
“Karabağ krizinde, İran yöneticilerinin sessiz kalması oldukça ilginç bir durum”
Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Siyasal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ersoy Önder, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yükselen gerilimi yorumladı.
Yrd. Doç. Dr. Önder Yorumunda şunları söyledi;
“Libya’dan Suriye’ye, Karabağ’dan Afganistan’a yaşanan tüm kriz bölgelerinde, bölgeye göz
dikenlerin var olduğunu akıldan çıkarmamak lazım.
Hal böyle iken; Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan ve git gide kapsamlı bir savaşa
dönen Karabağ krizinde, İran yöneticilerinin sessiz kalması oldukça ilginç bir durum.
İran’ın Ermenistan’la sıkı ilişkileri var. İran’ın kuzeyi yani Tebriz bölgesinin Güney
Azerbaycan olarak anılması ve buradaki nüfus çoğunluğunun Azeri Türklerden oluşmasının
getirdiği iç politik rahatsızlığı da eklersek, İran’ın yüksek tondan Ermenistan’a destek alması
bekleniyordu, ama şu ana kadar böyle bir tavır görülmedi.
Aslında benzer durum Rusya için de geçerli. Sovyetler Birliği’nin iki eski üye ülkesinin
birbiriyle savaşmasını önleyebilecek en önemli aktör, nihayetinde Rusya. Ama, Rusya’dan her
iki tarafa karşı ne havuç, ne de sopa gördük şu ana kadar. Rusya’nın Ermenistan’ın batı
yanlısı politikalarına ceza kestiği düşünülse de, durum o kadar basit değil.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Yunanistan ve Ermenistan için kullandığı iki sıfat da
ilginç.
Şımaran ve küstahlaşan devletler.
Her ikisi de haksızken, haklı çıkmaya çalışan, elindekilerle yetinmediği için elindekilerden
olacaklarının farkında olamayan ve maşa olmaya doğru koşar adım giden ülkeler.
Birinin arkasında AB, diğerinin arkasında ABD olduğunu, Rusya da, İran da anlamış
gözüküyor.
ABD’nin Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki politikasında, Suriye, Irak ve
İran var. ABD’nin tabiriyle Serbest Kürdistan’ın kuruluşu var. ABD’nin, Kafkasya’nın doğal
kaynaklarını kontrol etme amacı var. Rusya’yı çevreleme politikası var. Var da var.
ABD, bir yandan Rusya’yı çevrelemeye çalışırken, bir yandan da Türkiye’yi çevreleme
derdinde.
ABD’nin çıkarı, Rusya ile Türkiye’nin birbirine girmesi, her iki ülkenin ilişkilerinin
bozulması ve birbirine karşı cephelerde olmaları. Bu denkleme İran’ın dahil olduğunu
görmek, yani ABD’nin bu üçlünün birbiriyle kavgalı olmasını istemesini anlamak zor olmasa
gerek.
ABD’nin Türkiye’yi dönüştürme, değiştirme ve ekonomisini çökertme çabalarını da ekledik
mi, durum biraz daha netleşiyor.
Türkiye’nin Azerbaycan’a en üst seviyeden, iktidarı ve muhalefetiyle tam destek olması zaten
kaçınılmaz.
Sonuçta Türkiye ile Azerbaycan’ın iki devlet, tek millet olduğunu diğer ülkeler de gayet net
bilirler.
Çin’in, bir kuşak bir yol projesini de eklediğimizde, İran ve Rusya’nın Karabağ savaşına
sessiz kalmalarının ana sebebi ortaya çıkıyor.
ABD politikalarını değiştirmediği müddetçe, Rusya, İran ve Türkiye’nin çok daha fazla
birlikte hareket etmeleri kaçınılmaz.
Evet Putin, Paşinyan’dan pek haz almıyor olabilir ama nihayetinde Ermenistan’ı da yalnız
bırakmayacaktır, ancak erken devreye girerse, bu Türkiye ve Rusya arasında sorun yaratabilir
ki, Ermenistan’ın durup dururken Azerbaycan’a saldırmasının, batı emperyalizmi tarafından
iplerinin bırakılmasının ana sebebi de bu.
Dolayısıyla, Rusya’nın ağırlık koymasında gecikmesinin veya isteksizliğinin asıl nedeni,
Ermenistan’ın arkasında olan ve kendisini şımartan emperyalist güçlerin oyununu anlıyor
olması. Tıpkı İran’ın aynı oyunu görmesi sebebiyle, sessizliğini koruması ve Ermenistan’a
destek olmaması gibi.
Sonuçta, ortada gözüken sebeplerle konuyu değerlendirmek yerine, arka planda ve büyük
resimde neler olduğunu anlamak lazım.




fdfd.gif)


HABERE YORUM KAT