1. HABERLER

  2. EĞİTİM

  3. “Bu konferansın gerçekleşmesi halinde, KKTC’nin diğer ülkeler tarafından kabul görmesi sağlanacak”
“Bu konferansın gerçekleşmesi halinde, KKTC’nin diğer ülkeler tarafından kabul görmesi sağlanacak”

“Bu konferansın gerçekleşmesi halinde, KKTC’nin diğer ülkeler tarafından kabul görmesi sağlanacak”

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Siyasal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ersoy Önder, Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler hakkında açıklamada bulundu.

A+A-

Yrd. Doç. Dr. Ersoy Önder, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Doğu Akdeniz krizi ile ilgili,
Türkiye’nin teklifi olarak sunduğu, tüm paydaşların katılacağı bir konferans yapılması
teklifinin, geçtiğimiz ay kaleme almış olduğu yazısında belirttiği çözüm önerilerinden birisi
olduğunu ifade ederek, bu önerinin devreye girmesinin doğru ve önemli bir hamle olduğunu
yineledi.

Önder, Bu konferansın gerçekleşmesi halinde, KKTC’nin diğer ülkeler tarafından kabul
görmesi de sağlanacağını vurgulayarak açıklamalarına şu şekilde devam etti; 
“Ekonomik kazanımların artacağı ve bu zenginleşmenin adilce paylaşılacağı bir bölge
olabilirse Doğu Akdeniz, başta Kıbrıs davası olmak üzere, bölgedeki tüm siyasi sorunlar
aşılabilir. Öte yandan, Kıbrıs Cumhuriyet’ni yegane temsil etme iddiasıyla, sadece GKRY’nin
bu konferansa katılma ve KKTC’nin bu konferansta temsil edilmemesi talebi, kesinlikle kabul
edilmemeli, Kıbrıs davasının milli davamız olduğu unutulmamalıdır. 
Türkiye’nin kimsenin toprağında gözünün olmadığının açıklanması da önemlidir. 
Barış ve uzlaşıdan yana olduğumuz, ama haklarımızı da sonuna kadar koruyacağımız umarım
diğer ülkeler tarafından net anlaşılmıştır. 

Doğu Akdeniz’deki Kriz ve Çözüm Önerileri (25 Ağustos 2020)
Bu günlerde Doğu Akdeniz’le yatıyor, Doğu Akdeniz’le kalkıyoruz. Doğu Akdeniz’deki
Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) çakışmalı alan krizi, yönünü, her iki ülkenin, yani Türkiye
ve Yunanistan’ın, aynı bölgede hak iddia etmesi ve bu bölgede tatbikatlar icra etmesi
neticesinde, çakışmadan çatışmaya doğru döndürmeye başladı. Bu kriz, Türkiye ile
Yunanistan arasında bir türlü çözüme ulaşmamış ve tabiri caizse sümen altına alınmış diğer
krizleri de tetikleyecek gibi gözüküyor. Peki, ne tür çözüm önerileri olabilir, inceleyelim.
1. “Karşılıklı Hakkaniyet Prensibinde Uzlaşma”: En tercih edilmesi gereken çözüm gibi
gözüküyor. Savaşın kazananı olmaz nihayetinde. Sadece Türkiye ve Yunanistan’ın değil,
Doğu Akdeniz’deki tüm devletlerin katılımıyla bir komisyon oluşturulması ve bu komisyon
vasıtasıyla Uluslararası hukuk, kıyı uzunluğu ve hakkaniyete uygun şekilde devletlerin

MEB’lerinin tespiti ve neticede hakça paylaşımın sağlanması, ana amaç olabilir. Uzlaşma
kültürü olan siyasilerle oluşabilecek, zor da olsa denenmesi gereken bir öneri.
2. “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de acilen MEB ilan etmesi”. MEB ilan edilmediği müddetçe,
Türkiye’nin uygulamaları havada kalmaktadır. Halbuki, Türkiye, MEB’ni tüm dünyaya ilan
ederse, bu bölgedeki hakkını korumak için elinde önemli bir done oluşur.
3. “Diğer kıyıdaşlarla anlaşma”: Türkiye, Libya ile yaptığı anlaşmaya benzer anlaşmaları
Mısır-İsrail-Filistin-Lübnan ve Suriye ile de acilen yapmalıdır. Bunun olması için, önce
ilişkiler düzeltilmeli, kişisel, yönetimsel, dinsel sorunlar aşılmalı, devletlerin karşılıklı çıkar
ve menfaatleri üzerinde durulmalıdır. 
4. “MEB’leri bırak, gelecek paraya bak” çözümü: Madem ki devletlerin alanı çakışıyor,
uzlaşamıyor ve neredeyse savaşın eşiğine geliyor, o zaman hiçbir devlet MEB ilan etmez,
karasuları dışında kalan alanlarda tespit edilen tüm kaynaklar, devletlerin birlikte hareket
etmesi ile çıkartılır ve kazanım hakça paylaşılır. Kolay olmasa da, ülkelerin birlikte hareket
etmesi zor olsa da, çözüm için bir alternatif olarak düşünülebilir.
5. “Bölge ülkeleri ile ilişkileri geliştirme”: Türkiye, bölgedeki tüm ülkelerle ilişkilerini
düzeltmeli, hakça ve adil paylaşımdan yana olduğunu göstermeli, Avrupa’da geçmişte
kurulduğu gibi, bu bölgede de bir Ortadoğu Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OGİT)
kurulmalıdır. Böylece, AB, ABD gibi bölge dışı aktörlerin etkinliği azaltılabilir.
6. “Türkiye’nin AB’ye üye olması”: AB üyesi olan Türkiye ile Yunanistan arasındaki
sorunlar, aynı ittifakta olan iki ülke olmaları sebebiyle, diğer AB ülkelerinin hakemliğinde,
hak ve adalet içerisinde çözülebilir. Tabii, AB’nin geçmiş politikalarına baktığımızda, adalet
ve hakkaniyeti, sık sık göz ardı ettiği, politikalarında din ve ırkçılığı maalesef öne çıkardığı
görülmektedir.
7. “Türkiye’nin daha agresif politikalara yönelmesi”: Türkiye, uzlaşmaya yanaşmayan ve
gücünü sınamaya kalkan Yunanistan’a daha agresif politika ve operasyonlar icra edebilir.
Yunanistan’ın geri adım atması ve uzlaşmaya yönelmesi için yapılabilecekler şu şekilde
sıralanabilir.
a. MEB krizinde önemli rol oynayan Meis adasının, Türkiye tarafından yapılacak bir
operasyonla alınması ve böylece Yunanistan’ın maksimalist iddiasının sona erdirilmesi.
b. KKTC’de deniz üssü kurulması, KKTC’nin tanınması ile ilgili politikaların hızlandırılması,
dolayısıyla Türkiye’nin ilişkileri iyi olan ülkelerden KKTC’yi tanımaları ile ilgili talepte ve
baskıda bulunması.
 
c. Ege adalarında milliyeti belirlenmemiş olmasına rağmen Yunanistan tarafından illegal işgal
edilmiş ada ve adacıklara operasyonlar icra edilmesi, işgalci Yunan askerlerinin denize
dökülmesi ve iki ülke arasında imzalanmış anlaşmalara rağmen silahlandırılmış ada ve
adacıklardaki silahların imha edilmesi.

Sonuç itibariyle, savaş yerine barış, çatışma yerine uzlaşı, kavga yerine anlaşma Türkiye’nin
de Yunanistan’ın da, bölgedeki tüm diğer devletlerin de tercihi olmalıdır. Öte yandan,
Yunanistan ve diğer ülkeler, Türkiye’yi daha fazla agresifleştirecek davranışlara girmemeleri
gerektiğini de anlamalıdırlar.
Sonuçta, Türkiye’ye düşmanlığın kazanımı olmaz, kaybı kaçınılmaz. 
Tarih, bu tespitin örnekleriyle doludur.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.