İbrahim Emre Sugel
Avlanılması yasak olan yırtıcı kuşların vurulduklarına dair gelen verilerin her geçen gün arttığına dikkat çeken Yaban Hayat Kurtarma ve Rehabilitasyon Uzmanı Ulas Seherlioglu; bu noktada gerçek avcılara büyük sorumluluk düştüğünü, yasak av faaliyetini gerçekleştirenlere şahit olunduğu takdirde tespit edilebilmesi ve ceza alabilmesi için fotoğraflarını çekerek, Taşkent Doğa Parkı, Avcılık Federasyonu ve ilgili mercilere haber vermelerini rica ettiklerini belirtti.
Ayrıca, yaban hayvanlarının ölü bulunduğu takdirde bile fotoğraflarının çekilip ve hayvanın alınarak 1190 Yaban Hayat Destek Hattı aranarak kendilerine haber verilmesi ve hayvanın teslim edilmesinin önemli olduğunu da dile getiren Seherlioglu, “yaban hayvanının ölüsünün de istatistiki açıdan değeri vardır. Bu hayvanların ne zaman nerede ve ne şekilde öldüğünün, cinsi, türü ve ölçüleri bizim için çok önemli. Bu bağlamda hasta, yaralı, yardıma muhtaç ve bunlara ek olarak ölü bir yaban hayvanı bulunduğunda da lütfen 1190 Yaban Hayat Destek Hattı’nı arayarak bizlere haber veriniz”, dedi.
Bütün Sorumluluk Avcılık Federasyonu’na Yükleniyor
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Taşkent Doğa Parkı Direktörü Yaban Hayat Rehabilitasyon Uzmanı Kemal Basat ise, bu ülkede avcılığın Avcılık Federasyonu’nun sorumluluğunda olduğuna fakat kaçak avcılığın bütün ülkenin problemi olduğuna dikkat çekti. Ayrıca, Avcılık Federasyonu’nun kaçak avcılığı önlemek hususunda eldeki sınırlı imkanları dahilinde hem çalışma yapan hem de sürekli eleştirilen tek kurum olduğunu belirten Basat, “ne yazık ki odak noktası sadece kaçak avcılığı önlemek olan bir oluşum hali hazırda oluşturulmamıştır. Konuyla ilgili yasalar ise yetersiz kalmaktadır. Eğer bu alanda sorumlu Avcılık Federasyonu olacaksa, Federasyona tüm adayı kapsayacak boyutta gerekli iş gücü sağlanmalı, ilgili yasalar çıkarılarak yetki ve sorumlulukları arttırılmalıdır”, dedi.
Öte yandan kaçak av ve kaçak hayvan ticaretinin önlenmesi hususunda bir çözüm önerisinde daha bulunan Basat, emniyette bu konularla ilgili birimlerin kurulması ya da bu alanda çalışacak yetkili bağımsız bir kurum oluşturulmasının da alternatif çözüm önerilerinden bazıları olduğunu belirtti.
Ayrıca avlanılması yasak olan hayvanlara silahını doğrultan doğa teröristleriyle ilgilide açıklamalarda bulunan Basat, “bu kişilerin psikolojik sorunlarının olduğunu düşünüyorum. Avcılık onurunu zedeleyen bu doğa teröristlerinin, aile yaşantılarının ve içinde bulundukları sosyal ortamın da perde arkası incelenmelidir”, dedi.
Cezalar Konusunda Uygulamalar Yok Denecek Kadar Az
Bu güne dek avlanılması yasak olan yaban hayvanlarının vurularak öldürülmesi hususunda ceza alan kimsenin olmadığına değinen Seherliogluise, “ceza ve yaptırımların yetersizliğinden ötürü kolayca bu hayvanlara silah doğrultup işin içinden sıyrılabileceklerini düşünüyorlar. Bunun tersine çevrilmesi, yasak avcılık faaliyetinde bulunanların yaptıklarının yanlarına kar kalmaması için denetimlerin, cezaların ve yaptırımların arttırılması gerektiğini düşünüyorum. Şu an öyle bir ortam var ki, kendilerine avcı denilemeyecek olan bu doğa teröristleri, egolarını tatmin etmek için avlanılması yasak olan bu hayvanlara karşı ateş ederken hiçbir korku ve endişe duymuyorlar. Bunu yapanların doğaya, yaban hayata ve yaban hayvanlarına dair herhangi bir bilinci yok. Bu sebeple en azından yaptıkları karşısında ceza alabilecekleri korkusunu bu insanlara yerleştirmek gerekir. Bu bağlamda avlanılması yasak olan hayvanları vuranları, kaçak avcılık yapanları deşifre etmemiz gerekiyor. Bu alanda diğer duyarlı avcılara, Avcılık Federasyonu’na ve bizlerle birlikte tüm vatandaşlarımıza sorumluluk düşmektedir”, dedi.
Kaçak Avcılıkla Mücadele İçin Daha Çok İş Gücü Gerek
Avcılık Federasyonu’nun kaçak avcılıkla mücadele etmesi için iş gücünü arttırması gerektiğini de dile getiren Seherlioglu, bunun için çevre-doğa gönüllüleriyle birlikte çalışılınabileceğini belirtti. Av günleri denetim için sahada gönüllü insanların olabileceğini ifade eden Seherlioglu, “denetim hususunda gönüllü olan vatandaşlarımız, güvenlik önlemleriyle ilgili geniş kapsamlı bir eğitimden geçirilip sahada görevlendirilebilir. İhbar ve uyarma yetkisi verilen bu gönüllü görevliler, üniformalarıyla birlikte av sahalarında bulundukları takdirde görsel varlıkları ile dahi caydırıcı olabilirler. Her avcı, her an kendisini bir denetçinin izleme ihtimaline karşın daha dikkatli davranması gerektiğinin bilincine varır”, dedi. Ayrıca bu yöntemle avlanılması yasak olan yaban hayvanlarının vurulmalarına ilişkin sorumluların da tespit edilip cezalandırılabileceğini belirtti.
Öte yandan yeni avcılar için eğitim avlakları kurulması gerektiğini de değinen Seherlioglu, bu şekilde kazara oluşabilecek olumsuz sonuçların ve tecrübe eksikliğinin önüne geçilebileceğini ifade etti.
Avcıların İçlerinden Doğa Teröristlerini Ayıklamaları Gerekir
Avcıların içlerinden doğa teröristlerini ayıklamaları gerekliliğinin altını çizen Seherlioglu, “bu vicdan ve bilinçten yoksun canileri kendi içlerinden çıkartmaları gerek. Bununla birlikte yaban hayata dair bilinç yayıldıkça, avlanılması yasak olan bu hayvanların vurulması hususunun önüne geçilebilmesinde de mesafe katedeceğimizi düşünüyorum. An itibariyle de gerçek avcıların ve vatandaşların bu konuda duyarlı olduklarını çeşitli sosyal medya mecralarından yapmış oldukları yayınlarla gözlemleyebiliyoruz. Bu duyarlılığı olabilecek en üst seviyeye çıkartabilmeyi hedefliyoruz. Bununla birlikte ceza ve yaptırımlar da caydırıcı seviyeye çekilip uygulanmalıdır. Ayrıca, avcıların da silahlarını doğrulttukları noktada hayvanın türüyle ilgili kesin emin olmadan asla tetiği çekmemeleri gerekir. Bu avcıların sorumluluğundadır. Böylelikle avlanılması yasak olan hayvanların vurulmasının önüne geçilebilir ve yaban hayatın korunması hususunda önemli bir adım atılmış olur”, dedi.