1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. “Seçim süreci gayet iyi gidiyor”
“Seçim süreci gayet iyi gidiyor”

“Seçim süreci gayet iyi gidiyor”

Denktaş: “Alt yönetim algısı bütün dünya gözündegüçlendi…bunu ortadan kaldırmamız lazım”

A+A-

Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Serdar Denktaş , alt yönetim algısının, bütün dünya
gözünde güçlendiğini belirterek : “Bunu ortadan kaldırmamız lazım” dedi.
Denktaş, Kıbrıs Genç TV’de yayınlanan Seçim Meydanı programına katılarak
gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Denktaş, Türkiye tarafından ‘federasyon görüşmeyiz’ şeklinde yapılan açıklamaları
değerlendirdi. Denktaş, iki toplumlu, iki kesimli federasyon sürecinin bittiğini
belirterek, Türkiye’nin federasyonun diğer modelini ‘görüşmem’ diye bir görüşünün
olmadığını dile getirdi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da açıklamalarından federasyon
görüşmelerini dışlamadığını söyleyen Denktaş, “Masa halen daha kapanmadı” dedi.
Mevcut parametreler çerçevesinde Crans Montana’da tartışılan iki toplumlu
federasyonun yürümeyeceğini ifade eden Denktaş, farklı bir federasyon modelini
konuşmak gerektiğini aktardı.
Rum Lider Anastasiadis’in ortaya ‘desantralize federasyon’ modelini atıp, korkup geri
çektiğini belirten Denktaş, “Desantralize federasyonu, merkezi açık bir federasyonu
konuşalım. Mevcut parametrelere Rum tarafı uyum sağlayamıyor” ifadelerini
kullandı.

“Seçim süreci gayet iyi gidiyor, süreci internetten takip ediyorum. Çağdaş teknoloji
buna elverişli ben de iyi kullanıyorum. Daha önce internet kullanımının altına attığım
imzanın şu an meyvesini yiyorum. Özel televizyon, internet, cep telefonu halkın,
idarecilerin düşünemediği kabullenemediği, olmaz böyle şey diyerek dönemin
savcılığının saldırdığı konulardı. Bugün bu sayede sadece ben değil tüm siyasiler
sesini her taraftan son şekilde, demokratik şekilde duyurabiliyor.”

“30 SENELİK TECRÜBEM VAR”

“Pandemi sürecinde yaşananlara baktım ve karasızlıkların giderek büyüdüğünü
gördüm. Bu kafayla bir yere varamayacağımızı, mevcut cumhurbaşkanının iki
kesimli federasyona mecburuz anlayışının bu karasızlıklara bağlı olarak galip
çıkacağını gördüm ve dedim ki; otuz senelik bir tecrübe, Kıbrıs sorununa hakimiyet,
masayı bilme ve zorluklar karşısında yılmadığım için böylesi bir ortamda aday olmak
zorundayım... Gün gele keşke olsaydım ya da gün gele keşke olsaydın cümlelerini
duymamak için bu kararı verdim. İyi ki aday olmuşum, gerek partili gerekse partiden
olmayan beni destekleyen insanları görüyorum.”

“PARTİM KÜÇÜLMESİNE RAĞMEN DURUŞUMDAN TAVİZ
VERMEDİM”

“Bu seçime girme kararı vermişsem kazanacağımı gördüm ve girdim. Şu anda 2. tura
kalacağımı düşünüyorum. 2. tura kaldığımda zaten kazanmış olacağım.”

“ANNAN PLANI DÖNEMİNDE BİR EKSİĞİM OLDU”

“Annan Planı döneminde bir eksikliğim oldu. Hep şu soruyu sordum; imza aşamasına
geliyoruz ama Güney hayır derse ne olacak? Şu cevabı aldım hep “Güney evet”
diyecek. Aldığım en iyi cevap referandum BM’nin çözüm planıdır böyle bir şeye
hayır diyemezler. Rahmetli Rauf Denktaş olsa bu cevapla yetinmez ve daha somut bir
kararın anlaşmada olmasını isterdi. Ankara’dan da gelen cevapla tamamdır merek
etmeyin demesiyle geri çekildik. Denktaş asla bunu kabul etmezdi. Bu yaşadığım da
benim için en iyi tecrübedir.”

“ETRAFIMDA HALKIN GİZLİ GÜCÜ VAR”

“Devlet yönetimini 30 senede öğrendim. Dolayısıyla tüm arkadaşları bir kefeye beni
kefeye koyun ve ben ağır basarım. Seçim süreci gayet iyi gidiyor, vatandaş da bunu
görüyor ve bunun için beklediğimden fazla bir destek alıyorum. Devletin devlet gibi
hareket etmesini sağlama, bir alt yönetim olmadığımızı gösterme, devletin önünü
açma, kendi irademize sahip çıkacağımızı ispat etme... bunlar Kıbrıs Türkü için
önemlidir. UBP’nin mevcut adayı o yeri doldurabilir mi, dolduramaz mı? Bu konuda
partili partisiz herkesin bir yorumu var. Parti oylarının kabul edelim ki en güçlüsü
UBP’dedir. CTP’nin de belli kemik oyu vardır, her parti öyledir. Öyle bir
durumdayız ki bir yandan sürekli Ankara’yla kavga eden ve Kıbrıs sorunu
çözülmezse yapacak bir şey kalmaz diyen Cumhurbaşkanı Akıncı 2020’de ben gene
adayım diyor. Ama diğer yandan aklıselim insanlar evet partimize destek veriyoruz
ama partimizin adayı yeterli değil diyerek, aynı düşünceyi ortaya koyabilecek biri var
diyerek beni işaret edebiliyor. Kimi Denktaş’ın emaneti, kimi zamanında sen bana bu
konuda yardım ettin, kimi işimi yapmadın ama yaparım demedin diyen etrafımda
gerçekten oluşmuş gizli bir güç var. 30 senedir seçimlere giriyorum böylesi bir gücü
ilk defa görüyorum.”

“ALT YÖNETİM ALGISI DÜNYANIN GÖZÜNDE GÜÇLENDİ”

“İki toplumlu, iki kesimli federasyonu elli yıldır görüşüyoruz ve artık tıkanmış
durumdadır. Bununla bir yere varamayacağımız artık bellidir. Onun için o yolda ısrar
etmenin anlamı yoktur. Kıbrıs Türkünün siyasi anlamda tanıtılması en çok
istediğimdir. Bu, beş yılda mümkün değil çünkü alt yönetim algısı, hem bizim hem
Türkiye’nin bazı tutumları nedeniyle bütün dünya gözüyle güçlenmiştir. Bunu ortadan
kaldırmamız lazım, bunun için de önce bizim kendi içimizden toparlanmamız, birlikte
ses çıkarabilmemiz, sektörler arası çatışmanın ortadan kaldırılması, bütün bunlar için
önce bir uğraş gereklidir. Bu konularda kendime çok güveniyorum. Çünkü Annan
Planı sonrası süreci yaşadık, toplumu yeniden barıştırmayı başardım. Bütün
kesimlerle tartıştık ama sonrasında uzlaşmasak da kol kola çıktık. O nedenle kendime
güveniyorum. Kendi içimizdeki saygı arttıkça dıştan da saygı bekleme hakkımız
doğacak. Bunu başarabileceğime inanıyorum. Bunu başarmak Kıbrıs sorunu
anlamında başka bir raya geçmemizin önünü açacaktır. En büyük eksikliğimiz;
Türkiye ile ortak bir hedef sahibi olmamamız... Türkiye ile ortak bir hedef
belirlenmesi ve atacağımız adımlarda Türkiye’nin desteğini alabilmemiz lazım. Doğu
Akdeniz ve Akdeniz’de Türkiye’nin atması gereken adımlar var, onlara da biz destek
vermeliyiz. Savaş çıkışlarının yükseldiği dönemden sonra Erdoğan’ın yaptığı çağrılar
ve BM baskısıyla, belki bir müzakere dönemi başlayacak. Kıbrıs Türklerinin ortaya
çıkması ancak böyle bir ortamda söz konusu olabilir. Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti’nin
kuruluşuna hak veren iki eşit ortağından biriyiz. Ayrıca bu görüşmeler Kıbrıs
sorununun çözümünü de olumlu etkileyebilir. Bunu görüp o doğrultuda
yönlendirmeler yapacak, o doğrultuda dünyaya, Güneye ve Türkiye’ye seslenebilecek
bir önder gerekir ve ben bu konuda kendime güveniyorum, KKTC vatandaşları da

bana güvensin çünkü bunu başarabiliriz. Bir Denktaş olarak da başarırım, Serdar
olarak da başarırım.”
“SAYIN ERDOĞAN’IN ÇAĞRISI GÖRÜŞÜMLE UYUM İÇERİSİNDE”
“Bizim yaptığımız çağrıda: Doğu Akdeniz’de enerji platformu oluşturalım, KKTC,
Türkiye, Güney ve Yunanistan’la birlikte etrafına da bu platformun şirketlerini davet
edelim ve bu konuyu hep birlikte müzakere edelim. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
çağrısı bu görüşümüzle uyum içerisindedir. KKTC olarak elbette orada olmalıyız,
bizim katılmadığımız konferans geçerli değildir ve geçerli olamaz.”

“İLK OLARAK MUHATAPTAN VİZYONU ÖĞRENMELİYİZ”

“Ben bunu masada görüşmem, onu kaldırın da ona göre geleceğim gibi şeyleri
diplomasi kaldırmaz. Bizim yapmamız gereken ilk iş muhatapla konuşup vizyonunu
öğrenmek. Bir yere varabilir miyiz karşılıklı görelim. Bu esnada biz de hukuki
yollarla hakkımızı aramayı başlatalım ve güneye de hissettirelim. Buraya mahkum
değiliz, başka yollar da var, başını hukuki yollarla ağrıtmaya devam edeceğiz, ondan
gel ortak bir yol izleyelim demeliyiz. Ada üstünde birleşik şekilde yaşayamıyorsak
ayrı ayrı yan yana yaşayabileceğimizi, birlikte adım atabileceğimizi gösterelim. Bir
noktaya ulaşacaksak konuşarak uzlaşarak yapmalıyız.”

“İKİ TARAF UZLAŞMIŞ OLURSA GARANTÖRLERİN BUNLARI KABUL
ETMESİ GEREKİR”

“Kıbrıslı Rum/Türk iki eşit kurucu ortak oturup samimiyetle konuşmalı fakat onun
düşündüğünü biz, bizim düşündüğümüzü o kabul edemez. Başka çıkış yollarını
samimiyetle iki liderin oturup konuşması lazım. Çünkü iki taraf da bugüne kadar olan
alternatifleri kabul etmiyor. Bir noktaya gelirsek BM ve garantör devletleri çağırıp
şahit olun demek görevdir. Garantörlerin onaylamadığı uzlaşma, hukuki olarak burada
kabul edilebilir değil . Siyaseten iki tarafın tam kararla bir karara varması halinde,
bunun reddedilmesi de mümkün değil. Herhangi bir şeyde iki taraf uzlaşmış olursa
garantörlerin bunları kabul etmesi gerekir.”
“REFERANDUM SONRASI MARAŞ’I GÜNDEME GETİRDİM”
“2004 referandumu kaybedilince Maraş’ın açılması ilk gündeme getirdiğim
durumdur. Söylediğim şuydu; 1974’te geri iade edilmek şartıyla alınan Maraş’ın,
bizim yönetimimizde açılması artık gerek olmuştur. Bunun BM’ye ters düşmeden
hayata geçmesi için eksik yasalarımız var, bunların düzeltilmesi gerekir. Bu konuda
Kudret Bey daha bilgilidir. Sunduğum raporları bire bir okuyanlardandır. Ama Ersin
Bey’in geçen gün yapmış olduğu Maraş’ın iadesi söz konusu değildiri, BM karşımıza
koydu. Böyle bir yaklaşımla Maraş açılamaz, yanlış açıklama ve hareketlerle Maraş
açılmaya kalkılırsa başımıza yıkılır. Ama BM ile bunu konuşarak çözüme yönelik
motivasyon olacağını anlatarak, 74 sakinlerine iade edileceğini belirterek, bizim
vakıflarla ilgili iddiamıza uluslararası hukuki yollarla devam edeceğimizin altınızı
çizerek, oranın özel bir statü bölgesi olacağını orda iş yapacak şirketlere, Kıbrıslı
Türk ve Rumların eşit ortalıkları olmak kaydıyla izin verileceğini, oranın turizm yeri
olmak dışında özel bir serbest bölgesi olarak kullanılacağının adımlarının atılmasına
hazır olduğunuzu belirterek sunarsanız bunu kimse reddetmez. Sadece bizim
kazanacağımız değil güneyin de kazanacağı bir bölge olabileceğinden bahsediyorum.”

“2.TURA KALACAĞIMI GÖREBİLİYORUM”

Oran söylemek doğru değil ama 2.tura kalacağımı görebiliyorum. Hiçbir anket şu an
da doğru cevap vermiyor. Ben sahada dolaşıp sahayı görüyorum. Ben gitmesem bile
davet ediliyorum. İkinci tura kalabilecek üç adaydan birisiyim.
İkinci tura kalmam dahilinde karşımda kim olursa olsun alırım. Ülkede oy
kullanamayacak yurtdışında olan bir kesim var. O kesimler o kullansın diye uçuşlar
açılır ve karantina kalkarsa çok tehlikeli olur. Karantina da olacak kişilerin oy
kullanamaması bana göre çok yanlıştır.Her seçim sandık bölgesinde dışarda açık
havada iki üç tane oy kullanma kutusu ve bir sandık koymalıdır. Bu uygulamalar
katılımı arttıracaktır. Katılım oranında bir düşüş olacağı görülüyor ümit ederim ki
olmaz ve yeniden güvenli ortam yaratılır. Ümit ederim ki İnsanlar sandığa gider ve
oyunu kullanır.
“ANAYASA REFERANDUMU İÇİN GÖRÜŞÜM OLUMLUDUR”
Anayasa referandumu için görüşüm olumludur. Yüksek Mahkeme Yargıç sayısının
arttırılmasıyla ilgili talepte bulunulan bir seçim olacak. Mahkemenin talebi geçsin mi
geçmesin mi diye bir soru var ve ben her gittiğim programda evet diyen çağrım
vardır.

“CUMHURBAŞKANININ ETKİSİ ÇOKTUR”

Cumhurbaşkanının asıl görevi Kıbrıs sorunun çözülmesiyle ilgilidir. Diğer konularda
görevi ve yetkisi yoktur. İmza atar yasayı onaylar fakat o imzadan sorumlu değildir.
Fakat etkisi çoktur eğer doğru bir cumhurbaşkanlığı yapıyorsa. Hükümetle ilişkileri
düzgün olacak, Meclisle ilişkileri iyi olacak rol kapma yarışına girmeyecek. Bunları
başarabilecek bir yapısı varsa etkisi çoktur. Sivil toplumla ilişkiler çok önemlidir. Bu
konuyla ilgili danışmanlar seçmek yerine özel temsilciler seçmek gerekir. Özel
temsilciler ilgili oldukları alanlarla, sivil toplumla sorunları irdeleyerek olaylar
büyümeden bunu Cumhurbaşkanı’na getirecek bu da eylemleri azaltacaktır. Çünkü
Cumhurbaşkanı bu sorunları önceden bilecek ve önlem alacak. Böylece hayat
kalitemiz yükselecek. Ve en önemlisi Meclis, Hükümet ve Cumhurbaşkanı arasında
samimi diyalog olacak ve bunu başaran Cumhurbaşkanı bu samimiyeti dostluğu
tabana kadar yayacaktır.

“ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ GÜNDEME ALMAK ZORUNDAYIZ”

Bu 5 yıllık süre içerisinde uzmanların, üniversitelerin katılacağı kamuoyunun önünde
yapılacak tartışmalarla anayasa değişikliğini gündeme almak zorundayız.
Referanduma gidilmesi halinde eğer değişiklik olursa bir sonra ki süreç de devreye
girmeli mevcut yasaların düzeltilmesi gereklidir. Eğer bugün karar alıp yarın bunu
uygularsanız olmaz.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.