1963’de yeni bir süreç başlamış ve biz ada Türkleri kimliğimizi korumak adına bir mücadeleye başladık. Bu süreçte hep beraber Mücahit (gönüllü asker)olarak görev yaptık. TMT (Türk mukavemet teşkilat)adı altında yaptığımız bu mücadelede ettiğimiz yemin ‘’ Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk Milletine adadım. Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım. Bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet edilen her şeyi, canımdan aziz bilip, sonuna kadar muhafaza edeceğim. Gördüklerimi, işittiklerimi, hissettiklerimi ve bana emanet edilenleri, hiç kimseye ifşa etmeyeceğim. İfşaatın bir ihanet sayılacağını ve cezasının ölüm olacağını biliyorum.

Yukarıda sıralanan hususları harfiyen tatbik edeceğime, şerefim, namusum ve bütün mukaddesatım üzerine söz verir ant içerim.’’

Bu yılları Erdal Süreç BEY yönetimi altında toparladı.

1963-1974 arası Kıbrıs konusuna çözüm bulma amacı ile ciddi girişimler yapıldı ancak herhangi bir sonuç alınamadı.

Türkiye tarafından Kıbrıs’a ilk müdahale girişimi İnönü’nün Başbakan olduğu dönemde 5 Haziran 1964 tarihinde yapılmak istenmiş ancak zamanın USA Başkanı Lyndon B.Jhonson tarafından yazılan sert bir mektup ile engellenmiştir.

1963-1974 arası en belirgin müdahale Erenköy saldırısına yapılan savaş uçakları müdahalesidir..

1963-1974 arası Kıbrıs Türkü ne Rum’a ne de İngiliz ve ya başka bir ülkenin boyunduruğu altına girmemiş kanı ile canı ile mücadelesini sürdürmüştür.

20 Temmuz 1974 bizim için bir milattır. O günlerde özgürlüğümüze kavuşmanın sarhoşluğunu yaşadık. Artık bekledim da gelmedin şarkısını söylemeyecektik.

Türkiye bu müdahaleyi kendi kararı ile mi yapmıştır?

1964’de ABD tarafından engellenen bu müdahale neden engellenmemiştir?

Bu müdahale neden tek başına yapılmıştır?

Bundan sonraki yazım 1974 sonrası olacaktır.