AKP'nin inşa ettiği kale, "Son Kale" olarak kalır mı?
AKP, yıllardır Türkiye'de yargıyı siyasallaştırmakla eleştirilmektedir.
Siyasi iktidar, yargı organlarının özellikle muhalefet üzerindeki etkisini artırmış ve bu doğrultuda pek çok muhalif kişinin tutuklanmasına sebep olmuştur. Bu durum, yargının bağımsızlığı ve adaletin sağlanması açısından ciddi endişelere yol açmaktadır. Yargının bir araç olarak kullanılması, yalnızca Türkiye'de değil, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de bu yapının varlığı ve işleyişi konusunda derin bir tehlike arz etmektedir.
Kıbrıs Türk toplumunda, AKP’nin inşa ettiği yeni yargı binaları ile yargının bağımsızlığı arasındaki ilişki, dikkat çekici bir karmaşaya yol açmıştır.
Yargının, iktidar partidin etkisinde kalarak işlevini yerine getirip getiremeyeceği sorusu, çoğu birey ve özellikle muhalefet partileri için büyük bir endişe kaynağı olmuştur.
"Son kale" olarak adlandırılan şekilde, yargı organının bağımsız kalması hedeflenmiş olsa da, AKP’nin yönetim anlayışı ve uygulamaları bu hedefin gerisinde kalması riski taşımaktadır.
"Son kale" ifadesi, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını koruma çabasını ifade etmektedir. Ancak AKP'nin şefkatli kollarına bırakılan yargının geleceği, bu sürecin doğal bir sonucu olarak sorgulanmaktadır. Yeni yargı binalarının inşası, yalnızca fiziksel bir oluşturma sürecinden ibaret değil; aynı zamanda bu binaların içindeki yargının bağımsızlığı ve adaletin sağlanması gibi ilkelere ne ölçüde sadık kalacağı sorusunu gündeme getirmektedir.
Gerçekten de bu binalarda dava görecek olan yargıçların, bağımsız ve tarafsız bir şekilde görev yapma kabiliyeti, büyük bir belirsizlik içermektedir.
Yargının bağımsızlığının sorgulandığı bu dönemde, toplumun adalete ve yargı sistemine olan güveni de zedelenmektedir. Kıbrıs Türk toplumunun gerçeği, bu yapının içinde barındırdığı adalet arayışı ve yargıya yönelik güvenin temeli olarak öne çıkmaktadır.
Eğer yargı, iktidarın siyasi hedeflerine alet olursa, toplumun gözünde "son kale" özelliğini yitirme riski taşımaktadır. Bu durum, adalete duyulan güveni sarsarak, toplumsal huzursuzluğa ve çatışmaya yol açabilir.
Sonuç olarak, AKP’nin inşa ettiği yeni yargı binaları, sadece yapısal bir değişim değil, aynı zamanda yargının işleyişine yönelik ciddi sorguları de beraberinde getiriyor.
"Son kale" ifadesi, yargı bağımsızlığının teminatı olarak söz konusu olsa da, AKP’nin bu sistemdeki etkisi ve geçmiş uygulamaları, bağımsız yargının geleceği için bir tehdit oluşturuyor.
Toplum, yargının bu duruma karşı nasıl bir yol izleyeceğini, demokratik değerleri ve yargının bağımsızlığını nasıl koruyabileceğini düşünmek zorundadır.
Yargının geleceği, sadece yeni binaların inşasıyla değil, aynı zamanda yargının bağımsızlığını koruma iradesiyle şekillenecektir.
YAZIYA YORUM KAT