4- NANOTEKNOLOJİ ÇİP TAŞIYACAK GİYSİLERE HAZIR OLUN: Nanolifler üstünde yapılan çalışmalar, yeni nesil giysileri ortaya çıkarabilir. Mesela, nanogümüş sayesinde bakterileri öldürüp, ter kokusunun oluşmasına izin vermeyen elbiseler bolca üretilebilir. Ya da hidrofobik nanolifler sayesinde, aylarca su içinde kalıp ıslanmayan elbiseler üretilebilir. Ayrıca lif bazlı mikro jeneratörler sayesinde; sesten, kan dolaşımından ve hareketlerimizden enerji üretip cebimizdeki telefonu şarj eden pantolonlar dikilebilir. Bilim kurguda filmlerinde karşımıza çıkan bu görüntüler yakında gerçek olabilir.
615
5- SANAL GERÇEKLİK EĞİTİM VE MEDYADA DEVRİM YARATACAK: Sanal gerçeklik gözlükleri ve üç boyutlu filmler çoktandır hayatımıza girdi. Ancak bu etkileyici teknoloji yolun başında. Asıl etkilerini önümüzdeki 10 yılda göreceğiz.Mesela sanal gerçekliğin, eğitimi ciddi şekilde etkilemesi bekleniyor. İleri sanal gerçeklik teknolojisi sayesinde öğrenciler insan vücudu içinde gezebilecek, uzak yıldızlara yolculuk yapabilecek, antik piramitleri kendi çağlarında gezip, bilimi ya da tarihi yaşayarak öğrenebilecek.Sevgililer binlerce kilometre uzaktan beraber film izleyebilecek, ya da alınan kayıtlar ve bilgisayar yardımı ile birkaç yüzyıl sonra yaşayan torunlarımız bizi ve evimizi sanal gerçeklik sayesinde ziyaret edebilecek, bizle sohbet edip tanışabilecek.
715
6- ORGAN NAKLİ UCUZ VE KOLAY OLACAK: Genetik alanında elde ettiğimiz başarılar, mekanik kalbin üretilmesi, 3D yazıcıların ulaştığı sofistikasyon, önümüzdeki yıllarda organ naklinin kolaylaşacağı izlenimini veriyor.Gelecekte tamamen mekanik, yarı mekanik ya da tamamı laboratuvarda geliştirilmiş organlarla, hasta organlarımızın değiştirilmesi kolaylaşabilir.
815
Hatta robotik kalplerde elde edilen başarı devam ederse, kalbin atış hızını bilgisayarla artırıp yavaşlatarak, spor performansımız ve uyku kalitemizin düzenlenebilir, kalp krizi de tarihe karışabilir.
915
7- MİNİ BİR GÜNEŞ İNŞA EDİP ENERJİ SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ: Nükleer füzyon, nükleer fizyonun tersidir, bu işlem sırasında hafif elementler birleştirilip daha ağır elementler elde edilir. Güneş dahil tüm yıldızlar enerjilerini nükleer füzyondan elde ederler. Güneş dört hidrojen atomunu nükleer füzyonla helyuma çevirmekte ve bu süreçte yüksek miktarda enerji serbest kalmaktadır.Bu enerjinin en avantajlı yanı temiz olması, yani çevresel yan etkileri olmamasıdır. Bilim insanlarının en büyük hayallerinden biri, Dünya'da kontrollü bir şekilde enerji elde edilebilecek bir termonükleer reaktör, yani mini bir Güneş yaratmak.
1015
1985 yılında bu kapsamda bir araya gelen 35 ülke ITER isimli büyük bir proje başlattı. 50 milyar dolar bütçeli bu devasa proje sonucunda Güneş'ten daha sıcak çekirdeğe sahip ilk deneysel termonükleer reaktör 2035 yılında çalışmaya başlayacak. Deney başarılı olur, sistem iyileştirilirse enerji sorunumuz önümüzdeki milyonlarca yıl için çözülebilir.