1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. Ben dolandırıcı değilim, beni de kandırdılar
Ben dolandırıcı değilim, beni de kandırdılar

Ben dolandırıcı değilim, beni de kandırdılar

Piyasadan 5 milyon TL dolandırdığı iddia edilen Masum Menteşe ve ortağı Adem Turpçu ile aynı teknede adadan çıkış yapıp daha sonra ülkeye geri dönen Feridun Ersalan KIBRIS Gazetesi’ne konuştu:

A+A-

Ceren ÖZBİL

Piyasadan 5 milyon TL dolandırdığı iddia edilen Masum Menteşe ve ortağı Adem Turpçu’ndan hâlâ ses yok. Menteşe ve Turpçu ile aynı teknede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) yasal olmayan yoldan çıkış yapan Feridun Ersalan ise Menteşe ve Turpçu’nun kendisini de oyuna getirdiğini anlattı.

Ersalan, dolandırma olayıyla kendisinin hiç bir bağlantısı olmadığını, sadece iki aylık bir süre boyunca kandırılarak, TUR-NAZ şirketinin direktörü yapıldığını belirtti.

Feridun Ersalan bu olayı öğrenir öğrenmez de şirket direktörlüğünden ayrıldığını ancak bazı işlerde bu kişilerle birlikte çalışmaya devam ettiğini söyledi.

Dolandırıcılık olayının patlak vermesinin ardından ise çok zor durumda kaldığını ifade eden Ersalan, “ben dolandırıcı değilim. Para nerde bilmiyorum. Beni de kandırdılar” dedi.

“Hiçbir zaman direktör olmak istemedim”

Ersalan, TUR-NAZ şirketinde hiçbir zaman direktör olmak istemediğini kaydetti ve olayı şu şekilde anlattı:

“Ben bu şirkete direktör olmadan önce ortağım tarafından dolandırıldım. Bir miktar param alınarak Türkiye’ye kaçırıldı. Bu arada da Masum Menteşe ve Adem Turpçu ile tanıştım. Beni temiz ve dürüst gördükleri için benimle iş yapmak istediler. İlk başta kabul etmedim. Bulduğum bazı işleri bu kişilere yönlendirdim. Daha sonra tekrar birlikte çalışma teklif ettiler. Ben de dost olmaları durumunda kabul edeceğimi söyledim. Ayrıca nakit param olmadığını söyledim ve sadece makinelerin olduğunu belirttim. Onlarda kabul etti. İlk işi yapınca parayı kendileri almak istedi. Ben de kontrolü de yapmak kaydıyla almalarında bir sakınca olmadığını söyledim.”

“Görmeden imza attım”

Kendisinin TUR-NAZ şirketine direktör olmak istemediğini ifade eden Ersalan, gözlerinin iyi görmediğini ve onların da kendisine bir kağıt imzalatmak istediğini belirtti.

Güvendiği için bu kağıtta ne yazdığını görmeden imzaladığını söyleyen Feridun Ersalan, böylece iki ay boyunca şirkettin direktörü olarak göründüğünü ifade etti.

Ersalan, direktör yapıldıktan sonra da para almamaya başladığını kaydetti ve ardından da bu görevden ayrıldığını söyledi.

“Makineleri satmak istediler”

İşlerin kötü gitmeye başladığını belirten Ersalan, Menteşe ve Turpçu’nun kendisine makineleri satmayı teklif ettiğini söyledi ve şu şekilde konuştu:

“Türkiye’den gelecek paraları olduğunu söylediler. Ancak bu para gelmeden önce bu enkazdan kurtulmaları için makineleri satmak istediklerini ifade ettiler. Hatta bana bankadan bir yazı getirip, banka hesaplarında çok yüksek bir miktarda para olduğunu gösterdiler. İkna edici değildi. Ben de oradan ayrıldım. Ardından arada bir iş için çağırırlardı, bende prensiplerimiz farklı olduğu için kabul etmezdim. Çünkü müşteriden 10 bin TL isteyip, 15 bin TL’lik iş yapılıyordu. Gerekçe olarak da müşteri kazanmak gösteriliyordu. Bu bana garip gelmişti.”

“Onlarda babamın çekleri de vardı”

Ersalan, Menteşe ve Turpçu’nun Haspolat Sanayi Bölgesi’nde bir dükkan satın aldığını ve bunun ardından da yine kendisini aradığını anlattı. Kendisinin onlarla çalışmayı kabul etmediğini belirten Ersalan şu ifadeleri kullandı:

“Tabii burada yakın bir dostluğumuz olduğu için ailemle de tanışmışlardı. Babamın çekleri de onlardaydı. Onlar da bana ‘sen olmazsan başaramayız. Babanın çekleri de var. Sen olmazsan biz bu işi yapamayız’ dediler. Ben de makinelerin yenilenmesi şartıyla kabul ettim. Ancak sözlerini tutmadılar. Ben de bu işi yapamayacağımızı söyledim. Tabii bu arada Adem Turpçu ile çıkıyorduk ve elimizde olan çekleri bozuyorduk. Elimizde bin TL’lik çek varsa 400 TL’lik alış veriş yapıp 600 TL’sini alıyorduk. Çünkü arada babam da vardı ve sonunda bana hesap soracaktı. Onları ben tanıştırmıştım.”

“Uzun bir süre görüşmedik, sonra yine aradılar”

Menteşe ve Turpçu ile uzun bir süre görüşmediklerini kaydeden Ersalan, ardından yine kendisini aradıklarını anlattı.

Ersalan, Turpçu ve Menteşe’nin kendisiyle görüşmek istediğini belirterek şu şekilde konuştu:

“Ben de görüşmeyi kabul etmedim. Görüşmek için Demirhan’a gittim. Onları aradım, ancak cevap vermediler. Nasıl olsa dönerler diyerek orada vakit geçirdim. Ardından tekrar aradılar. Bana Demirhan’da değil, İskele’de olduklarını söylediler. Ama bunu kimseye söylememi rica ettiler. Ben de İskele’ye gittim. Orada Ahmet Toslak beni karşıladı ve evlerine götürdü. Bana, tekne aldıklarını anlattılar. Araba aldıklarında da aynı şeyi yapıyorlardı. Bana anahtarını veriyorlardı, sür diyorlardı. Ardından bana orada kalmamı dinlenmemi söylediler. Ertesi gün tekneyi deneyeceklerdi. Bana tekne ile ilgili tüm izinleri aldıkları söylemişlerdi.”

“Tekneye bindik ve Türkiye’ye kadar yaklaştık”

Kendisini ve Şahin diye bir kişiyi daha alarak Menteşe ve Turpçu’nun tekneye bindiğini kaydeden Ersalan şu şekilde konuştu:

“Şahin kaptandı. Bu nedenle onu da aldılar. İlk başta Şahin’e ulaşamadıklarını söylediler, ardından ulaştılar. Yola çıktık. Bir panik havası vardı. Şahin bana onlarla çalışıp çalışmadığımı sordu. Ben de bağlantım yok dedim. O da ardından bu işin içinde bir şeyler olduğunu söyledi. Yolumuza devam ettik. KKTC karasularından çıkıyorduk. Ellerinde GPS vardı. Şahin’e “sana emrediyorum sür” dediler. O da sürdü. 15 deniz mili açıkta motorun sesi farklılaştı. Şahin’i uyardım. Türkiye karasuları ile KKTC karasuları arasında bir yerdeydik. Ardından motor tamamen bozuldu. Ben 5 ile 10 santimetre arasında olan tahtaları söktüm ve kürek çekmeye başladık. Bu arada Masum Menteşe sürekli telefon konuşması yapıyor, bizim ise kimse ile konuşmamıza izin vermiyordu. Birilerini arayacağını, bizi gelip alacaklarını söylüyordu. Ben ise onlar gittikten sonra Sahil Güvenliği aramayı hedefliyorum. Gerçek ne ise onu anlatacaktım. Tıpkı şu anda anlattığım gibi... Tabii ki Masum Menteşe’nin çantasından ve üzerinden çıkan paralar beni de şaşırtmıştı.”

“Menteşe denize atladı, Turpçu korktu”

Türkiye karasularına 3 deniz mili kala Masum Menteşe’nin can yeleğiyle suya atlayarak kaçtığını kaydeden Ersalan, Turpçu’nun ise korkması nedeniyle atlayamadığını belirtti.

Ardından Sahil Güvenliği aradıklarını ifade eden Feridun Ersalan şu şekilde konuştu:

“Tekne ile öyle bir yere gelmiştik ki akıntıdan sallanıyordu. Biz de sahil güvenliği aradık. Gelip bizi aldılar. Ardından ifademizi aldılar, tutukladılar. Teknede ben, Şahin ve Adem Turpçu vardı. Çantadan çıkanlarda ise Adem Turpçu’ya ait sahte polis kimliği dışında yasa dışı bir şey yok. Onun izahını da polise kendi verdi. Masum Menteşe kendinden söz etmememiz için bizi sıkı sıkı tembihlemişti. İçerde adamları olduğunu ve içeri girsek bile kurtulamayacağımız kaydetmişti. Biz de söylemedik. Ardından 48 saat sonra serbest bırakıldık. Benim Türkiye Cumhuriyeti kimliğim yoktu. KKTC kimliğim de yanımda değildi. Türkiye’de ise olağanüstü hal vardı. Kimlik kontrolü için durdursalar ne yapacağımı bilmiyordum. KKTC Konsolosluğu’na gittim. Durumu anlattım. Bana yardımcı olup, belge verdiler ve KKTC’ye gelebildim. Muhacerette görevli polislere de durumu anlattım ve beni tutuklamaları gerektiğini söyledim. İsmim yanlış yazılmıştı. Kısa bir incelemeden sonra buldular, tutukladılar. İfademi aldılar. Ne biliyorsam polislere anlattım. Bu arada beni tekneye almalarının nedeninin Şahin’e güvenmemeleri olduğunu öğrendim. Çünkü Şahin’in tekneyi çalacağını düşündüler. Benim de Kıbrıs’ta çocuklarım olduğu için geri döneceğimi biliyorlardı.”

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.