Ne günlere geldik...

Arif Alasya
Bir parti düşünün 1974 sonrası parlamenter rejime geçerken o günün toplum lideri tarafından kurulmuş,tüm kademeleri kendi atamış,tüm adayları kendi belirlemiş.Milliyetçi çizgide ççzüm için tek taş vermeyecek kadar Anavatancı bir parti
 
Aradan 42 yıl geçmesine rağmen en fazla Hükümet olmuş, sandıktaki birinciliğini 42 yıl sonra hala daha koruyabilen bir parti UBP
 
İşte bu partinin son seçimlerde 7 karşı başkan adayına karşı seçim kazanmış bir başkan.
 
Seçim dönemlerinde hiç basın önüne çıkmayan ve de hiçbir soruya cevap vermeyen bir başkan.
 
Hesabında nereden geldiği nereye gittiği açıklanamayan milyon dolarlık banka hesapları.
 
Belli ki topluma saygısı yok.Ben cevabımı sandıkta veririm diyor.
 
Haklı bu şaibeler altında seçime gidiyor ve de %38.5’lik oy oranı ile birinci parti çıkıyor.
Belli ki partilileri bu durumdan rahatsız değil.
 
Ama buralarda başı dönmeye başlıyor ve saygı sınırlarını aşıp saldırmaya başlıyor artık.
 
Cumhurbaşkanı son liderler görüşmesi öncesi Parti Başkanlarına bilgi vermek için onlara davetiye gönderiyor.
 
Bu anlı şanlı partinin Başkanı bu davete icabet etmediği gibi şu açıklamayı yapıyor.
 
''Benim Cumhurbaşkanlığı makamına saygım var ama Cumhurbaşkanı Akıncı 'ya saygım yok.''
Bu söylemi hakın tepkisini çekiyor.
 
Üç gün sonra da basına yeni bir bildiri atıyor.
 
‘’ “Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan bir açıklamam yanlış algılar oluşmasına yol açmıştır.’’ Ve devam ediyor.
 
 ‘’Devletin başı hiç kuşkusuz halkın oylarıyla seçilen Cumhurbaşkanı’dır.
Bu ülkede yıllardır siyasetin içinde yer alan, bakanlık ve başbakanlık yapmış, halen ana muhalefet partisinin liderliğini yürütmekte olan bir kişi olarak devletin en üst makamına saygı duymanın bu devlete saygı duymak anlamına geldiğini en iyi bilecek kişiler arasında yer almaktayım.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın şahsında KKTC Cumhurbaşkanlığı makamı ile kişisel ya da kurumsal bir çekişme içinde bulunmam düşünülemez.
Ülkemizin en köklü siyasi partisi Ulusal Birlik Partisi’nin Genel Başkanı olarak, Cumhurbaşkanlığı’na ve Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’ya gerekli saygıyı göstermenin halkımıza karşı da bir sorumluluk olduğunu belirtmekte yarar görüyorum.’’
Böylesi bir makamda olan kişi ya söylediklerinin arkasında durur ya da üç gün sonra böylesi özür dileyecek beyanat vermez.O sözler söylenmiş yazılmıştır geri dönülmez.
Ben UBP Parti Başkanının bu davranışını partililerinin da desteklediği inancındayım.Çünkü hiçbir Milletvekili veya parti teşkilatı Başkanlarının bu düşüncelerini paylaşmadığını açıklamamıştır.
Yani bu saygısız tutum sadece Parti Başkanına atfedilemez.Başta onun karşısında Parti Başkanlığına aday olan ve bundan sonra aday olacak kişiler ile Milletvekillreri ve Parti Teşkilatında görev alanlar da sorumludur.
Ben kimsesinden ‘’Başkanımızın bu açıklamalarına katılmıyoruz diye bir şey söylememiş ve böylesi bir ayıba ortak olmuşlardır.
Sonradan paylaşılan özür ise sadece başkanın kendisini bağlamakta olacağından ayıp tüm milletvekilleri ve parti teşkilatnın boynunda kalacaktır.
Öyle olmayacaksa çıksınlar biz Başkanımızı bu yönde eliştirerek onu böylesi bir özür dilemeye mecbur bıraktık desinler..
Meydan sizin..