Gidişatımız kötü!

Muhammet Gözay

Hade siyasileri anladık da yok da gazeteci Reşat Akar sen de!

Oldu mu şimdi bu?

Kanalda canlı bir şekilde yağmur duası da neydi?

Başında da takke!

Takke devri mi yoksa?

Yok, o devirler bizim burda olmaması gerekir. Bizler o devirlerin toplumu değiliz. 

Kıbrıs türk toplumu şeriat değil, lâik uygar bir yaşam modelini benimsiyor. 

Burası Türkiye mi?

Yağmur duası da mı görecektik?

Yazık!

Ha bu duayı, o hacıların hocaların yanında yer alan o siyasiler yapmış olsalar tamamdı da bu sana yakışmadı. 

Nakşibendi tarikatları ve bu gibi kişileri ve yerleri ziyaret eden siyasileri bizler eleştirirken, sizin de onlar gibi olmanız ne iştir acaba diye de düşünmeden edemiyorum. 

Bir gazeteci laik ve uygar yöntemler ile hareket etmesi ve o doğrultuda da yayın yapması gerekmektedir. 

Ama başta takke ve hoca sen yağmur duasını yap, ben de amin diyerek yağmur yağdıralım anlayışı yakıştı mı bir gazeteciye?

Yakışmadı, yakışmaz da!

Hele de bu çağda!

Hele de bu ülkede!

Aklıma Dr. Fazıl Küçük geldi. 

Nasıl ki Şeyh Nazımı ülkeye almıyordu da Denktaş başa gelince Şeyh Nazımı içeriye alarak bu şekilde lâik anlayışı çiğnemiş olmuştu. 

Bugün yaşamış olsaydı Fazıl Küçük, inanırım ki çoğunu bu adadan göndermiş olacaktı. Ama yaşamıyor işte ve herkes şeriat ile âdeta kol kola vaziyette çağdaş ve laik Kıbrısı giderek hızlı bir şekilde Türkiye'ye taşımış oluyor. Bu şekilde davrananlar aslında AKP ve Erdoğanın izinde ve hatta bir şeyleri kaybetmemek adına laikliği ezip geçiyorlar. 

Siyasiler her dönemin adamı oluyorlar zaten. 

Türkiye'de kim başa geliyorsa onun borusunu öttürmek koşuluyle koltuk derdinde oldukları bir gerçektir. 

Yeterki koltuğu koruyalım da ne isterse olsun anlayışı ile bu toplumu ve ülkeyi çıkmazın içerisine getirmiştirler her bir şeyde.

İcazet altında emir kulluğu hep yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor. 

Aslında bir toplumun canına okumaktır bunun adı.

Her neyse, bunların yaşandığını hepimiz de biliyoruz. 

Ülkemin cami sayısı okul sayısını nasıl geçtiğini ve bu camilere nasılda izin verenlerin kimler, hangi gelmiş geçmiş siyasiler olduğu ve böylelikle ilim irfan laik bir ülkenin şeriat ve onun getirileri ile işgal hale geldiğini yaşıyoruz. Bunlar, o emir eri olan, o sözde solum diyenler tarafından meydana geldiğini acı bir şekilde gördük ve yaşadık da! 

Yani CTP tarafından!

Evet. 

Ne oluyor bize be ama diyen çıkamıyor halen daha.  

O seçtiklerimiz bizleri her şeyimizle birlikte bitirmiş oluyorlar. 

Yazık değil mi?

Yakışır mı bunlar bizlere?

Dünyada yerimizi almak varken ve çağdaş bir ülke olmamız söz konusuyken, başımızda takke, tesbih ve sarıklar ile hızlı bir şekilde şeriat bir toplum olma yolundayız. 

Neden ey Kıbrıslım, neden?

Bunlara neden fırsat veriyoruz?

Bu gidişata neden dur demiyoruz?