Hasipoğlu “Kosovalılar gibi yapmamızın zamanı geldi”

Oğuzhan Hasipoğlu “ Kıbrıs Türkü’nün Kosovalılar gibiKıbrıs’ta Rumlarla bir anlaşma olamayacağının saptanmasını ve tanınmayolunun açılmasını istemenin zamanın geldiğine” dikkati çekti.

“ Tümüyle değilse bile Kosova’nın bağımsız Devlet olma sürecinin Kıbrıs
Türk tarafına atılacak adımlar konusunda ışık tutabileceğini” ifade eden
Hasipoğlu “BM”in raporlarında ifade edildiği gibi, görüşme sürecinin son
aşamasının 2017 yılında Crans Montana’da gerçekleştirildiğini, artık

Kıbrıs Türk Halkı’nın Kosova gibi bağımsızlığının tanınmasını isteme
hakkının doğduğunu” kaydetti.
Oğuzhan Hasipoğlu açıklamasında şunları belirtti:
“Kosova, Sırbıstan’ın bir eyaleti iken, kendilerine yapılan haksızlıklardan
ve yüzlerce insanın ölümünden sonra, zaman içerisinde kendilerini
görüşme masasında bulmuşlar, tıpkı bizim gibi BM himayesinde
Federasyon görüşmelerini gerçekleştirmişlerdir. Ancak bu görüşmeler
bizimki gibi yıllarca değil, iki yıl sürmüş, iki yılın sonunda, Sırplarla ortak
bir devlet kuramayacaklarını anlamışlar, BM`den federasyon görüşme
sürecini sonlandırmasını talep etmişlerdir. Bu talepten sonra Bağımsızlık
taleplerinin uluslararası alanda meşrutiyeti için mücadele vermişler,
sonunda Uluslararası Adalet Divanı bu talebi haklı bulmuştur.
Kosova, Sırbıstanın bir eyaleti iken, bugün bağımsız bir devlet
olabilmiştir. BM hala daha bu ülkeyi tanımıyor, ancak verdikleri
mücadele sonucunda bugün yüzün üzerinde ülke Kosovayı
tanımaktadır.
Biz ise neredeyse 40 yıldır federasyon görüşmesi yapıyoruz. Yıllar
içerisinde belli BM parametreleri oluşturulmuş. Ancak gelinen aşamada
her iki tarafta federasyondan ve BM parametrelerinden farklı anlamlar
çıkartmaktadır. Örneğin Kıbrıs Rum tarafı, alınacak her kararda Kıbrıslı
Türklerin olumlu oyu olmaması gerektiğini savunarak Siyasal Eşitliği
bizim anladığımız gibi anlamıyor, Karpazı bölgesini de isteyerek, İki
Bölgeliliği sulandırmaya çalışıyor ve en önemlisi Türkiye”nin
garantörlüğünü istemiyor. Tek alternatifimiz Federasyondur diyenler,
daha ne kadar görüşme masasında oturup, Rum tarafının bu üç temel
parametrede esneklik gösterebileceğini ümit ediyor. Bir 5 yıl daha bu
beklenti içerisinde kaybedeceğimize, farklı alternatifleri masaya
getirerek daha gerçekçi, kalıcı ve yaşabilir bir çözüme
kavuşabileceğimizi düşünüyorum.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Kosova ile ilgili kararında çok fazla
detaya girmeden “bağımsızlık kararının genel uluslararası hukuka, 1244
sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararını ve müteakip kararları ihlal etmediği
sonucuna varmıştır. Sırf diğer devletlere ayrılıkçı hareketlerini teşvik
etmesi diye UAD herhangi bir bağımsızlık ilanının meşru ve yasal
sayılabileceği bir hukuki çerçeve çizmemiştir. O konuda sessiz kalmıştır.
Dolayısıyla, denilebilir ki Kosova’nın ne Kıbrıs açısından ne de dünyanın
başka bölgelerindeki ayrılıkçı hareketler tarafından emsal gösterilmesi
sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Ancak önemli benzerlik Kıbrıs’ta
olduğu gibi Kosova da bir BM sürecinin olması ve sonunda BM”nin bir
rapor yazarak kadife ayrılığın gerçekleştirilmesidir. Bu ayrılıktan sonra
da Uluslararası Adalet Divanı bu durumu uluslararası hukuka uygun
bulmuştur. Buradaki en önemli talep, sürecin sonunda Kosovalılar tek
alternatifimiz federasyondur demeyip, BM”den süreç ile ilgili bir rapor
yazmasını ve ayrılığın olup olamayacağının tespitini talep etmesidir.

Bu şekilde çözüm tabi ki kolay olmayacaktır. Meselenin ciddi anlamda
siyaset ve güç politikalarıyla da ilişkili olduğu akıllardan
çıkartılmamalıdır. Ama en azından Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz
tutumu nedeniyle, kendi geleceğimizi Rum tarafının iradesine tabi
kılacak, bizi federasyon temelinde görüşme masasına hapsedecek bir
anlayış, yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle son bulmalıdır. Tıpkı
Kapalı Maraş hamlemizde olduğu gibi. KKTC yönetiminde açma
girişimimiz, Rum tarafını rahatsız etmiştir. Maraş konusunda Rum tarafı
BM”ye Maraş için ortak komite kuralım önerisini yapmıştır. Diğer bir
ifadeyle, Rum tarafı bizim Doğu Akdenizdeki doğalgaz ve Maraş
politikalarımızdan rahatsız olmuştur. Özellikle Doğu Akdenizde yaşanan son gelişmelerden sonra, mevcut durumun bizim lehimize olduğunu söylemek mümkündür.
Unutulmalıdır ki, Kıbrıslı Rumların tahammül edemeyecekleri yegane
husus, KKTC”nin bir gün diğer devletlerce tanınmasıdır. Bu korkuyu,
BM, en son yazdığı raporda bile belirtmiştir. Özetle raporda, Kıbrıslı
Rumların, Kıbrıslı Türklerle işbirliği yapmaktan kaçınmasının en önemli
sebebinin KKTC”nın statüsünün yükselmesi, diğer bir ifadeyle tanınması
endişesidir.
Yine aynı şekilde BM”in raporlarında ifade edildiği üzere, görüşme
sürecinin son aşaması 2017 yılında Crans Montana görüşmesinde
gerçekleşmiştir. Altı başlıkta herşey görüşülmüş, BM her iki tarafın
kırmızı çizgilerini not etmiştir. BM”ye kim haklı kim haksız noktasında
bir karar yetkisi iki tarafça da verilmemiştir. Buna rağmen gelinen
aşamada BM, Kıbrıs Türk tarafına, daha görüşeceğiniz konular vardı
veya müzakerelerdeki altı başlıkta Kıbrıs Türk tarafı BM
parametrelerinin dışında kalmıştır diyemeyecektir.
Bu yüzden, Müzakerelerin geldiği bu aşamada, Kosovalılar gibi talepte
bulunmanın zamanı gelmiştir.”

Gündem Haberleri

"KKTC’nin acil olarak reform ve tedbirlere ihtiyacı var"
58 paket köpek maması ve ziynet eşyası çalındı
Müsteşar Hüseyin Cahitoğlu 5 gün daha tutuklu kalacak
5 kaçak daha yakalandı
“Temel hedef, Kıbrıs sorununun çözümüdür”