Kayıp Şahıslar Komitesi

Arif Alasya

Bu projenin amacı, 1963-1964 ve 1974’te meydana gelen trajik olayların sonucunda listelenen şahısların gömü yerlerinden çıkarılması, kimliklerinin belirlenmesi ve iade edilmeleridir.

Bu proje, kayıpların akrabalarının sevdiklerinin kalıntılarını almalarını, uygun cenaze törenleri düzenlemeleri ve uzun süren keder ve belirsizlik halinin sonlandırılmasına olanak sağlayacaktır. Devamında projenin iki toplumlu niteliği ile her türlü alanda iki toplumlu bilimsel ekiplerin katılımını da içeren bir projedir.

Ada genelinde 1510’u Kıbrıslı Rum, 492’si Kıbrıslı Türk olmak üzere, 2002 kayıp aranmaktadır. Bugüne kadar 664’ü Kıbrıslı Rum, 226’sı Kıbrıslı Türk, toplam 890 kayıbın kimliklendirililp, 31 Ağustos 2108’e kadar ailesine teslim edilmiştir.
Bu iki toplumlu proje bağışlarla görevlerini yerine getirmekte ve işlevini sürdürmektedir. Rum ve Türk komiteleri arasında ciddi olan ayrılık Rum çalışanların Devlet memuru olması Türk çalışanların ise sözleşmeli kadrolarla yürütülmesi.

Başlarda bu komitelere yapılan ihbarlar çok sınırlı kalmış, Birçok yerin kazılmasına izin verilmemiştir.

Bunların en önemlilerinden biri ‘’Tekke bahçesi’’kazılarıdır. Bu kazıya izin verildikten sonra yıllarca Rahmetli Hüseyin Ruso’nun mezarını bildiğimiz yerde onun yatmadığını bu kazılarda elde eden kalıntılardan öğrenmiş olduk.

Bu kadar toplumsal geçmişe ışık tutan ve özellikle son yıllarda büyük bir coşku ile çalışan bu komitenin Türk kanadında bu günlerde deprem yaşanıyor.

Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin üstünden kısa bir süre geçmesine ve henüz daha yeni bir Hükümet kurulmadan. Bunca sayamayacağımız sorunlar ortada dururken bir anda sanki en büyük sorun çalışan ve verim veren bir kuruluş olan Kayıp şahıslar komitesiymiş gibi yönetim kadrosunu görevden almış ve ya sözşmeleri uzatmayarak işten çıkartmıştır. ‘’Tıpkı özel sektör patronları gibi.’’

Çalışan ve yönetenlerin bu duruma düşürülmesinin sorumluları bu güne kadarki Cumhurbaşkanları ve onların kadrolarıdır.

Güneyde bu komitede çalışanlar Devlet memuru oldukları halde Kuzeyde hep sözleşmeli olarak çalıştırılmışlar. Sosyal hakları olan yatırımları yatırıldığı halde sendikalaşıp toplu sözleşme yapmalarının önünü tıkamışlardır.

Bu personelin ısrarla toplu sözleşme talepleri olduğunu biliyorum. Bana göre geçerli olmayan nedenlerle taleplerinin karşılanmadığını da biliyorum.

Bu noktada iki soruya cevap verilmelidir.

  1. Cumhurbaşkanı Tatar yangından mal kaçırır gibi göreve gelir gelmez bu kuruma saldırarak neyi amaçlamaktadır. İntikam almayı mı? KŞK’yı verimli çalışamaz hale getirmeyi mi amaçlamaktadır?
  2. Özel eğitimli olan ve 12 yıldır hizmet veren bu personelin toplu sözleşme taleplerini reddeden yöneticilerin hiç mi içleri sızlamamaktadır?

Birini şimdiki Cumhurbaşkanı, İkincisini da geçmiş Cumhurbaşkanı cevaplamalıdır.

NOT:

  1. Rüstem Tatar1984-2005   Kayıp Şahıslar Komitesinde Kıbrıs Türk Temsilcisi.
  2. Gülden Pülümer Küçük 2006 yılında Kayıp Şahıslar Komitesinde Kıbrıs Türk Temsilcisi,