Toplum travmatik süreçten geçiyor

Uzman Klinik Psikolog ve Öğretim Görevlisi İpek Özsoy: Adadaki çözümsüzlük başta olmak üzere tüm alanlarda yaşanan sorunlar neticesinde toplumumuz geleceği için kaygılanmakta, umutsuzluk ve karamsarlık yaşamaktadır.

“Aynen kişilerde olduğu gibi toplumlar da depresyon, travma, yas gibi süreçlerden geçebilirler”

“Adadaki çözümsüzlük başta olmak üzere tüm alanlarda yaşanan sorunlar neticesinde toplumumuz geleceği için kaygılanmakta, umutsuzluk ve karamsarlık yaşamaktadır”    

“Tüm bu ruhsal süreçlerin bir etkisi olarak inançları, toplum bilinçleri ve aidiyet duygusunda azalma meydana geldiği için sosyal kurallara uymada da sıkıntılar ortaya çıktığından, suç ve şiddet eğiliminde artış meydana gelmektedir”

“Artık dünyadaki tüm ülkelerde farklı farklı milletlerden kişiler yaşamaktadır. Her birey gittiği ülkeye kendi kültürünü götürmektedir, dolayısı ile gidilen ülkenin kültüründe birtakım değişimler meydana gelmektedir”

“Ancak toplum huzuru ve genel düzenin sağlanabilmesi için o ülkenin değerlerine, kültürüne uyulması ve genel anlamda ona göre hareket edilmesi gerekmektedir”

Eniz ORAKCIOĞLU

Uzman Klinik Psikolog ve Öğretim Görevlisi İpek Özsoy, ülkede son dönemlerde suç oranlarındaki artışın yakın bir tarihte savaş yaşanmasının ruhsal etkilerinin günümüzde de yansıması olduğunu vurguladı.

“Travmalar nesilden nesile aktarılabilir nitelikte”

Özsoy, “ Özellikle kaygı bozukluğu, panik atak, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi vakaların çok sıklıkla klinik pratikte karşımıza çıkması da bunun sonuçlarından biridir. Özellikle travmanın nesilden nesile aktarılabilir nitelikte olduğu, alanda yapılmış çalışmalar sonucunda da bilinmektedir. Yani kişi direkt olarak travmatik olayı kendisi yaşamasa da aktarılmış travma belirtilerini ve yas süreci belirtilerini yaşayabilir. Aynen kişilerde olduğu gibi toplumlar da depresyon, travma, yas gibi süreçlerden geçebilirler. Adadaki çözümsüzlük başta olmak üzere tüm alanlarda yaşanan sorunlar neticesinde toplumumuz geleceği için kaygılanmakta, umutsuzluk ve karamsarlık yaşamaktadır. Tüm bu ruhsal süreçlerin bir etkisi olarak inançları, toplum bilinçleri ve aidiyet duygusunda azalma meydana geldiği için sosyal kurallara uymada da sıkıntılar ortaya çıktığından, suç ve şiddet eğiliminde artış meydana gelmektedir” dedi.

 “Suç ve şiddet eğilimini sadece toplumsal travmaya bağlayamayız”

Suç ve şiddet eğilimini sadece toplumsal travmaya bağlamanın ise yanlış olduğuna dikkat çeken İpek Özsoy,  “Bununla birlikte sosyal, ekonomik, toplumsal koşullar, politik ve yasal altyapısızlık, eğitim eksikliği, değişen toplumsal yapı ve değişen demografik yapı ile birlikte yeni kültürlerin etkisi de diğer nedenlerden sayılabilir” diye konuştu.

“Artık her ülkede farklı farklı milletlerden insanlar yaşamakta”

Son günlerde yaşanan olayların toplumda yarattığı endişe ve kültürel farklılıklarla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Özsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Artık tüm Dünyadaki ülkelerde farklı farklı milletlerden kişiler yaşamaktadır. Her birey gittiği ülkeye kendi kültürünü götürmektedir, dolayısı ile gidilen ülkenin kültüründe birtakım değişimler meydana gelmektedir. Ancak toplum huzuru ve genel düzenin sağlanabilmesi için o ülkenin değerlerine, kültürüne uyulması ve genel anlamda ona göre hareket edilmesi gerekmektedir. Afrika Gazetesi hassas olan bir dönemde düşüncesini ifade ederken manipülatif olmayan, farklı bir dil kullanabilirdi, ancak birilerinin düşüncesini beğenmemek onlara zarar verme hakkını bize vermez. Kıbrıs Türk toplumu şiddet ve linç kültürüne alışkın olmayan bir toplumdur. Bu olayların hemen akabinde gerçekleştirilen özgürlük ve barış mitinginin tamamen uzlaşı kültürü eşliğinde gerçekleşmesi de buna örnektir. Yine bu olaylar sonucunda gördük ki milliyetçilik ve ırkçılık kavramları da birbiri ile karıştırılmaktadır. Kıbrıs Türk halkı da milliyetçidir, bu sağ görüşlü sol görüşlü olmakla alakalı değildir, toplumumuz milli değerlerine sahip çıkmakta, kültürel değerlerini, benlik değerlerini korumaktadır. Bunu yaparken de aynen mitingde olduğu gibi uzlaşı kültürü eşliğinde yapmaktadır. Öte yandan kendi milleti dışındaki kişilere düşman muamelesi yapıp nefretle yaklaşmak ise ruhsal bir hastalık olan ırkçılığa girer ki bu da toplumsal olarak gerilememize yol açar.”

“Sorunlar ve sistemsizlik etkili”

Ülkede yaşanan cinayetler, hızla artan şiddet vakaları ve kriminal olaylardaki patlamayla ilgili de değerlendirmelerde bulunan İpek Özsoy, “Tabi ki toplumsal travmanın da etkileri söz konusu. Hem geçmişten gelen travmaların etkisi var hem de özellikle bu zamanlarda ülke genelindeki sorunların, sistemsizliğin bu olaylar üzerinde etkisi olduğu söylenebilir. Bunun yanında gelişigüzel dağıtılan vatandaşlıklar, kontrolsüz bir şekilde olan ülkeye giriş çıkışlar, kontrolsüz bir şekilde olan öğrenci artışı sonucunda demografik yapımızın değişmesi de bu gibi olayların artmasında etkilidir diye düşünüyorum” dedi. 

“Toplum aidiyet duygusu yaşayamıyor”

Toplumun yaşadığı depresyon, travmalar ve yas süreçleri sonucunda, halkın geleceğine umutlu bakamadığına, kaygılandığına ve tam anlamıyla bir aidiyet duygusu yaşayamadığına dikkat çeken İpek Özsoy, “Dolayısı ile toplum bilincinden çok bireysel değerleri üzerine yoğunlaşmaktadırlar. Toplum bilincinin tam bir aidiyet hissine dönüştürülebilmesi için de kişilerin ülkelerinde güvende hissetmeleri gerekmektedir. Bunun için acil bir şekilde insan haklarına uygun yasalar etkinleştirilmeli, yasal düzenlemeler yapılmalı, ciddi yaptırımlar uygulanmalı, yasalar herkese eşit ve adil bir şekilde uygulanmalı, eğitim sistemi acil bir şekilde düzenlenerek küçük yaştan itibaren sorunlarla mücadele edilmeli ve önleme programları oluşturulmalıdır.” diye konuştu.

 

Gündem Haberleri

Meteoroloji Dairesi'nden şiddetli yağış uyarısı!
Okullar tatil, tüm birimler alarmda!
"Enflasyon rakamları piyasadaki pahalılığı yansıtmıyor"
Kamuda yetkili 5 sendika Maliye Bakanlığı'nda eyleme gidiyor
Erhürman-Holguin görüşmesi bugün gerçekleşecek