Uluslararası hukuk ve federal çözümdür kurtuluş!
Karanlığın içinde mahkumuz ve her an başımıza ne gelecek belli olmayan bir yapının içerisindeyiz.
Bu yapı yeni mi?
Maalesef hayır!
Özellikte 1974'ten sonraki bir yapıdır.
Bu yapı her bir şeyi kontrolü altına almıştır.
Çünkü kurulan yasal olmayan bir devlet söz konusudur. Yani uluslararası hukukunun içinde olmadığı bir devlet! Bu şekilde olan devletlerde her türlü mafya işleri, her türlü kara para Yani kısacası kirli işlerin cirit attığı gerçeğidir. Bu bağlamda devlette bunlara ortak oluyor. Siyasiler zaten kirli işleri çevirenlerin yanında yer alıyor. Seçimde paralar onlar için dökülüyor.
Hatta boy boy sa resimleri de yer alıyor. Yani mafya devlet iç içe girmiştir. O kadar iç içe girmiştir ki bunu burada patlayan silahlar ve işlenen cinayetler ile görebiliriz. Yaşanan bombalı olaylar, yakılan araçlar, evlere konulan bombalar ve tabikide işlenen tüm siyasi cinayetler bunun acı gerçeğidir.
Kutlu Adalı cinayeti bunun açıkça gerçeğidir. Adamlar elleri kıllarını sallayarak ülkeye giriyor ve işini de bitirip gidiyor.
Hani güvenlik?
Nerde güvenlik?
Mümkün mü bu?
Değil! Çünkü ülkede yasal bir yapı söz konusu değildir. Yasal olmayan ve uluslararası hukukun dışında kalmanın verdiği her türlü faaliyet ülkede var olacağı da bir acı gerçektir ve oluyor da zaten!
Çok söyleriz burası Türkiye'nin kirli işlerinin çevrildiği mafya yerdir diye.
Hakikaten de öyledir.
Hatta kalın barsağıda olmuşuz diyor TC muhalif partiler ya da gazeteciler tarafından!
Yalan mı tüm bunlar?
Kesinlikle hayır!
Türkiye'den taşınıp da buraya sokulan kumarhaneler sayesinde Kıbrıs'ın kuzeyinde o günden itibaren aklanan her türlü kirli para ve bunu yanında her türlü suç unsuru ne varsa buraya taşınmış oldu.
Çünkü paranın gücü bu şekilde her bir şeye uzanıyor. Seçimlerde zaten bunları açıkça yaşadık, o yüzden tekrardan yazmak gerekmez diyorum.
Ülkede siyaset-mafya ilişkisi söz konusudur. Bu ilişki de ağır bir şekilde patlak veriyor. Tabiki de bunları yalanlayanlar istedikleri kadar yalasın her şey ortadadır. Seçimlerde finansmanı oldular bu partilere! Kumar sahipleri, bet sahipleri zaten onlarla birlikte sofralarda oldular. Birlikte yiyip içtiler. Bunlar kamuoyunda hep yer almış gerçeklerdir. İstedikleri kadar yalan desinler. İstedikleri kadar temiziz desinler kimse bunları yutmaz. Bir takım hatırlı ya da yandaşı olan casino işletme sahipleri bugün 'sözde turizmci' olarak siyaseti, basın ve medyayı eline geçirerek ülkeye hakimiyet kurmadılar mı?
Evet, malesef kurmuş oldular.
Ülkede hem bürokrasiye hem de yürütmeye hakim oldular.
Yani kısacası adanın yarısı çirkef içine batırılmıştır.
Bunun da sorumlusu ya da suçluları, burayı kontrolü altında tutan Türkiyedir. Bu da gelmiş geçmiş TC siyasileri tarafından sağlanmıştır. Burada da ona kukla olan siyasiler bu şekilde onların memuru olarak görev almak koşulu ile kirli bir mafya düzenine ortak olmuşlardır. Seçilmek pahasına bu şekilde Kıbrısın yarısının canına okumaya hep devam ettiler ve ediyorlar da!
Büyük otellerimiz onlara sunulmadı mı?
Peki ya kıyılarımız?
Denizler doldurularak onlara peşkeş çekilmedi mi?
Ve bunların ardından da soygunlar, kurşunlamalar, şantajlar olmadı mı?
Bal gibi oldu ve oluyor da!
İşte tüm bunlardan kurtulmak için uluslararası hukukunun içine girmeliyiz!
Bir federal çözümün bizi ancak kurtaracağız gerçeğidir!
Yoksa artık daha da silahlara ve ölümler maruz kalacağız!
YAZIYA YORUM KAT