Sosyal medya hesabından açıklama yapan Tokatlıoğlu, Kıbrıs konusuna sadece kendi özelimizden değil, bölgedeki diğer ülke ve küresel siyasetin birer aktör haline getirdiği akaryakıt firmaları gibi çok uluslu şirketlerin de penceresinden bakmak gerektiğini belirterek, "Doğu Akdeniz’de Kıbrıs sorununun çözülememesi bizim açımızdan çok büyük bir gündem olmasına rağmen, bölgedeki diğer aktörler açısından bakıldığında mukayeseli bir istikrar ortamı yaratmıştır. Örneğin, Kıbrıs konusunun çözümü, Birleşik Krallığın adadaki üslerinin varlığının sorgulanmasına yol açabilir; veya Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs’taki mevcudiyeti de bir statükodur ve sorunun çözümü bu statükonun yıkılmasıyla sonuçlanır" ifadelerini kullandı. 

Tokatlıoğlu, açıklamasına şöyle devam etti:
Türkiye açısından bakıldığında, Karadeniz ve Ege’de yaşamış olduğu kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sorunlarına ek olarak Kıbrıs’ın birleşmesi halinde güney sahillerindeki egemenlik haklarının değişmesi diplomatik çıkarlarına aykırı olabilir. 
Kıbrıs’taki iki ana unsur olan Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında da mevcut şartlarda federal zeminde antlaşmaya varılması mümkün değildir. Kıbrıslı Rumlar uluslararası tanınmışlık, tek egemenlik ve üniter devlet kültürüne sahipken, siyasi gücü ve ülkenin zenginliklerini paylaşmaya hazır değildir. 
Gerçekçi politikaları konuşmadığımız sürece, sadece egemen eşitlik, sadece iki devlet veya sadece federasyon tezleri mevcut statükonun devamını besler.
Kıbrıs konusunda ezberleri bozmak şarttır. BM, AB, bölgedeki paydaş ülkeler ve çok uluslu şirketlerin de sürece dahil edileceği bir işbirliği modeline geçmek zorundayız. İşbirliği ile başlayacak bir süreç, evrimsel olarak karşılıklı güven oluştukça kapsamlı bir çözüme ulaşmanın en gerçekçi yoludur. 
Giderek artan enerji maliyetlerinin önüne geçmek için kapsamlı çözümü beklemek şart mıdır? Birbirini tanımaksızın, gerekirse şirketler üzerinden yapılacak antlaşmalarla Kıbrıs’ın bütününün Avrupa Enterkonnekte sistemine bağlanması ve bunun sonucunda ada genelinde solar enerji sistemlerinden yararlanılması, enerji arz güvenliğinin sağlanması imkansız mıdır? Değildir. 
Enerji üretiminde sadece adaya değil, tüm Doğu Akdeniz bölgesine çevre kirliliği yaratan fuel-oil kullanımından kurtulmamız için kapsamlı çözümü mü beklemeliyiz? Çevre kirliliğinin önüne geçilmesi için ayrılan milyarlarca Euro’luk destek fonlarından yararlanılması için adım atılamaz mı? Atılabilir.
Bölgede yaşanan mülteci ve göçmen krizi insan kaçakçıları için ticaret haline gelmişken tarafların işbirliği yaparak bu soruna birlikte çözüm bulması da mümkündür. 
Önemli olan vizyondur ve ülkenin gerçek sorunlarına odaklanmaktır. Sorunları çözme niyetine sahip olmayanların bunu başarması mümkün değildir.