HAYAT PAHALILIĞI ÖDENEKLERİNİN KESİLMESİ: ANAYASAL BİR SUÇ VE HAK KAYBI
Hükümet edenler çalışanların ve de emekli olanların hayat pahalılığı ödeneğini kesmeye çalışıyor. Bundan böyle hayat pahalılığı ödeneği verilmeyecek. Bu resmen bir hırsızlıktır. Yapılan açıkçası Anayasal bir suçtur! Zaten bu hükümet, her zaman Anayasal suç işliyor ve hiç bir zamanda geri kalmıyor. Verilmiş olan bir hakkı çalışanlardan ve de emekli olan tüm kesimlerden kolay bir şekilde almak istiyor. Helede o sosyal sigorta emeklisi olan insanlar ki kaç kuruş maaş alıyorlar da bir de utanmadan o insanların maaşlarına el atacaklar!
Bu ne biçim bir zihniyet?
Bu ne biçim bir anlayış?
Zaten zihniyetleri her zaman milletin üstüne çullanmaktır. Milleti soymaktır.
Yarattıkları bu soygun düzeni sayesinde kendileri ve o belli egemen kesimler her gün zenginlik içerisinde hayat sürmeye devam edecekler ama bir maaşa mecburi talim olan insanlar ise yaşam kavgasını bu şekilde vermiş olacaklar. Evet, açıkçası adelet anlayışını bu şekilde bu yarı bölünmüş ülkede bitirmiş oldular. Adalet sadece kendileri için var olmuş hale getirildi. Ne demek çalışanların ve de emeklilerin yıllarca kendi maaşlarından kesilen birikimlerine el atacaklar ve insanımızın olan parasını da bu şekilde çalarak ceblerine indirecekler. Bu verdikleri hayat pahalılığı onların kasasından çıkan paralar değildir. Bu paralar belirttiğim gibi çalışanların ve de emekli olanların maaşlarından çatır çatır kesilen paralardır. Hükümet kendisi vermiyor bu hayat pahalılığını da geri alsın. Bu paralar bizlerin alın terinin paralarıdır. Kendi güvencemiz olacak bu primleri bizlere bugünler için yatırmış oluyoruz. Ama sen açıkça göz göre göre bu paraların üzerine kurulmuş olacaksın. Öyle yağma yoktur!
Öyle bir hakkınız da hiç yoktur!
Çıkaracak olduğunuz yasalar ile ikide bir halkın hayatına dokunma hakkını nerden buluyorsun sözde bu ülkeye ve insanına hükümet edenler?
Dayandığınız yer Ankara mı?
Bizde bu hayat pahalılığı yok da sizde de olmasın mı diyor sizleri o koltuklara getiren AKP ve Erdoğan rejimi?
Açıkçası bu emir onlardan gelmiştir.
Onlar zaten diktatörlük rejimi ile her türlü temel haklara el atarak bugün insanları açlığa sefalete ve çöplerden ekmek toplamaya sürüklemiştir.
Amaç hedef bizleri de bu hale getirmek mi? Maalesef öyle!
Geçenlerde sendikalar; bu olayı, yanı paramızı çalmak isteyen hükümeti Anayasa mahkemesine vermiştir.
Yukarda da belirttiğim gibi bu bir anayasal suçtur.
Anayasayı yerle bir etmektir.
Anayasayı tanımaz olduklarını ve de çiğnediklerini gösterdikleri bir durumdur. Bu yüzden insanların güvencesi sayılacak olan bu yatırımları yemeye, çalmaya hakları yoktur. Bu yatırılan primler devletin kasasından yatırılan primler değildir. Bu primler her çalışan ve de emekli olan bireyin alın terinin yattığı paralardır. Kendi paramızı da kendileri vermişler gibi göstermeye de çalışmasınlar. Ülkede iğneden ipliğe her şey zam görecek ve buna dur demeyecekler, halkı da bu şekilde soyacaklar. Ve bugün birde üstüne üstlük yatırılan o primleri de çalacaklar. Buna yağma yoktur!
Sonuç olarak, hayat pahalılığı ödeneğinin kesilmesi, yalnızca bir ekonomik karar değil; aynı zamanda toplumsal adaletin, eşitliğin ve hakların ihlali anlamına gelmektedir. Bu duruma karşı çıkmak, bireylerin ve toplumun geleceği için elzemdir. Anayasayı koruma, insan haklarına sahip çıkma ve adalet mücadelesini sürdürme sorumluluğu, hepimize düşmektedir. Bu bağlamda, toplumsal dayanışma ve ortak bir mücadele anlayışı ile haklarımızı aramak, geleceğimiz açısından büyük bir önem taşımaktadır.
YAZIYA YORUM KAT