1. HABERLER

  2. TÜRKİYE

  3. Batman gezilecek yerler
Batman gezilecek yerler

Batman gezilecek yerler

Batman, Türkiye Cumhuriyeti'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kurulmuş ve Mezopotamya olarak bilinen insanlığın en eski uygarlıklarının yer aldığı bölgede bulunan bir ildir. İl tarihi zenginlikleri ve doğal güzellikleri ile ilgi çekmektedir. Batman'a bir

A+A-

 

Batman’da ne yenir?

Batman mutfağı bulunduğu konum itibariyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi mutfağının hâkim olduğu bir ildir. Batman yöresel yemeklerinin ana malzemeleri genellikle bol yağlı et, bakliyat ve hamurdur.  Güneydoğuya has lezzetli yemeklerin tümü Batman'da da yapılmaktadır. Yöreye özgü çamurdan yapılan tandırlarda pişirilen tandır ekmeği ve etleri ile ünlüdür.

Mehir

Haşlanmış buğdaya sulandırılmış yoğurt ilave edilerek pişirilir. Soğuk olarak servis edilir. Arzuya göre üzerine pekmez konarak da sunulmaktadır.

Kuru Dolma

Kurutulmuş biber patlıcan gibi malzemeler haşlandıktan sonra içleri pirinç ve kıyma ile doldurulur. Üstüne tuz, yağ, salça, maydanoz, soğan, baharatlar ve sumak suyu eklenerek pişirilir.

Çiğ Köfte

Bulgur, pul biber, kıyılmış et, salça, soğan, maydanoz ve çeşitli baharatların birlikte yoğurulması ile yapılır.

İçli Köfte

Dışı hamur kıvamına getirilmiş bulgur, içi ise kıyma, ceviz, kuru soğan ile hazırlanan bu köfte derin yağda kızartıldıktan sonra servis edilir.

Bumbar

Bu yemek, koyunun kalın bağırsaklarının pirinçli iç harcı ile doldurulmasıyla yapılan bir çeşit dolmadır.

Batman’da gezilecek yerler

Batman'ın tarihi Erpagazso’nun M.Ö. 550 yılında Medlerin yaşadığı Media’dan ayrılarak sazlık ve bataklıktan oluşan bu bölgede yapay bir adacık oluşturması ile başladığı sanılmaktadır. Elekhan adı verilmiş olan bu oba daha sonra Büyük İskender'in istilasına uğramıştır. Ardından Lesepkoslar, Partlar, Romalılar, Sasaniler ve Bizanslıların hâkimiyetine girmiştir. Artuklular, Moğollar, İlhanlılar, Celaliler, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Savefililerin eline geçmiştir. Tarihî kayıtlara göre şehrin geçmişi Sümerlere dayanmaktadır. İluh Tepesi'nin bulunduğu alanda bir Sümer şehri olduğu ancak bataklık arazide olması sebebiyle yer altına çöktüğü düşünülmektedir.

İluh Tepesi olarak bilinen bu arazinin yapay bir tepe olduğu araştırmalar sonucunda kanıtlanmıştır. İluh Köyü de aslında bir höyüktür. Bölgenin 10 bin yıllık tarihinin izlerini ilin çevresinde yer alan Kuriki Höyük, Sumaki Höyük, Gre Amer ve Hasankeyf’te de görmek mümkündür. Batman denilince akla ilk gelen Hasankeyf Antik Kenti’dir. İçkale, Zeynel Bey Türbesi, Sason Kanyonu, Mor Kiryakus Manastırı ve Batman Müzesi görülmesi gereken eşsiz tarihî ve kültürel hazinelerdir.

Hasankeyf Kalesi

M.S. 4. yüzyıl ortalarında Bizanslılar tarafından kurulmuş olan Hasankeyf Kale’sinde yüzlerce yerleşim yeri, Büyük Saray, Küçük Saray, Ulu Cami gibi tarihî eserler yer almaktadır. Kaleye çıkan doğudaki merdivenin üzerindeki kitabeye göre Eyyubilere ait olduğu anlaşılmaktadır. Köprü ise Orta Çağ’ın en büyük taş köprüsüdür. 12. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Büyük Saray, kalenin kuzeyinde yer alan ve göçükler altında kalan sarayın ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Mimari özelliklerinden Artuklu eseri olduğu tahmin edilmektedir. Kaledeki Ulu Cami, Eyyubiler döneminde 14. yüzyılın ilk yarısında antik bir yapının kalıntıları üzerine inşa edilmiş ve sonraki dönemlerde tamir görmüştür.

Hasankeyf Mağaraları

Hasankeyf Mağaraları iskân amaçlı kullanılmış ve buralarda insanlar yaşamıştır. 4000’i aşan sayıda mağara olduğu düşünülmektedir. Hasankeyf içinde mutlaka gezilmesi gereken yerler arasındadır.

Malabadi Köprüsü

Diyarbakır – Batman yolu üzerinde bulunan Malabadi Köprüsü, 883 yılında Mervaniler tarafından yapılmaya başlanmış ancak inşaatı 1147 yılında Artuklular tarafından tamamlanmıştır. Köprünün genişliği 7 metre, uzunluğu 150 metredir.

Yolgeçen Hanı

Yüzyıllardan beri halk arasında bu isimle bilinen ve yaklaşık bin kişi kapasiteli doğal bir mağaradır. Hasankeyf Kalesi’nin altında yer alan mağaranın ağzı Dicle Nehri’ne doğrudur. Bu doğal mağaranın içinde kaleye çıkmak için bir de gizli yol bulunmaktadır. Ulaşımın suyolları ile yapıldığı devirlerde, Dicle Nehri’nin karşısına gidip gelmek için ulaşım aracı sal ve keleklerin önünde bekleyen insanların dinlendiği gece konakladıkları bir mekândır.

Mor Kiryakus Manastırı

4.yüzyılda, yaklaşık M.S. 457 yılında yapılmış olduğu düşünülmektedir. Dini yönetim açısından Hasankeyf’teki Piskoposluğa bağlı olan sınırları Dicle Nehri’nin güney kıyısından başlayıp Suriye’ye kadar uzanan bölgeye Turabidin denilmekteydi. Süryani Hıristiyanları tarafından kutsal kabul edilen Turabidin’in en uç noktasındaki Mor Kiryakus Manastırı ve 80’e yakın kilise ve manastır bulunmaktadır. Manastırda Süryanice yazılmış iki taş kitabe mevcuttur. Ancak bu kitabelerde tam olarak yapım yılına değinilmemiştir. Cemaati göçünce 1940’lı yıllardan sonra kullanılmayan ancak bu tarihe kadar faal kullanılmış olan manastırda bulunan bir asa üzerine oturtulmuş melek yüzünü tasvir eden heykel ve yaklaşık 100 kg’lık manastır çanı ve çok sayıda el yazması kitap ile İnciller Midyat’taki Mor Gabriel Manastırı’na götürülerek koruma altına alınmıştır. 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.