Guterres raporu üzerine düşünceler...

Arif Alasya

Guterres, "Ada'da iki toplum arasında kapsamlı çözüm umutlarının hala canlı olduğuna inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

"Kıbrıslıların sadece net bir ufukta başarılabilecek kalıcı bir barışın getirebileceği ortak bir geleceği hak ettiğine inanıyorum."

İki tarafın da müzakere konusundaki istekliliği göz önünde bulundurularak "bundan sonraki sürece aciliyet duygusuyla iyi bir şekilde hazırlanılması" gerektiğini belirten Guterres, yeni bir çabadan sonuç alınabilmesi için "yeni fikirlere ihtiyaç duyulabileceği" yorumunu yaptı.

Ayrıca Guterres raporunda, tam teşekküllü müzakerelere yeniden başlamadan önce taraflardan başlangıç noktası konusunda anlaşmalarını istedi.

AKINCI

Kıbrıs müzakere süreçlerinde yaşanan deneyimler ışığında yeniden bir müzakere süreci başlayacaksa, bunun ancak ucu açık olmayan, sonuç odaklı ve stratejik bir yaklaşımla başarılı olabileceği yönünde önceden açıkladığım görüşlerimin ciddi yansımalarını bu raporda görmekten memnuniyet duyduğumu öncelikle belirtmek isterim.

Çözüm sürecinin modalitesinin yanında, içerikle ilgili olarak son günlerde Kıbrıs Rum tarafından “gevşek federasyon” “daha az yetkili merkez” gibi ifadelerle bazı görüşlerin ortaya konduğu görülmektedir.

Görüldüğü gibi iki lider de Guterres’in raporundan memnun görülüyor.

Akıncı çözüm sürecinin devamından ve da görüşme süreci başlamadan tarafların başlangıç noktasında uzlaşmaları gerekliliğinden memnun konumda. Bu nedenle ucu kapalı bir süreç önerisini getiriyor.

Anastasiyadis ise Genel Sekreterin "yeni fikirlere ihtiyaç duyulabileceği" noktasından hareketle masaya ‘’Gevşek federasyon’’ görüşünü getirmeye çalışacağı gözlemleniyor.

Önemli olan federasyon tezinin devamlılığıdır. Federasyonun gevşek olması merkezi hükümetin yetkilerinin azalıp çoğalması tartışmasından öteye bir anlam taşımamaktadır. Federasyon gevşek olsa da olmasa da iki tarafın eşitlik ilkesine zaafiyet getirmez.

Gevşek federasyon modeli Güney için zaten AB’ye üyelikle birlikte Yunanistan ile olan ilişkilerini sürdürmede bir kazanç getirecektir.

Halbuki Kıbrıslı Rumlarla ortaklaşacağımız bir federal yapı ‘gevşediği’ oranda, Türkiye ile halihazırda var olan ast-üst ilişkimiz fiilen devam etme zemini bulacağı gibi, hiç olmadığı kadar da ‘yasal’ bir düzleme oturacak ve Kuzeydeki Türkiye hakim siyasetinin meşru olasının önü açılacaktır.

Görüldüğü gibi çözüme kavuşacak bir Kıbrıs konusunda hep kazanacak taraflar Türkiye ve Rum tarafı olacaktır.

Kıbrıslı ne mi kazanacak? Parasına para, malına mal diyebileceği bir AB vatandaşı olmayı..