1. YAZARLAR

  2. Muhammet Gözay

  3. Bunlardan kurtulmaya bakmalıyız!
Muhammet Gözay

Muhammet Gözay

Yazarın Tüm Yazıları >

Bunlardan kurtulmaya bakmalıyız!

A+A-

Ülkede ekonomik bir düzen isteriz.

Ne oluyor? 

Düzen sağlanıyor mu?

Hayır!

Ekonomi yerlerde sürünüyor.

Belli kesim dışında herkes perişan edilmiştir. 

Borçsuz insan kalmadı. 

Bankalardaki borçlar giderek katlanıyor insanların. 

Peki neden? 

Faiz yasası yüzünden!

Zamanında CTP bileşik faiz yasasını geçirdiği için bugün insanlar borçlarını ödüyor fakat bir türlü bitiremiyorum. 

Çünkü geçirdikleri bu faiz yasası sayesinde insanlar hep borçlu kalıyor bankalara!

Peki ya diğer olaylara ne demeli. 

Hangisinden devam edelim ki.

Çok haksızlık, çok adaletsizlik var bu ülkede ki hangi birini yazalım öyle değil mi?

Haksızlıklar ülkesi burası. 

Evet.

Herşey de haksızlık adaletsizlik, kuralsızlık, kişilere göre muamele, güçlüden, zenginden yana bir devlet anlayışına mahkum edilen bir toplum haline sokulmuşuz ne acıdır ki.

Bakınız ülkedeki işsizliğe. 

Bu işsizliğe her zaman çare olmayan gelen giden tüm hükümetler olmuştur. 

Kendi insanı neden işsizliğe mahkum edildi diye bir olaya bakarsak o da yarattıkları bu sermaye patron düzeni sayesinde olmuştur. 

Patronları koruyan kollayan hükümetler ve bunların başında da her zaman UBP olmuştur. Bu kesimin çıkarlarını, toplumun, çalışanın çıkarlarının kat kat üstünde tutarak insanları özellikle de gençleri göçe sürüklemişlerdir.

Buraya patronlara hizmet etmek adına ilk önceleri Türkiye'den işçi ve daha sonraları da diğer üçüncü ülkelerden işçi getirmek koşulu ile bu göçü yaratmış oldular. Çünkü getirilenler ucuz iş gücü olarak burada yer alıyorlar. Hem bu insanlar sömürülüyor hem de kendi insanı vatanında yurdunda işsiz bırakılmış oluyor. Bu nedenle gençler göç yolunu çare olarak görerek ülkesinden göçe sürüklemiştir. Bunları yapanlar yıllarca hep bu kesime hizmet ettiler ve etmeye de bu şekilde devam ediliyor. 

Yani geleceğin nesilleri göçe itiliyor. Hem demografik yapımız katledilmiş oluyor, hem de kendi evimizin sahibi olamadığımızı bu şekilde yerleştirilen nüfus sayesinde görüyoruz. Nüfusu biten ya da azınlığa itilen toplumlar kendilerini nasıl ve ne şekilde temsil edebilirler ki! 

Asla mümkün değil ve olamaz da! Zaten şuan bizler bu durumu yaşıyoruz. Evin sahibi değil, buranın yabancısı olarak!

Peki bunlara bağlı olarak artan nüfus olarak okullar yeterli mi? 

O da hayır!

Ya peki hastaneler?

Durum onlarda da aynı.

Oysa kendi gerçek nüfusumuz ile her bir şey bizlere yeterli kalıyordu. 

Hastanede alacağımız bir emar ya da ne bileyim bir ameliyat günü 6 ay olarak bizlere verilmezdi, anında ya da bilemedin iki gün sonra yapılmış oluyordu. 

Bunlar acı ama gerçeklerdir.

Bir topluma yapılmaması gerekenlerdir. 

Ama maalesef bunlar yapıldı ve dahası da yapılıyor. 

Yaşadığımız trafiğin düzenine bakınız.

Resmen sinirlerimiz her gün geriliyor yollara çıktığımızda! 

Doğru dürüst yol yok. Güvenlik içerisinde araç kullanmanız mümkün değildir. Yollar ölüm tuzağı! Canınız her gün tehlikededir. 

Peki ya yaşanan krimal olaylara ne demeli. 

Buraya girenin çıkanın haddi hesabı zaten yoktur. Bir de polislerin yetersizliği sayesinde ne yapacak bu toplum? Hangi olaya polis yetişmiş olacak? Yollarda trafik denetimi nasıl ve hangi polislerle yapacak?  Bunlar mümkün değildir. Oysa geçmişte böylemiydik. Olay nedir bilmezdik. Rahat uyur, rahatsızlık nedir yaşamazdık. Şimdi nerde o günler. Sorma gir hanıyla tüketme politikaları ile karşı karşıya getirildik. Bu da o bizleri idare edenler sayesinde olmuştur. Hep yanlışa oy verdik yıllarca. 

Bir bakarsın ülkeye ülke olmaktan çıkarılmıştır  

Gelişi güzel binalar ile tam anlamıyla beton yığını bir ada yarısı yaratıldı. 

Yeşil nerde?

Temiz yaşanılacak bir ada kurallarına sahip bir yarı ülke yok maalesef!

Her şeyi ile bitirilen, yok edilen bir yarı ülke!

Oysa bir de Güney tarafına bir bakınız. 

Mukayese ediniz. 

Orada özellikle yasalar çalışıyor. 

Herkese eşit şekilde davranan bir devlet söz konusudur. 

Vergi kaçıran yok orada!

Çatır çatır vergisini alıyor devlet!

Oysa bizde o zenginlerden o babalardan ne hacet vergi alınsın. 

Alınmıyor, bir de devletin kalkınma bankasının paraları da onlara akıp gidiyor. 

Yani burada toplumsal hak hiç bir zaman sağlanmış değildir. Her zaman bireysel haklar olarak devletin imkanlarını bu tip insanlara hep dağıtmayı sağlayan bir düzen hükümetleri olmuştur. 

Evet, ne acıdır ki bunlardan kurtulmaya bakmadığımız sürece de dağa çok şeylere maruz kalarak tükenip gideceğiz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.