
Gün koltuk kapma değil, barışı egemen kılma günüdür!
Kıbrıslı toplumların barış ortamında birlikte gelecek kurma olasılığı, ülkemizin içinde bulunduğu statükodan beslenen çevrelerce harcanmaya çalışılıyor
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres önümüzdeki günlerde Güvenlik Konseyine Kıbrıs sorunu ile ilgili rapor sunacaktır. Genel Sekreterin Özel Danışmanı Jane Holl Lute bu amaçla taraflarla temaslar yapmaktadır.
Etrafını kuşatan kilise ve çözüm karşıtı cephenin sözcülüğüne soyunan Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis bir yandan çözümden kaçmak, diğer yandan da çözümden kaçmaya çalışan taraf olarak suçlanmamak için taktiksel manevralar içindedir. Anastasiadis'in peş peşe yaptığı önerilerin amacı Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasına katkı koymak değil, BM Genel Sekreteri'nin raporunda olası suçlanmadan korunmaktır. Kuzey Kıbrıs'taki federal çözüm karşıtı çevreler yaptıkları çıkışlarla Anastasiadis ve etrafındaki çözüm karşıtı çevreleri doğrudan destek vermektedir.
Bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz; Kıbrıs'ta federal çözüm modelinin BM Güvenlik Konseyi tarafından benimsenip parametrelerinin belirlenmesi Kıbrıslı Türk toplumunun siyasal başarısıdır. Kıbrıslı Rum sağ çevreler federal çözüm şeklinin benimsenmiş olmasını Kıbrıslı Türk toplumu lehine verilmiş en büyük taviz olarak nitelemektedirler. Sırf bir bir yıl sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde koltuk kapmak uğruna Federal çözüm modelinden uzaklaşmaya çalışmak Kıbrıslı Türk toplumuna olduğu kadar Kıbrıs'ın bütününe zarar vermek anlamındadır.
Bu bakımdan gerek koalisyon hükümeti içindeki partilerden, gerekse mecliste temsil edilen muhalefet partilerinden yapılan federal çözüm talebinden vazgeçilmesi yönündeki çıkışları hayati anlamda yanlış buluyoruz. Federal çözüm hedefiyle yapılan müzakerlerde başarı elde edilemeyişin dış etkenlerden olduğu kadar, içten kaynaklanan nedenleri olduğu da görülmelidir. Müzakerelerde aşılamayan en enemli konunun siyasal eşitlik olduğu ortadır. Siyasal eşitliğin sağlanmadığı bir modelde Kıbrıslı Türk toplumunun azınlık statüsüne düşeceği bilinen bir durumdur. Ancak Kıbrıslı Türk toplumunun eşitlik sorununun sadece Kıbrıslı Rum toplumu bağlamında değil, tüm taraflar bağlamında ele alınıp çözüme kavuşturulmayı bekleyen bir sorun olarak ortada durduğu gerçeği de göz ardı edilmemelidir.
Federal çözüm modelenin daha olası ve daha erken hiç bir alternatifi yoktur. Müzekerelerle geçen uzun yılları bahane ederek federal çözüm talebinden vazgeçmeyi gündeme getirmek, mevcut sürer durumun dahya da kötüleşerek kalıcılaşması anlamındadır. Gün koltuk kapmak için değil, yurtta barış dünyada barış hedefini bir an bile gözden kaçırmadan yurdumuza barışı egemen kılmak için siyasal tavır alma günüdür




fdfd.gif)


HABERE YORUM KAT