Sedef BOŞNAK

Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi, 2015’in Nisan ayında, bir inşaatta dikkatsizlik sonucu meydana gelen korkunç iş kazasında, Gelincikli Aydın Nurçin’in ölümüne neden olan Tansel Ümit Zaimler’i aleyhindeki davalardan itham etti.

Çalıştığı şantiyede, yönetimindeki tuğla yüklü LF 175 plakalı forkliftle dikkatsiz ve tedbirsizce, kuzey istikamete doğru geri geri gittiği esnada, o anda kullandığı araç arkasında yol kenarında bulunan iş arkadaşı Aydın Nurçin’e çarparak ölümüne neden olan Tansel Ümit Zaimler, aleyhindeki tüm davaları kabul etti.

Başkan Fadıl Aksun, Kıdemli Yargıç Pınar Beyoğlu ve Yargıç Temay Sağer’den oluşan Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi’nin dünkü oturumunda, İddia Makamı Başsavcılık adına davayı yürüten Savcı Ergin Atıcı, sanık ve sanığı temsilen Avukat Emre Kadri ve Kaan Güder hazır bulundu.

İş kazasıyla ilgili, Savcı Ergin Atıcı’nın olguları mahkemeye aktarmasından sonra, sanığı temsilen Avukat Emre Kadri, meseleyle ilgili hafifletici sebepleri sunduğu esnada, kazanın oluşunda işveren ve sanığın olduğu kadar, müteveffanın da katkısal kusuru olduğu iddiasında bulundu.

Savcı Ergin Atıcı bu iddiayı kabul etmeyince, mahkeme, “müdafaa suç kabul edildikten sonra, suçun unsurlarıyla çelişir beyan yaptı. Bu nedenle, sanığa düşen, bu hususun ispatıdır” dedi ve davayı ispat için, 27 Kasım 2017’ye erteledi.

“Aracında olmalıydı”

Avukat Emre Kadri, öncelikle, müvekkilinin, mahkemeden, kendisi aracılığıyla, kazadaki kusuru için özür dilediğini ifade ederek, Tansel Ümit Zaimler’in ilk günden beridir polise yardımcı olup, adaletin erken tecellisine katkı sağladığını anlattı.

Emre Kadri, çalışanların sağlık ve güvenlikleri için gerekli tedbirlerden yoksun bir şantiyede meydana gelen iş kazasıyla ilgili, işveren ve sanığın olduğu kadar, müteveffanın da katkısal kusuru olduğunu iddia etti.

Kadri, işverene gerekli yükümlülüklerini yerine getirmediği için 11 önemli davadan dosya tazmin edildiğine vurgu yaptı ve olayın, çalışanların sağlık ve güvenlikleri için gerekli tedbirlerden yoksun bir şantiyede meydana geldiğine dikkat çekti.

İş kazasıyla ilgili, hem sanığın hem de müteveffanın zarar gördüğüne değinen avukat, şöyle devam etti:

“İşverenin sanıktan çok daha ağır kusuru olduğuna inanıyoruz. Kazayla ilgili hem müteveffa hem de sanık zarar gördü. Konu şirkete, eksiklikleriyle ilgili toplam 11 dava tazmin edildi. İş kazasındaki en büyük kusurun işverende ve sorumluluklarını yerine getirmeyen işverenin işini devam ettirmesine izin veren kurumlardadır. Buradaki iş kazasında, sanığın, sorumsuzluk veyahut cüretkârlığı yoktur. Sanık ehliyetsiz ve ruhsatsız değildir. Görevi gereği yapması gereken bir işi yaparken konu olay meydana geldi. Kazanın oluşumundan 1-2 dakika önce, müteveffa, sanığa korna çalıp kırık tuğlaları işaret ederek, tuğlaları geri götürüp yenilerini getirmesini işaret etti. Müteveffa geri talimatını kendisi verdi. Sanık bir anda kendisi geri geri gitmedi. Bu durum müteveffanın bilgisindeydi. Müteveffa aracında olması gereken bir sırada, yol kenarında bulundu.”

Müteveffanın katkısal kusuru vardı iddiasına, iddia makamı itiraz etti. Mahkeme davayı, ispat için bir başka güne erteledi.

Polis, güvenlik önlemi aldı

Olay gününden beridir acıları dinmeyen her iki tarafın yakınları da, davayı takip için, Gazimağusa Ağır Ceza Mahkemesi’ne gitti.

Polis, olası bir gerginliğin yaşanmaması için, mahkeme binası önünde ve mahkeme salonunda geniş güvenlik önlemi aldı. Alınan önlemler sonucu, herhangi bir olay yaşanmadı.

DAÜ rektörünün şoförü olan müteveffanın babası Nahir Nurçin, oğullarını kaybetmenin acısını yaşadıklarını belirterek, sorumlunun en ağır cezayla cezalandırılmasını istedi.