1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. “Kıbrıs konusu sokakta çözülür”
“Kıbrıs konusu sokakta çözülür”

“Kıbrıs konusu sokakta çözülür”

Dr. Zeki Beşiktepeli, 9 buçuk aylık aranın ardından her iki liderin de yemekte bir araya gelmelerinin oyalama taktiğinden başka bir şey olmadığını ifade ederek, Kıbrıslı Türkler ve Rumların artık ayaklanmasının zamanının geldiğini söyledi.

A+A-

Dr. Zeki Beşiktepeli, Kıbrıs’ta ortak mücadelenin şart olduğunu ifade ederek, başka ülkelerin Ada’ya huzur getireceğini beklemenin hayal olduğunu söyledi. Beşiktepeli, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın toplumuna “ihanet” etmeyi bırakıp ana görevinin Kıbrıs’ı öne çıkararak savunması olduğunu belirtti

Çözüm şeklinde hareket noktasının, bu saatten sonra toplumun kendisi olduğunu ifade eden Beşiktepeli, “Artık başkalarının arkasında ses çıkaran teneke olmayalım. Partiler ve sivil toplumla birlikte örgütlü bir mücadele vererek, Kıbrıs konusunun sokakta çözülmesi gerekir” diye konuştu 

Beşiktepeli, “Sorun bize aittir ve bu sorunu biz çözeceğiz. Ekonomiden bütün siyasi alana kadar yeniden birbirimizi kollamamız gerekir. Aksi takdirde ve en önemlisi ekonomik yönden bu şekilde devam etmemiz mümkün değildir” dedi 

Deniz ABİDİN

Dr. Zeki Beşiktepeli, Crans Montana’da BM’nin verdiği önerileri hatırlatarak, garantiler konusunun Kıbrıslı Türk ve Rumların güvencesi ile alakalı olmadığını söyledi. Beşiktepeli, Kıbrıs’ta garantilerin temelinde yatanın garantili bağımsızlık olduğunu ve bunun zamanında belgelerle de ortaya konulduğunu belirtti. Beşiktepeli, bunun NATO Genel Sekreteri tarafından 1957 yılında yazıldığını, 1959 yılında görüşmeler başlayınca uygulamaya konulduğunu kaydetti. Beşiktepeli, Türkiye’nin şimdi dünyaya “Gelin beni Ada’dan siz çıkarın” dediğini belirterek, Türkiye’nin Ada’ya geliş amacının temel nedeninin beş maddelik garanti anlaşması olduğunu söyledi. 18 Temmuz 1974 yılında gizli bir oturum yapıldığını ifade eden Beşiktepeli, o günkü koşullardaki Anayasaya göre, başka bir ülkenin topraklarına asgari güç gönderme kararı alındığını anımsattı.

“İki taraf da oyalama taktiği yapıyor”

Beşiktepeli, bu kararın hala durduğunu ve durduğu müddetçe de çözümün olmasının zor olduğunu söyledi. Beşiktepeli, Türkiye’nin garantörlük ve BM temelinde yapılan görüşmelerden vazgeçildiğini, ancak Rum tarafının bu temel üzerinden gittiğini kaydetti. “Rum tarafı, biz BM kararları üzerinden çözüme varız derken, Akıncı’nın ise artık bu kararla bir yere gidilemeyeceğini, yeni bir zeminde görüşmeliyiz” dediğini ifade eden Beşiktepeli, iki tarafı da oyalama taktiği yaptığını söyledi. 

“Uluslararası siyasi boyutu sorunu çözemiyor”

Zeki Beşiktepeli, şunları belirtti, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki kurucusu var. Cumhuriyet, Türkçe konuşan grup ve Rumca konuşan grup üzerine anayasal temel üzerinde kuruldu. Biz bugün bunun dışında tutuluyoruz. Kuzey Kıbrıs bugün Türkiye’nin alt yönetimi konumundadır. Bizim en büyük sıkıntımız, çıkış noktamızın bir devlet olmasıdır. Anayasamız vardır ve bunun sahipleriyiz. Biz bu temel üzerinden hareket ediyoruz ve bu geçmişte Annan Planı da bu temel üzerinden hazırlanmıştı. Çok kapsamlı bir çözümdü, ancak görüldü ki Kıbrıs’ın uluslararası siyasi boyutu da vardır ve çözülemiyor. Türkiye de bunun üstünden oynuyor, dünyadaki diğer ülkelerden bu konuda destek alıyor.”

“Ayaklanmanın zamanı geldi”

Zeki Beşiktepeli, 9 buçuk aylık aranın ardından her iki liderin de yemekte bir araya gelmelerinin oyalama taktiğinden başka bir şey olmadığını ifade ederek, Kıbrıslı Türkler ve Rumların artık ayaklanmasının zamanının geldiğini söyledi. Beşiktepeli, “İki toplum olarak kendi evimize sahip çıkmalıyız” diyerek, “Birlikte yaşayabileceğimizi göstermemiz gerekir” dedi. Beşiktepeli, “Rum tarafına gittiğim zaman şunu sorarım, siz bize ne kadar sahip çıktınız ve biz size ne kadar sahip çıktık?” diye sorgulamamız gerekir. Çünkü biz Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sahipleriyiz, ancak kimlik ve pasaportla dışında duruyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bizim olmadığımız bir yapıda varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Şimdiki yapının kökleşmesi demek Kıbrıs’ın genelini tehdit eden bir yapı demektir.  Bu durum, ekonomiden tutun da her şeyi etkiler” diye konuştu. 

“Topluma ihanet etmeyi bıraksınlar”

Beşiktepeli, Kıbrıs’ta ortak mücadelenin şart olduğunu ifade ederek, başka ülkelerin Ada’ya çözüm getireceğini beklemenin hayal etmek olduğunu söyledi. 

Dr. Zeki Beşiktepeli, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ana görevinin toplumuna “ihanet” etmeyi bırakıp Kıbrıs’ı öne çıkarması ve savunması olduğunu belirtti. “Dövizde gelinen duruma bakıldığında yıllar öncesinden Türk Lirası değiştirilebilirdi” diyen Beşiktepeli, 1995 yılındaki CTP-DP hükümeti protokolünde döviz endeksli para biriminden bahsedildiğini hatırlattı. Beşiktepeli, paranın bir devletin ekonomisiyle ilgili olduğunu belirterek, gelir ve gideri karşılama olanağının olmaması durumunda para basılarak piyasaya sürülmesi gerektiğine vurgu yaptı. “Enflasyon hırsızlıktır, toplumları çalıyorlar” diyen Beşiktepeli, Türkiye’nin ekonomisinin iyi olmadığının çok önceden görüldüğünü ve bu şekliyle bizi yönetmekte olduğunu söyledi. 

Beşiktepeli, “Her dakika cebimizdeki paranın alım gücü düşüyor” diyerek, “Kıbrıs Türkünün temsilcisiyseler, Kıbrıs meselesi çözülse de çözülmese de para derhal değişmelidir” diye konuştu. 

“Kıbrıs sorunu sokakta çözülür”

Çözüm şeklinde hareket noktasının bu saatten sonra toplumun kendisi olduğunu ifade eden Beşiktepeli, “artık başkalarının arkasında ses çıkaran teneke olmayalım” dedi. Beşiktepeli, partiler ve sivil toplumla birlikte örgütlü bir mücadele verilmesiyle birlikte Kıbrıs konusunun sokakta çözüleceğini belirterek, Kıbrıs’ın kuzeyindeki siyasetçilerin çoğunun sanki Kıbrıs’ın değil de Türkiye’nin siyasetçisiymiş gibi davrandığını söyledi. Beşiktepeli, bu mantaliteden kurtulmadığımız sürece Kıbrıs’ta çözümün mümkün olmayacağını kaydetti. Beşiktepeli, “Sorun bize aittir. Ve bu sorunu biz çözeceğiz. Ekonomiden bütün siyasi alana kadar yeniden birbirimizi kollamamız gerekir. Aksi takdirde ve en önemlisi ekonomik yönden bu şekilde devam etmesi mümkün değildir” diye konuştu. 

Sendikalar ne dedi?

Öte yandan, Yeni Bakış’a konuşan bazı sendika temsilcileri ise çözümün masada sağlanabileceğini, ancak baskı unsuru olarak her iki toplumun da sokakta mücadele vermesinin olumlu sonuç verebileceğini kaydetti. 

TÜRK-SEN Başkanı Bıçaklı: Baskı unsuru olmak için sokağa çıkmalıyız

“Kıbrıs konusunda iki liderin görüşmelerini sürdürmesi gerekir. Ancak sürdürürken de Sayın Akıncı’nın söylediği gibi laf olsun diye görüşme yapılmamalı. Sonuç alıcı görüşmeler yapılmalıdır. Hedef konmalı ve ucu açık olmamalı. Bu süre zarfında taraflar esnek ve istekli olmalıdır. Herkes gerçek niyetini ortaya koymalıdır. Yoksa 50 yıldan beridir yapılan görüşmeler gibi yapılması zaman harcama olur. Çağrımız, sonuç alabilecek faaliyetlerde bulunmalarıdır. Bunu desteklemek için ve baskı unsuru olmak adına her iki tarafta da sivil toplum örgütleri, partiler ve sendikaların eylem gösterisi yapması olumlu olabilir. 2004 yılında bu eylemleri çok yaptık. Ancak sadece sivil toplum örgütlerinin bu konuda baskı yapması yeterli değildir. Sonuçta bu konu, masada her iki taraf arasında müzakere edilerek çözülebilir.”

EMEK-İŞ Başkanı Aşam: Halkın hareketlenmesi için bir ışık görmesi gerekir

“Sokağın ve her iki tarafın halklarının barışa yönelik göstereceği inanç önemlidir. Olması gerekendir. Ancak halkın da hareketlenebilmesi için tünelin ucunda bir ışık görmesi gerekir. Liderlerin de bu anlamda bir ışık göstermesi önemlidir. Bu motivasyonun yeniden kazanılması için de önemlidir. Bu halk geçmişte çok büyük hayal kırıklıkları yaşadı. İnancını da yavaş yavaş kaybetmeye başladığını görüyoruz. İki tarafın barış yapabileceğine yönelik inanç kalmadı. Halk üzerinde motivasyon eksikliği yaratmaktadır. Ancak her iki taraftaki halk Kıbrıs konusunda önemli bir role sahiptir. Üstüne düşeni gerektiği zaman yaptığı gibi yine yapacağına inanıyorum.”

KTAMS Başkanı Bengihan: Her iki toplum barış kültürünü sahiplenmeli

“İki liderin görüşmesinden çıkan sonuç beklentimizi karşılamadı. Akıncı, Anastasiadis’in aynı düşünceye sahip olduğunu ifade etti. Kıbrıs’ın kuzeyinde bütün sorunları, başta ekonomi olmak üzere tüm sıkıntıları ortadan kaldıracak tek çözüm, Kıbrıs konusunun çözülmesidir. Bu da bir federasyon temelinde mümkün olabilir. Toplum olarak her geçen gün hem ekonomik hem de kültür olarak, bu topraklarda yok oluyoruz. Çözüm masada olur, ancak toplumların ilk önce çözüme, barışa ve birbirine inanması gerekir. Barış kültürünü sahiplenmesi gerekir. Masada yapılan çözüm her iki toplum tarafından kabul bulmazsa ve beklentilere yanıt vermezse sürdürülebilir olmaz.”

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.