Bu gün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Dünyadaki tüm emekçi kadınları en dostane duygularımla selamlıyorum.

8 Mart 1857 tarihinin üzerinden 161 yıl geçti. Dünya emekçileri yaklaşık 200 yıldan bu yana emeğinin karşılığını alabilmek için mücadele ediyor.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ülkemiz Kıbrıs'ta da anılmaktadır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bazıları tarafından doğru algılanıp uygun içerikle anılmasına karşın, bazıları tarafından ya bilinçsizlik yüzünden ya da kasıtlı olarak uygun olmayan içerikle kutlanmaktadır.

Buradan bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir eğlence günü değildir. Bu gün emeğin hak mücadelesi verilen mücadenin yükseltilmesini amaç edinen, geçmişte bu uğurda mücadele eden ve hatta hayatlarını feda eden emekçilerin anıldığı bir günüdür.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle ülkemizdeki kadın özelinde emekçilerin durumuna bir göz atacak olursak durumun bas bayağı iç acıtıcı olduğunu görürüz.

Daha bir hafta önce bir sex kölesi kadın çalıştırıldı gece kulübünde öldürüldü. Evet, öldürüldü! Daha da kötüsü, o emekçiyi koruıması gereken devlet korumaması bir tarafa bu cinayete yardım ve yataklık etti.

Kuzey Kıbrıs'ta kadınlar çalışlma hayatının bir parçasıdır. Toplam çalışianların yarıya yakını kadınlardan oluşmaktadır. Yasaların kadın çalışanlara tanıdığı haklar sadece kamu sektöründe çalışan kadınlara tam olarak uygulanmaktadır. Özel sektörde çalışan tüm işçilere yasaların tanıdığı haklar ya hiç uygulanmamakta ya da eksik uygulanmaktadır. Özel sektör çalışanları içinde en çok haksızlığa uğrayanlar da yine kadın işçilerdir.

Ülkemizde özel sektör çalışlanları sendikasızdır. Yasaların tanıdığı sendikalaşma hakkı bu sektörün patronları tarafından fiili olarak yasaklanmış durumdadır ve gelmiş geçmiş tüm hükümetler buna karşı koymak yerine, tam tersini yaparak patronlara destek olmaktadır.

Özel sektörde sendikasız ve toplu sözleşmesiz çalışan kadın işçiler, yasaların tanıdığı birçok haktan mahrum bırakılmaları yanı sıra mobing, cinsel taciz ve hatta tecavüz gibi saldırılara da maruz kalmaktadır. Onların haklarını savunacak bir devlet maalesef yoktur.

Ateş kes koşuıllarında yaşanan bir bir coğrafyada, hukuki varlığı dış dünyada tanınmayan, var olan yasalarını uygulamaktan aciz bir devlet yapısı içinde Kıbrıslı olmak, sendikasız işçi olmak ve üstelik kadın olmak; zor ötesi bir durum.