Hayret ki ne hayret...

Arif Alasya

Yıllardın siyasey yazmaya başladığım günden itibaren hep savunduğum ve arkasında durduğu bir tanım vardır.

‘’Bizler sandığa giderken bizi yönetecek kişileri değil,başkası adına bizi yönetecek kişileri seçiyoruz’’diye.

Evet bu sözlerimin arkasındayım ve de bu söylemim tüm siyasi partiler için da geçerlidir.

Bu düşüncemden dolayı siyasi partiler beni sevmez,her parti beni hasım görür,hele o çok bilmiş halleri ile beni biraz da nezaketlerinen dolayı bir  farklı canlıya benzetmek yerine ‘’Garagüze’’benzetir.

Dün yıllarca Başbakanlık,Meclis Başkanlığı ve milletvekilliği yapmış ama görev yaptığı süre içinde ne kurucusu olduğu partiye ne de milletvekili seçildiği partiye belki da yayımladığı görüşlerini tesbit etmesinden dolayı üye olmayan  ve de politikayı birakıp son seçimlerde aday olmayan Sn.Sibel Siber benim yukarıdaki tesbitimi destekleyen bir yazı paylaştı.

Görevde olduğu sürelerde neden bunları halkı ile paylaşmadığını sorgulayacak değilim.Bu soruya verebileceği birçok cevabının olduğundan da eminim.

Onun bu tesbitlerini aynen sizlerle paylaşmak istiyorum.

SİBEL SİBER

1-KKTC’de uygulanmakta olan Parlamenter sistemde meclis ve hükümet arasında kuvvetler ayrılığı yoktur. Bu yapıda, Parlamentoya karşı sorumlu bir hükümet modelinden bahsedemeyiz. Tam tersi, bizde Meclis hükümetin kontrolündedir. 
2- Meclis, ne yasama ne de denetim faaliyetlerini gerektiği gibi yapamıyor. Meclis’in açılması da, yasa çalışmaları da, denetim de hükümet iradesindedir. Hükümet izin verdiği ölçüde Meclis bu görevlerini yerine getirebilir ancak. 
3- Yasalara uyakla yükümlü sadece vatandaş değil. Meclis ve Hükümet de uymak zorunda ama maalesef mevcut yapı Anayasa’ya ve yürürlükteki mevzuata aykırı yasaların ve yine bakanlar kurulu kararlarının geçmesine engel olamıyor. Mevzuat dairesi yetersiz. Savcılık makamının yasa ve bakanlar kurulu kararları ile ilgili yetkileri, sadece görüş vermekle sınırlı. Bu nedenle hukuk dışılık diz boyu. Hükümet ile savcılık arasındaki ilişki, tam bir hukuk devleti kurallarının gerektirdiği gibi değil.
4- Sonuç olarak bu yapı sürdürülebilir değil. Devletin en üst organlarında durum böyle ise bu değişmeden mevcut yapıda iyileşme bekleyemeyiz. Mevcut sistemden edindiğim deneyime göre, ya mevcut sistem işlevselliğini artıracak şekilde iyileştirilmeli ya da daha işlevsel yeni bir model arayışına geçilmelidir.
5- Bu nedenle konunun uzmanı akademisyenler ve siyasetçilerimizle sistemi tartışmaya açıyoruz. Konunun uzmanlarının “KKTC Devlet Yönetiminde İdeal Sistem” arayışları için bir platformda fikirlerini dinlemek, tartışmak, tartışmaya açmak önemlidir. Dr. Fazıl Küçük Vakfı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi ortak çalışmasıyla 4-5 Mayıs’ta, Oscar Hotel’de Uluslararası Katılımlı Çalıştay düzenliyoruz. İlgi duyanların, görüş ve düşüncelerini, deneyimlerini paylaşmak isteyen herkesi çalıştaya bekliyoruz.

Özeti şu oluyor:

Meclis ne denetim yapabilir ne de yasama görevini yapabilir.Hükümet kimse yürütmeyi  da yasamayı  da o yönetir.

Meclis ve Hükumet Anayasa ve yasalara aynen vatandaşlar gibi uyması varken seçilmiş ve göreve gelmilşolanlar kendilerini hem Anayasanın hem de yasaların üzerinde görürler. Hükümet ile savcılık arasındaki ilişki, tam bir hukuk devleti kurallarının gerektirdiği gibi değil. Savcılık makamının yasa ve bakanlar kurulu kararları ile ilgili yetkileri, sadece görüş vermekle sınırlı.

Hükumetlerin Sibel hanımın söyledikleri gibi davranmalarına olanak veren maalesef bizim Anayasa ve yasalarımız değil.Onlara kendi isteklerini yapmaları için onlara destek olanlardır.

Sibel hanım yazısının sonunda bir çalıştay öneriyor ve halktan da katkı koyulmasını istiyor.Olabilir hatta sonuç bildirgesi de hazırlanır ama sonrası?

Benim en takdir ettiğim yasa ‘’İyi idare yasasıdır’’ Bu yasa belki da yukarıda sıralanan birçok aksaklığın düzelmesine da neden olabilecek bir yasadır.Ama bu güne kadar anımsadığım bir bu yasa ile ilgili bir tek dava açılmış ve kazanılmıştır.Neden başka dava açılmadığını da toplumsal olarak sorgulamalıyız.

Büylesi bir çalıştaydan çıkacak sonuçları da uygulayacak olan bizi yönetenler adına  yönetecek olanar olacağına göre ne değişecek…