Seçim derdi, sağlığın önüne geçti… Her fırsatta ülkedeki uyuşturucu ve alkol sorununa dikkat çeken, gerekli tüm çalışmaları yapmaya hazır olduklarını söyleyen ülkeyi yönetenlerin bağımlılıkla mücadele politikası çöktü. Bağımlı hastaların tedavi olma imkânı ellerinden alındı ve ölüm tehlikesi ile karşı karşıya bırakıldı

Haberatör Özel

Bugüne kadar birçok gencimizin uyuşturucu nedeniyle hayatını kaybetmesi ve son olarak geçtiğimiz hafta, Kokain poşetini yutması sonucu Yakın Doğu Hastanesi yoğun bakım servisine kaldırılan ve 1 hafta yoğun bakımda tedavi gören 38 yaşındaki Buğra Nil Kaptan’ın yaşamını yitirmesi, ülkemizde uyuşturucu sorununun ne denli tehlikeli boyutlara ulaştığını yeniden gözler önüne sererken, bağımlıkla daha fazla mücadele edilmesi gerçeğini de gün yüzüne çıkarttı. Uyuşturucu nedeniyle genç yaşta hayatını kaybeden Nil Kaptan gibi birçok gencin de benzer durumda olduğu ülkemizde, uyuşturucu batağından kurtulmak ve yeniden yaşama tutunmak için yaptığı girişimler sonuçsuz kalıyor.

TEDAVİ GÖRMEK İSTEYEN HASTALARIN GİRİŞİMLERİ SONUÇSUZ BIRAKILDI

Bağımlılık tedavisinin uzun ve masraflı bir süreç olması ve birçok ailenin maddi imkansızlıkları nedeniyle tedavi imkanı bulamayan bağımlı hastaların umut olarak gördüğü KKTC Sağlık Bakanlığı ile Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi arasında imzalanan protokolün bugüne kadar imzalanmaması sebebiyle hastaların sevk işlemlerinin yapılamadığı, bu sebeple hastalar ve aileler büyük mağduriyet yaşıyor. Birçok bağımlı hastanın Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi’nde tedavi olmak için müracaat ettikleri Sağlık Kurulu’ndan, “Kurul yok, Protokol imzalanmadığı için sevk işlemlerinizi yapamayız” cevabı aldığı öğrenildi. Tedavi görmek isteyen hastaların yaptıkları girişimlerin sonuçsuz kalması tepkiye neden oldu. Bağımlılık sorunu yaşayan kişilerin aileleri de çocuklarının hayatından endişe duyduklarını ve bir an önce bu duruma acil çözüm beklediklerini ifade ettiler.

"ÇOCUĞUMUN HAYATINDAN ENDİŞE DUYUYORUM"

11 yıldır alkol bağımlısı olan S.Ç.'nin annesi H.D. Haberatör gazetesine yaşadıkları mağduriyeti anlattı. Acılı anne H.D. yaşadıklarının kimsenin yaşamasını istemediğini belirterek, çok zor günler geçirdiklerini, maddi durumlarının iyi olmayışından dolayı şu anda ellerinin kollarının bağlı olduğunu söyledi. Hükümet yetkililerinden bir an önce yardım beklediklerini ifade eden H.D."Çocuğumun hayatından endişe duyuyorum" dedi.

H.D. 11 yıl içerisinde yaşadıklarını ise şöyle aktardı:  “Oğlum S.Ç. yaklaşık 11 yıldır alkol kullanıyor. Bu süre içerisinde 4 kez Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatıp çıktı. Bu süre zarfında 4 kez de ölüm tehlikesi atlattı. Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde verilen ilaç tedavisi ne yazık ki sonuç vermedi. Doktorlardan öğrendiğim kadarıyla çocuğumun kapsamlı bir tedavi görmesi gerekiyor, aksi takdirde kaybedebileceğim söylendi. Eğer çocuğumu kaybedersem bunun hesabını kim verecek? Eşinden ayrılmış biri olarak maddi durumum iyi değil. 94 yaşında olan annemin Sosyal Hizmetler'den aldığı maaşla geçinmeye çalışıyoruz. Çocuğum nöbet geçirdiği zaman dil dönmesi yaşıyor. Bizim ve çevremizdeki insanların duyarlılığı sayesinde bu zamana kadar hayatta tutabildik. Bize nöbet anında bir başka etkinin kalp krizi olabileceği söylendi. Kalbine vurduğunda kim müdahele edecek? Çocuğumun hayatından endişe duyuyorum ve bu durum beni kahrediyor. Daha kapsamlı bir tedavi ve rehabilitasyon için Sağlık Bakanlığı ile Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi'nin imzaladığı anlaşmayı duyunca içimize bir umut doğdu. Fakat sevkin yapılamayacağını üzülerek öğrendik. Yetkililerden, bize ve bizim gibi sorunlar yaşayan ailelere yardım elini uzatmasını bekliyoruz. Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi'nde tedavi alan ve iyileşen çok insan olduğunu duyduk. Çocuğumun yaşaması için Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi'ne sevk edilmesi gerekiyor. Hükümet yetkilileri lütfen bu sese kulak verin" dedi.