Vay benim Kıbrıslım (3)

Arif Alasya
Faizlerin serbest bırakılması ekonomimizi yıktığı gibi neredeyse o güne kadar Bankalarda biriktirilen mevduatlar Banka sahiplerinin şirketlerine sermaye oluşmuştur.Onca soruşturmaya ve yargılanmaya rağmen ceza gören birkaç kişiden başka çeken olmamıştır.Ancak yarattığı yıkım hala daha devam etmektedir.Mevduatların tükenmesi ve ekonominin bozulması ile birlikte mudiler Devlet tarafından ödenmiş ve mevduatların yönü TC Bankalarına çevrilmiştir.Yani Kıbrılının hem paralara hem de iş yerleri TC sermayesine devredilmiştir.
Halk ve Esnaf tefeciler ve ayakta kalan bir iki Bankaya yönlenmiş ancak faiz yasaları değişmediğ için neredeyse ipotekleri olan varlıkları artık Bankaların malı haline gelmiştir.
Bütün bunlara rağmen bölünmenin hızını artıran İTEM yasası olmuştur.
1974 sonrası göçmen olarak adaya gelen aileler verilen tahsis belgeleri bu yasa ile koçan haline getirilmiştir.
Yasa ilk bakışta masum ve hakça bir yasa olarak görülebilir.Nedeni ise bu göçmen ailelerin ekonomik güçlenmesinde ihtiyaç duyacakları kredilerin Bankalardan sağlanabilir olması.Bu yasa geçinceye dek bu aileler bu ihtiyaçlarını TC Yardım Heyeti ile karşılamak durumunda idiler.Bu yasa onların Bankalara yönlendirilmesini sağlamış ve TC Yardım Heyeti bu yükten kurtulmuştur.
Narenciye ihracatında  özel sektörün da geliştiği tarihlerde Mesarya ve özellikle Karpaz köylerine yerleşmiş göçmenler büyük bir iş imkanına kavuşlarak büyük ölçüde bahçelerde kesim ekibi olarak .ve özellikle Mağusa’daki paketleme evlerinde iş imkanı bulmuşlardır.Fakat UBP’nin başlattığı ve önleyemediği diğer Hükumetlerin da önlem almadığı kimlikle girişler ve kaçak işçi girişleri bazı açıkgözleri bu sektörde harekete geçirmiş ve uyun olmayan koşullarda hayat şartları altında çalışmak üzere bu Mesarya ve Karpaz köylerincden gelen işçilerin yerini almışlardır.Bu durum hala daha bu şekilde şekil değiştirerek devam etmektedir.
Kaçak veya çalışma izni alarak çalışmaya gelen bu nufus zaman içinde seçim rüşveti olarak vatandaş yapılmıştır.Fakat sonradan vatandaş yapılan bu insanlara 1974 sonrası gelip da İTEM yasasından faydalanan göçmenlere verilen haklar verilmemiştir.
1974 ‘deTarımsal iş gücü olrak gelen nüfusun elinden işlerini alan nufus her yıl büyüyerek artmıştır. İlginçdir bu kendileri yerine gelip işlerini alan bu nufusa İTEM yasası ile mal mülk sahibi olduklarından mı bilinmez karşı çıkmamışlardır.
Enteresan olan bir konu İTEM yasası geçirilirken çok önemli bir konunun atlanmasıdır.Bu husus çok çok önemlidir.İngiltere veya başka ülkeden yerleşmek için gelen Kıbrıslı Türkler bu İTEM yasasından faydalanamılar.Üstelik beraber getirdikleri araçlarının araç koçanlarını verirken çok önemli bir not düşüldü ‘’belli bir yıl bu aracı satamazsınız’’Neymiş getyirdiği arabayı satıp para kazanmasınmış.Halbuki İTEM yasası ile verilen koçanlara böyle bir şart konulmadığı için bu malların büyük bir kısmı Özellikle kuzey sahil şeridinde mal alanlar milyonlarca dolara bu malları satmışlar ya zenin olarak Kıbrıs’da yaşamakta ya da Türkiye’de büyük emlak sahibi olmuşlardır.Ne yazık ki özellikle Annan Planı sonrası hareketlenen bu maslların satışlarına Bakanlar Kurulu onay vermişlerdir.
Bu konuda ben ilgili bir İçişleri Bakanına ‘’Bu tip mal satışlarında özellikle Kıbrıs konusunun çözümünde gündeme gelecek olan tazminatlarda bu satılan malların tazminatını kim ödeyecek.Bu şahıslara İktisaden güçlendirme adı altında verilen bu mallara ihtiyacı yoksa ve satmak istiyorsa o zaman elçiliğe bir yazı yazarak
a-İtem yasaı ile verilen bu malların satış bedellerinin KKTC mMaliyesine irad olarak kaydedilmesi
b-Veya TC Elçiliğinin belirleyeceği yeni bir göçmene verilmesi
yönünde bilgi verilmesinin doğru olacağını söyledim.Aldığım cevap şu oldu ‘’Sen beni bu koltukda fazla görüyorsun herhelde’’
 
Bu uygulamalar sonüçta neler getirdi bundan sonraki yazımda işleyeceğim.(Devam edecek)