1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Savaşlar ve göçlerin “Araf”ta bıraktığı insanların hikâyesi
Savaşlar ve göçlerin “Araf”ta bıraktığı insanların hikâyesi

Savaşlar ve göçlerin “Araf”ta bıraktığı insanların hikâyesi

Didem Pekün, "Araf" adlı filmiyle bu yıl Berlinale Forum Expanded bölümünde yer aldı.

A+A-

Murat OBENLER

Yönetmenle filmi üzerine sohbet ettik.

Filmin konusu savaşlar ve göçler… Pekün, “Benim ailem de savaştan değil, siyasi çalkantıdan dolayı kalkıp Türkiye’ye geliyorlar. Onun kalıntıları bizim de bildiğimiz şeyler. 2014’te Bosna’ya gittikten sonra bu hissiyatla filmi çekmeye karar verdim. Film savaş ve göçle birebir bağlantılı. Göç benim çok iyi bildiğim bir tema” diyor.

SORU: Filmin konularından birisi de savaşlar ve toplu mezarlar. Kıbrıs’ta da bu konu gündemde. Saraybosna’daki Mostar’ı seçmenin kişisel bir nedeni var mı yoksa konu itibariyle mi orayı ele aldın?

PEKÜN: Benim baba tarafımdan büyük dedemler 1900’lerin başında Mostar’dan Türkiye’ye gelen ilk Boşnaklardandır. Babaannemin evinde koskocaman bir Mostar köprüsü resmi vardı. Hem Boşnak bir ailede büyüdüm hem de o köprü silueti ile büyüdüm.

SORU: filmin adı “Araf” da savaşların ve göçlerin bir sonucu sanıyorum.

PEKÜN: Arada kalmışlık duygusu hep oluyor. Çünkü hiçbir zaman tam gitmiyorsun. Hep bir ayağın ileride bir ayağın geride git gel içerisindesin. Göçün havada asılı kalmak gibi bir hissi var ve onu yansıtmaya çalıştım.

SORU: Mostar’daki insanların hayatı da “Araf”ta kalmışlık aslında.

PEKÜN: Evet. Her insan bir kapanışı (gömülmeyi) hakkediyor ve Serebrenitsa’yla ilgili ondan yoksun kalmak  benim için en vurucu noktaydı. Hala her sene yeni mezarlar bulunuyor, yeni insanlar gömülüyor, yeni kimlikler tespit ediliyor. Oradaki insanlar da bu kapanışı bekleyerek yaşıyorlar.

SORU: Filmleri başlıklarla bölümlere ayırma yöntemi filme ne katıyor?

PEKÜN: Çünkü savaşın farklı şehirlerde farklı izleri var ve biz o yola çıktığımızda farklı şeyler gördük, farklı yerler gördük, farklı olaylara tanık olduk. Bir barış yürüyüşüne katıldık. Hem Mostar hem Sarejovaya gittik. O farklılıkları yine farklı isimlerle bölümlere ayırdım.

SORU: Bir adam Mostar’dan atlıyor ve köprüyle nehir arasında havada adeta asılı kalıyor.

PEKÜN: Atlamak da zaten bir “Araf”. Nasıl düşeceğini bilmiyorsun. Mostar’da 450 senelik bir gelenek olan köprüden nehre atlama filmde Dino Bacric tarafından yansıtılıyor. Gençler her yıl köprüden atlıyorlar ama Dino gibi kollarını yana açarak atlayan çok az insan var. Bu özel bir atlayış.

SORU: BM’nin pasif duruşuna da bir yaklaşım getiriyorsunuz. Tarafsız müdahale etmesi gerekirken sanki BM(United Nations) seyirci gibi izliyor olayları.

PEKÜN: United Nothing yani.

SORU: Kıbrıs’ta da 1965 yılından itibaren UN askerleri adada...

PEKÜN: Dünyanın başka coğrafyalarında da farklı şekillerde bu katliamlar BM veya başka uluslararası kuruluşlar şahitliğinde devam ediyor. Zaten bu devam eden bir durum, her yıl cenaze namazı kılınıyor.

SORU: Yakın coğrafyamızda göçler oluyor. Filmi izlerken bunu da düşündüm. Bunu nasıl değerlendiriyorsun?

PEKÜN: Ben insanların evini kaybetme hissiyatından bahsetmeye çalışıyorum. Spesifik olayların spesifik nedenleri oluyor o yüzden her göçü kendi şartları içinde değerlendirmek gerekir.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.