Kadına şiddet için ve kadın ölümleri için yürüyüş düzenlendi. Bu yürüyüşün öncülüğünü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın eşi Meral Akıncı'nın kurduğu ve de başkanı olduğu KAYAD derneği tarafından başı çekmek suretiyle gerçekleşmiş oldu. Bu yürüyüşe tabii ki Akıncı'da katıldı. Bunun yanında diğer hükümet edenler ve sarayda yer alan hemen hemen herkes katılmış oldu. Tabii bunların yanında halk da büyük bir kalabalık olarak kadınlı erkekli herkes katılmış oldu. Emekli olan polis müfettişleri, yine ayni şekilde emekli olan asker subaylar da katıldı. 
Amaç neydi? 
Dünyada o gün için BM tarafından ilan edilen bu günü bu şekilde toplanarak protesto etmekti. Kadınlara yapılanları asla kabul etmediklerini ve de bu şekilde devam eden ölümleri gözden kaçırmayacaklarını haykırış halinde dile getirdiler. 
Ellerde protesto pankartları yer almıştı. Tepki büyüktü!
Tepki orada birdi!
Kadının şiddet mağduru ve ölüm mağduru yapılamayacağını hep birlikte bu yürüyüş ile dile getirdiler.
Bu eylem, bu olayların bitirileceğini mi gösterecektir?
Bu kadar çok kalabalığın içerisinde inanın ki karısına kızına şiddet uygulayan ve de bu şiddetle zevk alanlarda yürüyerek bu insanlar için alay bile etmiş oldular diye düşünüyorum.
Bu tip yürüyüşler şiddeti sonlandırmaz, onu öncelikle vurgulamak isterim. Daha da artırmak için bir yerde o tip kişileri kamçılar diyorum. Bu tip eylemler sadece ve sadece orada yer alan ve o organize olmuş kişileri ön planda tutmaya yarar. O kişiler veya dernekler reklam olarak gazete, radyo veya diğer yayın araçlarında kendi makamları adına bir avantaj almış kazanmış olurlar. Ama sonuç olarak bu yaratılan kadın vahşetine son verdirmez, bir etki etmez. Bakınız ülkede kurulan uyuşturucu ile mücadele için kurulan derneğin durumuna! Bu dernek kurulduğu günün ertesi, daha fazla uyuşturucu, daha fazla çocuk genç zehirlenir olmuştur. 
Okulların içine kadar bu zehir girmiş oldu. Yani demek oluyor ki bu tip dernekler veya diğer kurulan kuruluşlar bunların durmasına vesile değildir. Bu konuda en büyük tehlike bunların buraya girmesine dur diyemeyen devletin ta kendisidir. Yani en büyük tehlike devletin bu şekilde onlarla baş edememesidir. Ya da etmediğidir. Gramlık olayların yakalanması bu işin temizlenmesi anlamına gelmez! Esas olan burayı transit olarak kullanan bu baronlara geçit verilmesi ve buraya içimize kadar bu şekilde girmelerine izin verilmesidir. 
Her bir yanımız asker ve polis, hatta deniz kuvveti de mevcutken, burası kaynıyor bu zehirle! 
Bu iş nasıl olur böyle? 
Demek ki güvenlik yok! 
Demek ki gelsin girsin, serbest, öyle değil mi? 
Her neyse...
Bu illet üzerinde gerekenleri yapamayanlar diğer acı olan olaylara nasıl müdahale etmiş olacaklar ki!
Evet, bu şekilde yürümek ve toplanmak bu yapılanlara dur denilmeyeceğini bir kez daha yinelerken ve ardından ertesi gün yeni bir olayın yaşanacağı gerçek olurken, durup devleti idare eden tüm güçlerin bunun hesabını yapmaları gerekir. 
Neden bu kadar kadın şiddet görüyor?
Neden bu kadar çok kadın öldürülüyor?
Bunların sebebi ne?
Bunlar neden yaşanıyor?
Bakınız, gece kulüp denilen yerlerde kadınlar satılıyor ve bu yapılanları da hükümet edenler onaylıyor!
Bu kadınlar hem fuhuş olarak kullanılıyor, hem de her türlü şiddet mağduru ve ölüm kurbanı da oluyor. 
Şimdi yürümek bu işi temizler mi?
Hayır!
Ne kadar yürüseniz bu kadınlar o kadar çok fuhuş ve şiddete, ölüme terk edilmiş olacaktır. Ve kadın haklarıymış, kadına bunlar yapılamazmış? Ama bal gibide yapılıyor. Bu da sizlerin, yani devleti idare eden hükümetin, her türlü kurumların eliyle yapılmış oluyor.
Ve sizler yürüyeceksin öyle mi?
Yasakla ey Akıncı!
Ey Erhürman!
Sorunu bu şekilde temizlersiniz.
Kadına şiddet evleriymiş.
Sorunu çözmez.
Bu şiddet buraya nasıl taşınıyor. Kimlerdir bu şiddet olayında olanlar. Bunların hesabını kitabını biliyor musunuz?
Ínin bunun köküne.
Bu kadar zor mu?
Her şeyde adil olun.
Hesap sorun, ama o falanın adamı, o filanın adamı diyerek davranmak ile bu işler daha da tırmanmış oluyor işte!
Gece kulübünde kadının anüsünde şişe kıran o pislik için ne yaptı o yürüyenler?
Evet, hiç bir şey!