Özkıraç'ı size yedirmeyiz!

Muhammet Gözay

Kimseyi makamınıza çağıramazsınız....

Hele de rica ettik de diyemezsiniz...

Evet...

EL-SEN başkanı Kubilay Özkıraç da ricayla yaşam olmaz diyor...

Ne demek ricayla yaşayacağız...

Hele de bir başka ülkenin ricasıyla...

Böyle şey olmaz...

Bir devlete bunu yapamazsınız...

Burası ayrı bir devlet!

Siz ayrı bir devlet!

Buna uymak mecburiyetindesiniz!

Hele de siz bir garantör ülkeyseniz...

Buna uymak mecburiyetindesiniz...

Ne demek burada istediğinizi yapacaksınız...

Ne demek bir devlet olarak burayı görmemeye devam edeceksiniz...

Buranın bütün kurumlarını çiğnemeye devam etmiş olacaksınız...

Ve buna da izin verilecek...

Kimse de size karşı sesini çıkarmayacak...

Bu şekilde devlet mi olur...

Böyle bir irade mi olur...

Ne demek bir dava tebliği için Başkonsolosluğa gidilecek!

Bu işler bu şekilde mi olur? 

Kesinlikle hayır!

Ama burada oluyor ne acıdır ki!

Oysa burada bu işlerin bu şekilde gitmemesi gerekir...

Sözde hükümet edenlerin kuklalığı nedeniyle bu şekilde başımıza adeta binmiş oluyorlar....

Bunlara omurgasız dediğimizde... 

Ankara'nın memurları dediğimizde...

Efendiler başlıyorlar tepki göstermeye...

Ne hakla tepki gösteriyorlar...

Ne hakla ses çıkarmaya kalkıyorlar...

Hakları var mı? 

Kesinlikle yoktu ve de olamaz da!

Her neyse...

Gelelim Kubilay Özkıraç arkadaşımıza yapılan dava konusuna...

Ankara'nın TC Lefkoşa Konsolosluğuna göndermiş olduğu bir dava tebliği var...

Ve bu dava Ankara 26. ASLİYE ceza mahkemesinin tebligatı!

Bu evrakın alınmasında EL-SEN başkanı Kubilay Özkıraç konsolosluğa çağrılıyor...

Neye dayanarak konsolosluğa çağrılıyor? 

Özkıraç TC vatandaşı mı?

Hayır!

Elçiliğin görevi kendi vatandaşları üzerinde yapması gerekenler değil mi?

Özkıraç, birincisi TC vatandaşlığı almayan ve de doğma büyüme Kıbrıs cumhuriyeti vatandaşıdır!

Bu şekilde birisine gel Elçiliğe diyemezsiniz...

Dediğim gibi elçilik sadece kendi ülkesinin vatandaşları üzerinde söz sahibidir!

Onlara hükümleri geçer!

Kubilay dostumuza gel elçiliğe de dava tebliği var diyemez!

Bu şekilde davranmak bir devlete karşı hakarettir!

Devleti hiçe saymaktır!

Onu ayaklar altına almaktır!

Bir dava varsa, o davanın yeri elçilik değildir!

O davayı burada yer alan devletin savcılığıyle, onun bağımsız mahkemeleri yoluyla yapılır...

Evet...

Bu şekilde yol izlenmelidir...

Bu şekilde tebliği yapılmalıdır...

Sen, yargıya gölge düşünemezsin...

Sen, devleti devlet olarak görmelisin...

Konuşmak, yazmak suç unsuru oluyor ne acıdır ki her zaman memlekette...

Çünkü bir yerlere dokunuluyor...

O bir yerler de buna tahammül edemiyor...

Tıpkı geçenlerde TC'ye girişi yasaklanan Kıbrıslı arkadaşlarımız gibi!

Ülkelerine sokmuyorlar insanımızı...

Onları devletlerine karşı tehlikeli görüyorlar...

Ve bugün de konuşmalardan, yazılardan dolayı harekete geçiyor Erdoğan ve AKP zihniyeti!

Çünkü bu insanlar ülkesinin varlığı için hareket ediyor...

Kavgasıdır onların ülkesine sahip çıkmak...

İşgale boyun eğmemek...

Bu ülkede ev sahibinin onların olmadığını göstermek, onları rahatsız ediyor işte...

Bu yüzden harekete geçiyorlar...

Susturmak...

Boyun eğdirmek için...

Bunlara boyun mu eğeceğiz? 

Hayır!

Asla ve asla susmayacağız!

Kubilay arkadaşımızın yanındayız...

Ona yapılanların hesabını bırakmayacağız...

Garantör garantörlüğünü bilecek!

Bu işin insan hakları yolu da var!

Burası vilayet değildir!

Burasını dilediğiniz şekilde kullanamayacaksınız!

Sizin ASLİYE ceza kararınız da... 

Siz de...

Yerin dibine batasınız!

Bilesiniz ki...

Özkıracı size yedirmeyiz!