Kıbrıs Türk halkı yıllarca İngiliz’e  ve Rum’a yama (Bana cevap yazan bazılarının kullandığı maşabba ) olmamak için canı pahasını her türlü yokluğa katlanarak bir varoluş mücadelesi verdi.

Ne yazık ki bu gün bu verdiğimiz mücadele yok sayılarak bir fetih ve istiptat mantığı ile yok edilmekteyiz.

Bu zihniyet her geçen gün yapılan vatandaşlıklar, biat kültürü ile bu düşünceye hizmet edenlerin Devlet elim ile zenginleştirilmesi ile daha da güçlendirilmektedir.

Bu inandırılan ve kullanılan kitle toplumda algı operasyonu ile Kıbrıs Türk’ünü maniple etmektedir.

BM’nin Mart 1964’de aldığı 186 sayılı karardan itibaren hiçbir çekince koymadan tüm kararlara imza koyan Türkiye,186 sayılı karar ile tek taraflı tanınan Kıbrıs Cumhuriyetinin AB’ye girişine ‘’Gümrük birliği anlaşaması’’ ve ‘’Doğrudan görüşme tarihi’’alan Türkiye bizi tanınmış ülkeler dışında bırakarak gerek tanınmış devletlerin gerekse AB muktesebatının dışında bırakmıştır.

Her ne kadar sözde KKTC’yi tanıyorum dese de tanınmışlığın gereğini bu güne kadar yerine getirmemiştir. Her alanda doğrudan müdahale ederek KKTC’de kendi egemenliklerini sürdürmekte ve Kıbrıslı Türklerin 1960 Anayasasından doğan haklarını elinde bulundurmaktadır.

Diğer taraftan tanımam dediği Kıbrıs Cumhuriyeti ile Gerek uluslar arası alanda gerekse sportif tüm alanlarda tanımaktadır. Hatta Kıbrıs Cumhuriyetinin AB’de dönem başkanı olduğu zamanda onunla doğrudan üyelik için masa başına oturmuştur.

Son dönemde Türk tezi diye bilinen Federal çözümün tamamlanmaması ini sona gelinmiş görüşmelerde bir U dönüşü yaparak seçtirttiği Cumhurbaşkanı ile masaya ‘’İki devletli çözüm’’ü koydurtmuş ve destek beyan etmiştir. Fuat Oktay ve Çavuşoğlu her ne kadar bu talebin uluslar arası karşılık bulmadığını söylese bile tayinli Cumhurbaşkanı ve tayinli Hükümet aracılığı ile bunu savundurmaya devam etmektedir.

İşin gerçeği ise oyalayarak çözümü engelleyip Kuzeydeki hâkimiyetini devam ettirmektir.

Türkiye’nin uluslararası alanda Güney Kıbrıs dediği Kıbrıs Cumhuriyeti ile bir sıkıntısı yoktur. Her alanda işbirliği yapabilmektedir. Gerek BM gerekse AB platformunda birlikte hareket etmektedir. Uluslararası sportif müsabakalarda birbirlerinin bayraklarını selamlamakta da bir beis görmemektedirler.

İşte size bu anlattıklarımın bir resmi Akdeniz Olimpiyatlarında bir yarışmada Kıbrıs Cumhuriyeti altın, Türkiye gümüş ve bronz madalya almış ve bu bayraklar göndere çekilirken okuna marşı ayakta selamlamışlardır. İşte size KKTC’yi tanıyorum diyen Türkiye’nin gerçek yüzü.

Bakın bu Kıbrıs Rumları Türk düşmanı değil hiçbir alanda Türkleri kesmiyorlar ama biz Kıbrıs Türkleri gerçek Türk olmadığımız için anlaşma olursa bizi kesecekler. Zaten Türkiye da bizi saf Türk olmadığımız için GKK Komutanı, Merkez Bankası müdürü, Sivil Savunma Başkanı yapmıyor değil mi?