-Yüksek Mimar Hakkı Atun, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nin daha duyarlı davranarak bütçeden pay istemesi ve kültürel mirasa sahip çıkacak kadar kavgacı olması gerektiğine işaret ederek, şehir planlanması konusunda örnek olan diğer ülkelere öğrenci gönderilip uzman yetiştirilmesi gerektiğini belirtti
-Hakkı Atun, eski bir bina restore edilmesi halinde, mevcuda saygılı hareket edebilmek, tarihi değerini koruyabilmek, onun verdiği bilgiyi ve bilinci zedelememek, bozmamak gerektiğini vurguladı
-Atun, şehirde görsel kalitenin sanatın zirvesi ve insanoğlunun uygarlık derecesi itibarıyla varabileceği en üst düzey olduğunu ifade etti
Senagül TAŞAR
Mimar Hakkı Atun, Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulduktan sonra şehir plancılığıyla ilgili önemli altyapı çalışmalarının başlatıldığını belirterek, devletin örgütlenip, yapısını ve çalışmalarını sağlayacak yasalar hazırlandığını, bunun içinde de ilk yapılması gerekenin Eski Eserler ve Müzeler Dairesi yasası olduğunu kaydetti. Bu yapılanmadan önce de şehir planlanmasıyla ilgilenildiğini anlatan Atun, İngiliz döneminden kalan yasal bir düzenlemenin olduğuna işaret etti.
“Yetersiz bütçemiz yüzünden mahrum kaldık”
Şehirleşmenin sosyal bilimlerle ilintili olduğunu dile getiren Atun, şehir insanların yaşayışıyla ilgilidir. İnsan yaşantısını düzenleyen ilim, bilim ve sanattır. Biz de ülkemizde eski eserlerin koruması konusunda bilinçli ve bilgiliydik. Gazimağusa’nın surlariçi bölgesi 1974 yılına kadar koruma altındaydı. Ancak bugünkü kadar bilinçli ve detaylı bir çalışma içerisinde değildik. 1974 sonrasında büyük çaplı bir koruma yapmak, bizim bütçemizin dışında konulardı. Mali düzenleme ve para gerektiriyordu. Eğer vatandaş kendi evini tamir edemeyecek, koruma altına alamayacak durumdaysa, devletin de yardımcı olması gerekir. İşte biz o dönem bunlardan mahrumduk.” dedi.