1. YAZARLAR

  2. Klinik Psikolog Melin ULUÇ

  3. Günümüz İlişkileri: Ben+ Ben= Biz Değil; Ben2 Şeklindedir Karanlıkta körebe oynadığını düşünenlere…
Klinik Psikolog Melin ULUÇ

Klinik Psikolog Melin ULUÇ

Yazarın Tüm Yazıları >

Günümüz İlişkileri: Ben+ Ben= Biz Değil; Ben2 Şeklindedir Karanlıkta körebe oynadığını düşünenlere…

A+A-

Hiç şöyle bir çaresizliğe tanık oldunuz mu?

Bir kadın -kendiniz veya kız arkadaşınız, hatta kızınız veya bazen bir erkek- hayatındaki eş, sevgili ile ilgili olarak belirsizlik içinde kıvranıyor: Bir yandan yolda, masada, işte, evde vb. dünyanın en muhteşem erkeklerinden/kadınlarından biri ile beraber olduğunu düşünüyor, bir yandan da hayatının dayanılmaz bir işkence olduğunu söylüyor. Bu kişi, son derece etkileyici, konuşkan, zeki, renkli, yaratıcı, hayat dolu, düşünceli, ilgili erkekle/kadınla beraberliğin içinde canının acıdığını anlatıyor. Bir yandan bu ilişkinin sona ermesi gerektiğini düşünüyor ve beri yandan bu düşüncesinden ötürü de kendinde adeta bir anormallik olduğuna inanmaya başlıyor. İnsan hiç bu kadar mükemmel bir erkekten ya da kadından ayrılmak ister mi? İşte bu noktada aşkı hissetme ve bağımsız olma ihtiyacı, ‘’tamamlanmak’’ istememe kaygısı öne çıkmaktadır.

İçinde bulunduğumuz çağ döneminde birçok partnerin arzusu olan aşk ile özerkliği ya da bağımsızlığı birlikte götürme çabası bağdaşmakta zorluk çekmektedir. Bireyler ‘’evlilikle aile kurma’’ya değil özerklikten beslenen bir duygu paylaşımı yaratmaya çalışmaktadır. Hem bağımsız ve özerk olmak, kişisel kabul görmek istenir hem de aşk ihtiyacı hissedilir. Bu süreçte, hoşlandığı kişiyi baştan çıkarma süreleri kısaldı, yakınlaşmalar kolaylaştı, boşanmak ve yeniden aileyi kurmak oldukça normal ve basit hale geldi. Bulunduğumuz çağ hız çağı; auraya girmek ve hıza ayak uydurmak için hazır erkek ile kadın ‘’yapılabilecekleri’’ listesinde aşılmaz duvarlar yok olmuşken, iktidarı elinde tutmak partnerler arasında temel hedef olmuştur. Öteki kişiye bizi tatmin ettiği ölçüde ‘’aşk’’ veriyoruz. Yani öteki sınıfındaki kişi önemsizleşmiş, koşullu sevgiye tabii tutulmuş oluyor. Peki ya bu durum güç savaşına dönerse, manipülasyon kaçınılır mıdır?

Öncelikle manipülasyon kelimesini tanımlayalım isterseniz. Manipülasyon herhangi bir ilişkide karşı tarafa kendi iktidarını yerleştirme amacıyla yapılan yönlendirmelerdir. Bizler psikolojide duygusal manipülasyon terimini ikili ilişkilerde kullanıyoruz. Birinin diğerini duygusal baskı altına alıp hareket alanını kısıtlaması, kasıtlı olarak yönlendirmesi, enerjisini sömürmesi, kendinden şüpheye düşecek kadar özsaygısını azaltmasını ifade eder. Zayıflık ve hassaslık izlenimi verirler ancak bu bir hiledir.

Kendi iç dünyalarına kabul edildiğiniz için sizi “özel” hissettirmek için bu taklidi yaparlar fakat bu şekilde amaçları sadece sizin onlar için üzülmeniz değil aynı zamanda o duygularından sizin sorumlu olduğunuzu hissettirmektir.

Eşler arasındaki bir iletişim problemi olarak da görülebilir mi? İletişim iki yönlüdür, alma ve verme ilişkisine dayanır; fakat duygusal manipülasyonun olduğu bir ilişkide iletişim tek yönlüdür.

Manipülatör benmerkezcidir, sadece alır, bu nedenle iletişimde bir akış yoktur. Dolayısıyla çok ciddi bir iletişim problemi olduğunu söyleyebiliriz. Manipülatör çözüm istiyor gibi görünse de aslında tek istediği iktidarının kabul edilmesidir. Bu açılardan manipülasyon saygı duymanın ve empatinin zıddıdır denebilir.

Barışçıl, ideal ya da üstünüze düşen bir eşiniz olduğu ya da kusursuz saygılı bir ilişkiniz olduğu algısına kapılmanıza sebep olabilir oysa kale içerde fethediliyordur siz ise dışarda düşman bekliyorsunuzdur.

 Barışçıl gibi gösterip sanki tartışmaya engelliyor gibi bir görüntü görüp aslında dolaylı yoldan sizin fikir beyan etmenizi sabote edebilir. Her türlü anlaşmazlık potansiyel yıkım gibi algılanır siz de susma girişiminde bulunursunuz.

 Herşeyi ile dört dörtlük bir eş olduğuna toplum baskısı nedeniyle önce kendini sonra sizi inandırmak isteyip sizi de o kılıfa sokmak isteyebilir. Örneğin; tam donanımlı alışveriş listesi, mükemmel okullarda okuyan çocuklar, sürekli kıyafetlerinizi son modaya göre ayarlayıp sizi bir kalıba oturtup dışarıya ‘’ideal çift’’ algısını vermek isterken, sizi daha doğal bir rüzgar arayışına itebilir.

 Sürekli üstünüze düşerek sizin için yaptıklarını dile getirip sizi sürekli karşılık verme hissiyatına sokarak, ona sürekli ilgi, şefkat göstermeniz için sizi güdümleyebilir ya da borçlu hissettirebilir. Dolayısıyla siz davranışlarınızı yoklama gereği hissederek yersiz sevgi, şefkat göstererek kendinizi unutturmuş olur, kendi ihtiyaçlarınızı geri plana atmış olursunuz.

 Size, onu olduğu gibi kabul etmeniz gerektiğini dayatarak onu sorgulamamanızı öğretir. Siz ‘’katlanıyorum o böyle biri ‘’ ya da ‘’kendi olmaya hakkı var ‘’ düşüncesiyle ilerlersiniz. Size, ‘’herşey yolunda sen abartıyorsun’’ fikrini empoze ederek ilişki sorumluluğu yükler. Sonuç olarak o parlarken siz sönersiniz. Yani karşılıklı ödün vermek yerine siz şişirilmiş saygı haline bürünürsünüz.

Eşler arası ilişkiden esas beklenen tamamlayıcılıktır. Ama bir manipülatör kişilikten bunu beklemeniz hayalden öteye gitmeyecektir. Onun hep bir belirsiz yanı, sürekli gizli gündemi vardır ve bunları kendi lehinde tamamlamak için siz alaşağı ederek kendi benliğini beslemek gibi bir niyeti vardır.

Nasıl baş edilir?

Tuzaklanan bu durumdan kurtulmak için mantığınızı kullanarak durumu ve konuşmaları analiz etmeniz, fevri davranmamanız aynı zamanda kendinizde fark ettiğiniz partnere bağımlılık, onunla konuşurken konu farketmeksizin kendinizi suçlu hissetme, mahrum bırakılma, kullanıldığını hissetme gibi durumlarda profesyonel destek almak en yerinde karar olacaktır.

Uzm. Klinik Psikolog- Aile Çift Terapisti Melin Uluç

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.