak veya alt ıslatma olarak geçen, kimi zaman fizyolojik, kimi zaman ise psikolojik kökenli olan ve çocuklarda 5 yaş ve sonrasında ortaya çıkan bir problemdir. Çocuklar genellikle 2-3 yaşlarında gündüz mesane kontrolünü kazanırlar. Gece mesane kontrolü ise 3.5- 4.5 yaşları arasında tamamlanmaktadır. Çocuğun normal gelişim içerisinde idrarını gece ve gündüz kontrol edebileceği 5 yaşından sonra, tekrarlayıcı olarak, istem dışı, alt ıslatması problem olarak sayılmaktadır. Hem çocuk, hem anne baba için oldukça zor olan bu süreçte ailenin çocuğa yaklaşımı hastalığın sürecini belirleyen faktörler arasında yer almaktadır. Bu durumun sebeplerine bakıldığında ise; basit alt ıslatma problemlerinde genetik faktörler, uyanma bozuklukları, hormonal faktörler ve mesane (idrar kesesi) ile ilgili sebepler yer almaktadır. Ancak çocuğun duygusal dünyasına baktığımızda ise; çocuğun gerginliğe neden olan durumlar, yeni bir kardeşin aileye katılması, ailenin tuvalet eğitimine zamanından önce başlaması ve eğitimi verirken baskıcı tutumlarda bulunması, çocuklarda korku ve endişeye neden olarak çocuğun duygusal dünyasının dengesini bozmaktadır. Kimi zaman görülen bazı ailelerdeki çocuğun bu eğitimi kendi kendine keşfedeceğine inanılması ve tuvalet eğitimi verilmemesi de bu soruna neden olabilmektedir. Çocuk, 2-2.5 yaşına geldiğinde tuvalet eğitimine başlamak daha doğru olacaktır. Ancak bu eğitime başlamadan önce çocuk gözlemlenmeli ve eğitime hazır olup olmadığı anlaşılmaya çalışılmalıdır. Ebeveynlerde çocuğa karşı baskıcı ve yanlış tutumu nedeniyle, çocukta oluşan davranış bozukluklarının en yaygın nedeni zorlamadır. Alt ıslatma sorunu ile çocuğun duygusal dünyası arasında gizli bir bağ vardır. Uykusunda idrar kaçıran çocuğun, duygularını sözlü olarak ifade edememesinin sebebi sonucu, bu durumun dışa vurumu olarak değerlendirilmektedir. Ailesinden yeterince ilgi ve sevgi göremeyen çocuk, beklediği ilgiyi ve sevgiyi bu şekilde dile getirebiliyor olabileceği gibi, aşırı ilginin sonucunda da alt ıslatmayla birlikte çocukta tırnak yeme, parmak emme, bebeksi hareketler ve konuşmalar gözlemlenebilir. Ne yazık ki aile içindeki huzursuzluk, eşler arasındaki tartışmalar, ailenin koruyucu tutumu ve anneye aşırı bağımlı olma durumu da bu nedenler arasında sayılmaktadır. Genellikle bu çocuklarda içe kapanıklık, çekingen bir kişilik yapısı dikkat çekmektedir. Ve bu soruna sahip olan çocukların sosyal hayatının da bu durumdan oldukça etkilenmesi, çocuğun psikolojik bir çok problemler yaşamasına da neden olmaktadır.

ÇOCUĞUMA NASIL DAVRANMALIYIM? TEDAVİSİ VAR MI?

Kimi zaman anne babalar çocuklarının bu davranışı bilinçli yaptığını düşünebilmektedirler. Ancak öncelikle bilinmesi gereken çocuğun bu davranışı genellikle (istisnalar dışında) bilinçli yapmadığıdır. Eğer çocuğunuz 5 yaşını geçmesine rağmen hala altını ıslatmaya devam ediyorsa profesyonel bir destek almalıdır. Bu desteği almadan önce çocuğunuzu motive etmeli, anne baba olarak eşinizle aranızda problem varsa bunu çocuğa yansıtmamalı, çocuktaki bu problemin geçeceğine dair çocuğa güven verilmelidir. Biz yetişkinler gibi çocuğumuzda sabah uyandığında altının kuru olmasını ister ancak, altı ıslanan çocuk bu durumdan dolayı sıkıntı ve utanç duymaktadır. Çocuğun bu durumuna bağırmak, kızmak, eleştirmek, hakaret etmek, suçlamak, cezalandırmak çocukta ters tepki yaratabileceği gibi, çocukta özgüven eksikliğine de sebep olmaktadır. Bu sorunu minimuma indirmek için ebeveyn olarak yapılabilecek önlemler arasında çocuğa gece su içirmemek, belirli saat aralıklarında çocuğu uyandırıp tuvalete kaldırmak yeterli gibi görünse de bu daha çok sadece çocuğun yatağının kuru kalmasını sağlayacaktır ancak problemin kökenine inilmemiş olacaktır. Yatağı kuru olarak uyandığında çocuğu ödüllendirmek, ‘sana güveniyorum, başaracağına inanıyorum’ gibi motive edici söylemlerde bulunmak çocuğa yardımcı olacaktır. Başaramadığı zamanlarda ise, çocuğa zaman tanımalı, sabırlı davranmalı, çocuğa sempatikçe ve arkadaşça yaklaşarak ‘bunun üstesinden beraber gelebiliriz’ düşüncesini çocuğa aktarmamız, aramızdaki güven ve sevgi bağının yeniden yapılanmasına destek sağlayacaktır.