
Hükümetin ömrünü protokol belirleyecek
Profosör Doktor Okan Veli Şafaklı: Koalisyonun başarısında temel kırılma noktasının “Protokol” olduğunu vurguladı
Profosör Dr.Şafaklı: 4’lü koalisyonun ilk önce güven akabinde ise istikrar yaratması gerekmektiğine vurgu yaparak, “Özellikle ekonomik paydaşların hükümetin ortaya kocayacağı senaryoya inanıp ekonomik aktivitelerine tereddüt etmeden devam etmeleri gerekmektedir
“Dört parti öncelikle siyasi görüşlerini, kırmızı çizgilerini, olmazsa olmazlarını, duyarlılıkları, önyargılarını samimiyetle masaya koymalı ve gelecekte koalisyonun işleyişini kilitleyecek muhtemel çakışma noktaları bugünden öngörülüp, çözüm önerilerini içeren bir çerçeve dört parti tarafından bugünden mutabakat altına alınmalıdır”
“Koalisyonu bekleyen en önemli tehlike imzalanacak protokoldür. Çünkü ülkede tıkanan ve ilaç alımını bile güçleştiren kilitlenmiş mekanizmanın biran önce açılması gerekmektedir”
“Hükümet programının güven oyu alması, bekleyen bütçenin geçmesi ve kabinde Türkiye Cumhuriyeti ile protokolün imzalanması halinde ekonomin finans ve yatırım kanalları normalleşmiş olacaktır”
“Öncelikle, dört partiyi yol ayrımına getirebilecek özelleştirme, Türkiye’den kablo ile elektrik getirme, KIB-TEK ve Telekomünikasyonun yapılandırılması, dini konulara bakış açısı, sendikalaşma, vatandaşlık, devletin küçülerek sadece gözetim ve denetim görevlerine çekilmesi gibi konularda asgari müştereklerde anlaşması ve koalisyon hükümeti boyunca bu mutabakata sadık olması son derece güç ama imkansız olmayan bu koalisyon hükümetinin tek başarı şansıdır”
Eniz ORAKCIOĞLU
Profosör Doktor Okan Veli Şafaklı, Başbakan Tufan Erhürman başbakanlığında kurulan 4’lü koalisyon hükümetinin icraat noktasında önceliklerini Yeni Bakış’a değerlendirdi.
Şafaklı, “Dörtlü koalisyon hükümetinin kurulmasının kesinleşmesinin ardından toplumda birçok kesim kurulacak hükümetten ümidi olmadığı ve kısa süreceği seklinde önyargılı yaklaşmaktadır. Bu yaklaşımın doğal karşılanması ve moral kırıcı olarak algılanmaması gerekmektedir. Zira dünya ve ülkemizdeki örneklerinden böylesi bir hükümetin sürdürülmesinin son derece zor olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Düşünsel farklılığı olmayıp sadece partisel mülahazalarla ikili koalisyonlar dahi icraat noktasında yeterince başarılı olmazken birçok konuda nerede ise taban tabana toplumda zıt olarak algılanan dörtlü koalisyona ilk aşamada olumlu bakılması biraz hayalcilik olur” dedi.
“Önce güven ardından istikarar yaratması gerekir”
Şafaklı, 4’lü koalisyonun ilk önce güven akabinde ise istikrar yaratması gerekmektiğine vurgu yaparak, “Özellikle ekonomik paydaşların hükümetin ortaya kocayacağı senaryoya (ekonomik programa) inanıp ekonomik aktivitelerine tereddüt etmeden devam etmeleri gerekmektedir. Bu şekilde, sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma ve toplumsal refah kazanılabilir. Yukarıda bahsettiğim gibi yeni kurulacak hükümetin başarı şansı oldukça düşüktür ancak imkânsız değildir. İmkânsızı başarmak ise bu partinin vizyonuna bağlıdır. Ülke ve toplum çıkarları parti çıkarlarının üzerinde tutulması öncelikle olmazsa olmazdır. İkinci adım ise koalisyon hükümetine “PROAKTİF” yaklaşmaktır. Dört parti öncelikle siyasi görüşlerini, kırmızı çizgilerini, olmazsa olmazlarını, duyarlılıkları, önyargılarını samimiyetle masaya koymalı ve gelecekte koalisyonun işleyişini kilitleyecek muhtemel çakışma noktaları bugünden öngörülüp çözüm önerilerini içeren bir çerçeve dört parti tarafından bugünden mutabakata varılmalıdır. Halkımız hiçbir partiyi tek başına iktidar seçmediğine göre hiçbir partinin görüşlerinin mutlak olarak uygulanamayacağı gerçeği tüm partilerce idrak edilmelidir. İşte bu noktada koalisyonu bekleyen en önemli tehlike imzalanacak protokoldür. Çünkü ülkede tıkanan ve ilaç alımını bile güçleştiren kilitlenmiş mekanizmanın biran önce açılması gerekmektedir. Hükümet programının güven oyu alması, bekleyen bütçenin geçmesi ve kabinde Türkiye Cumhuriyeti ile protokolün imzalanması halinde ekonomin finans ve yatırım kanalları normalleşmiş olacaktır” diye konuştu
“Temel sorun imzalanacak protokolde”
Okan Veli Şafaklı, koalisyon hükümetinin bu noktada temel sorununun imzalanacak protokolde olduğuna dikkat çekerek, bu konuda koalisyonu oluşturan 4 partinin ilkesel olarak bir mutabakata varmaları gerektiğini vurguladı.
Şafaklı sözlerini şöyle sürdürdü: “Öncelikle, dört partiyi yol ayrımına getirebilecek özelleştirme, Türkiye’den kablo ile elektrik getirme, KIB-TEK ve Telekomünikasyonun yapılandırılması, dini konulara bakış açısı, sendikalaşma, vatandaşlık, devletin küçülerek sadece gözetim ve denetim görevlerine çekilmesi gibi konularda dört parti asgari müştereklerde anlaşması ve koalisyon hükümeti boyunca bu mutabakata sadik olması son derece güç ama imkansız olmayan bu koalisyon hükümetinin tek başarı şansıdır. Hükümetler açısından değerlendirildiğinde bugüne kadar genel olarak arzu edilen reformların yeterince yapılmadığı anlaşılmaktadır. Takdir edilmesi gereken en önemli gelişme yıllardır başarı ile sürdürülen bütçe disiplininde ilerleme kat edilerek Türkiye Cumhuriyeti’nin katkılarına ilaveten finansman ihtiyacı gereği ortadan kaldırılmıştır. Bu disiplinin istikrarlı bir şekilde devam ettirilmesi ve yatırımların da yerel kaynaklardan karşılanıyor duruma getirilmesi hedeflenmelidir. Ancak, ülkenin rekabet edilebilirliğinin artırılması açısından özellikle TC-KKTC ekonomik protokolünde öngörülen yapısal reformlar yapılmamış veya statükonun zımni baskısıyla yapılamamıştır. Protokoller ile son dönemde ortaya konan temel amaç mali disiplinin sağlanması yanında tüm ekonomik ve kurumsal yapının reel sektörün rekabet edebilirliğini artıracak yönde reforme edilmesidir. Ülkemizde zaruri görülen reform ihtiyaçları Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın her yıl tekrarladığı Rekabet Edebilirlik raporları ve YAGA’nın İş Yapabilirlik Raporları net olarak ortaya koymaktadır”.
“Reel sektör ve vatandaş odaklı bir devlet ve kamu reformu gelmektedir”
Şafaklı, 4’lü koalisyonun öncelik verilmesi gereken yapısal reformların başında reel sektör ve vatandaş odaklı bir devlet ve kamu reformu geldiğini kaydetti.
Okan Veli Şafaklı, “Bu açıdan meritokrasiyi esas alan e-devletin her açıdan yürürlüğe girdiği şeffaf ve hesap verebililir bir kamu rejiminin başta bürokrasi olmak üzere iş çevrelerinin karşılaştığı zorlukları kaldıran ve güven veren bir yapının behemehâl kurulması gerekmektedir. Maalesef gelmiş-geçmiş iktidarlar başta sendikalar olmak üzere statüko korkusuyla böyle bir reforma cesaret edemediler. Kamu yönetimine paralel olarak özellikle yükseköğretim ve turizm sektörünün ihtiyaçlarını çağdaş ölçülerde karşılayacak bir yerel yönetim yapısına ihtiyacımız bulunmaktadır. Bu çerçevede kamu yönetiminde olması gerektiği gibi etkinlik, verimlilik ve sürdürülebilirlik esaslarına göre ölçek yapısını da dikkate alan bir yerel yönetimler reformu yeni iktidarı bekleyen icraatlar arasında olmalıdır.Geçmiş dönemde yeterince başarılamayan ve reel sektörün rekabet edebilirliği açısından önem taşıyan diğer hususlar enerji ve iletişim reformlarıdır. İletişim ve enerji sektörlerinde daha çağdaş, ucuz, çevre dostu ve sürdürülebilir bir yapı öngörülen reformlar halen daha bekletilmektedir” dedi.
“İstikrarlı bir hükümet ve istikararlı bir devlet”
Açıklamalarında, istikarlı bir hükümet ve istikararlı bir devletin önemine dikkat çeken Şafaklı sözlerini şöyle sürüdürdü:
“İnsanımızın yaşam kalitesi ve ülke kalkınması açısından eğitim ve sağlıkta acil reform ihtiyacı gereği özellikle Ticaret Odasının son rekabet edebilirlik raporunun temel bulguları arasındadır. Buna ilaveten hükümette ve devlette istikrarsızlık, adam kayırmacılık, yabancı sermayeye dost olmayan bir yapı KKTC ekonomisi açısından dikkat çeken olgular arasındadır.Yukarıdan da anlaşılacağı gibi yeni dönemde beklenen başlıca husus istikrarlı bir hükümet ve bu hükümetin yapacağı reformlar sayesinde istikrarlı bir devlet olmalıdır. Oluşturulacak yeni koalisyon hükümetinin yapacağı protokolde ve hükümet programda anlaşmazlık doğurabilecek risk ve tehlikeleri proaktif olarak öngören ve durumsal planları olan yapıda olmalıdır. Bu çerçevede, asgari müşterekler üzerinde reformları içeren ve ekonomik paydaşlara güven veren bir başlangıç ortaya konmalıdır. Bu sayede toplumsal güven ve destek alabilecek hükümet devlette istikrar için reformları harekete geçirmelidir. Devlette istikrar için öncelikle siyasi mülahazadan uzak liyakat ve meritokrasiyi esas alan bir yapıyı topluca benimsemeliyiz. Bu dönemin esas gündem maddelerinden biri olan yolsuzluk ve usulsüzlüklerin önlenmesi için sivrisinek misali kişiler üzerinden değil kuramsal, idari, yasal ve diğer açılardan (bataklık) yapılanma öngörülmelidir. Sadece şeffaf, hesap verebilir ve iyi yönetişim gibi ilkelerden bahsetmek yolsuzluk ve usulsüzlükleri önlemede yetersiz kalmaktadır. Bu kavramların içini doldurmak gerekmektedir. Bu doğrultuda öncelikle Lefkoşa Belediyesi örneğinde de ortaya çıktığı gibi suç ve ceza arasında güçlü bir bağlantı kuracak hukuki düzenleme gerekmektedir”.
“Polis ve savcılık güçlendirilmeli”
Oakan veli Şafaklı, açıklamalarının sonunda, Hukuki yapıya ilaveten yolsuzlukların süratle sonuçlanıp yargıya havale edilecek polis ve savcılık müessesesinin güçlendirilmesi ve yargıda adaletin erken tecelli etmesine imkân verecek yapının kurulmasınının önemine değindi.
Safaklı, “İdari ve mali denetiminde yetersiz kaldığı ülkemizde özellikle muhasebe yasasının çıkarılması ve bağımsız bir murakabe kurumunun oluşturulması yanında Sayıştay’ın özerk ve hesap verebilir hale getirilmesi gerekmektedir. Kısaca yeni dönemde siyasi iktidarların öncelikle ekonomik aktörler açısından güven istikrar ortamı yaratması ve yukarıda bahsedilen reformları kararlılıkla hayata geçirmesi yeni dönemden beklentilerimdir.




fdfd.gif)


HABERE YORUM KAT