1. YAZARLAR

  2. Mehmet Davulcu

  3. Şu, "bettin office"ler meselesi-1
Mehmet Davulcu

Mehmet Davulcu

Yazarın Tüm Yazıları >

Şu, "bettin office"ler meselesi-1

A+A-

Kıbrıslı Türk toplumunun üretimden koparılması planlı bir politikanın sonucuydu. 1974 sonrası döneme damgasını vuran Denktaş-UBP iktidarı Ankara'daki egemen güçlerle işbirliği içinde uyguyladıkları "entegrasyocu" politikalarla toplum hızlı bir şekilde üretimden koparılıp devlet çalışanı veya ithalatçı-pazarlamacı haline dönüştürüldü.

Artık, hıyar-domatesten tutun da her çeşit meyve ve yemekliğe kadar herşey Türkiye'den ithal edilir hale getirilmekteydi. Sanayi Holding kapatıldı. AYKO Ayakkabı Fabrikası kapatıldı. Güneş Makarna Fabrikası kapandı. Eski adı Bel-Kola olan Bixi Kola da kapandı. Bunlar gibi irili ufaklı çok sayıda yerli işletme seri şekilde kapanmaya zorlandı.

Harup Fabrikası, Zeyko Yağ Fabrikası da kapatıldı. Köylünün ürettiği harubu, zeytini, yünü, deriyi ve bunlar gibi malları satın alan kurum kalmayınca köylü de batarak üretimden vazgeçti. Köylü devlet dairelerinde iş dilenir hale getirildi.

İşte böylelikle Kıbrıslı Türk toplumu yerli işbirlikçi hukümetler aracılığıyla, "Türkleştirme" operasyonlarına tabi tutulur hale geldi. Çünkü o dönemlerdeki Türkiye derin güçleri tarafından yeterince Türk bulunmuyordu.

Üretimden koparılan Kıbrıslı Türk ilk başlarda en fazla devlet işi olmak üzere iş bulabiliyordu. Ancak, üretimde koparılıp edilgen hale getirme politikaları yanında, Kıbrıs'ın kuzeyine Türkiye'den nüfus aktarımı ve bu yolla da Türkleştirme politikaları da uygulanmakta olduğu için kısa süre sonra köyünde üretimdem kopup işsiz kalan Kıbrıslı Türk kendi ülkesinde karnını doyuracak iş bulamaz hale gelince yurt dışına göç dalgaları başladı.

Tam da o günlerde Rahmetli Rauf Denktaş tarihe geçen o ünlü sözünü söyledi, "giden Türk, gelen Türk." Aslında tam olarak öyle değildi ama Denktaş öyle dedi diye öyle kabul edildi.

Sonuçta Ankara'daki derin güçlerin planladığı gerçekleşti ve KIbrıs'ın kuzeyindeki KKTC devleti mali açıdan Ankara'dan gönderilecek paraya bağımlı, bu nedenle kendi iradesi olmayan edilgen bir devletçik şekline sokuldu.

Ankara'daki dönemin egemen gücü kendi ülkesinde olmasını istemediği kumarhaneleri ve gece kulüplerini "kalın bağırsaklarını boşalttığı yer haline getirdiği"(Bu sözler TBMM kürsüsünde söylenmiştir) Kuzey Kıbrıs'a aktardı.

Ankara'daki egemenler KKTC'ye verdikleri yıllık 300-350 milyon dolar civarındaki parasal "yardımı" Kuzey Kıbrıs'a aktardıkları büyük otel kumarhaneleri, Night Cluplar ve Betting Office'ler aracılığıyla 3-5 katıyla geri alarak "KKTC'yi ayakta tutmayı" sürdürmektedirler.

4'lü koalisyon hükümeti, Betting Office'lerin sayısını azaltma yönünde bir karar aldı ve bunu kamuoyuyla paylaştı. Bu hukümet kararını yukarıda yaptığım özetlemeyi dikkate alarak değerlendirmek gerekiyor.

Beeting Office'ler faaliyetleriyle birçok partinin tepkisini çekmektedir. Bunlardan biri de Halkın Partisi'dir. Ve bu parti şimdilerde 4'lü koalisyonun ortaklarından biridir.

Değerlendirmemizi bir sonraki makalemizde sürdüreceğiz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.