Mehmet Davulcu

Mehmet Davulcu

Yazarın Tüm Yazıları >

Önce can!

A+A-

Dünyayı saran korona virüs, insanları evine kapattı. İnsanlık bundan önce de salgınlar yaşadı. Üstelik geçmişte yaşanan salgınlar bugünkünden çok daha öldürücü salgınlardı. Veba, kolera gibi salgınlar yayıldığı coğrafyadaki insan varlığının yarıya yakını yok etmişti geçmişte. Korona virüs vaka sayısının ölüm oranı ise dünya genelinde yüzde 3 civarında. Buna karşın, yarattığı korku ölüm oranından çok fazla.

Korona virüs salgınından korkmak kötü bir duygu değil aslında. Tersine, tedbir almaya yöneltmesi anlamında iyidir bile diye biliriz. Gerekli önlemler alınması ve titizlikle uygulanması halinde bu salgından en az zararla çıkmak mümkün gibi görünüyor.

Biz Kıbrıslılar, tıpkı bölgemizde yaşayan halklar gibi korona virüs salgınıyla mücadelede şanslı sayılırız. Avrupa ve Amerika ülkelerinde yaşayan halklarda aynı şekilde şanslı sayılırlar. Çünkü bu salgınla ilk karşılaşan halk biz olmadık. Bizden önce Çin halkı bu salgınla karşılaştı ve mücadele etti. Bizler onların deneyimlerinden yararlanma imkânına sahip olarak korona virüs salgınıyla karşılaştık.

Kıbrıs’ta yaşayan toplumların bu salgın karşısında başarılı bir mücadele ortaya koyduklarını söylemek pek de doğru olmaz. En başta yapılan yanlış, Kıbrıs’ı ikiye ayıran sınıra önem verip, salgınla mücadeleyi ada bütünlüğü ile vermek yerine iki ada yarısı üzerinde ayrı ayrı verilmeye kalkışmak oldu. Virüsün insan yapısı sınırları tanımadığı gerçeği gözardı edildi.

İkinci yanlış ise, kapitalist anlayışla düşünüldüğü için bilim insanları öncülüğünde yönetilmesi gereken mücadele sürecinin, dar kafalı politikacılar tarafından yönetilmesiyle yapıldı. Kuzey Kıbrıs’ta bu yanlışa bir de devam etmekte olan cumhurbaşkanlığı seçim süreci nedeniyle mevcut hükümet ile Cumhurbaşkanın arasındaki uyumsuzluk da eklendi.

Bugün artık herkes tarafından kabul edilen bir gerçek var ki, oldukça can yakıcıdır. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ülkemizde Korona virüs vakası tespit edildiği gün bakanlar kurulunu toplantıya çağırıp başkanlık etti ve o toplantıda kurula ülkede olağanüstü durum ilan edilip 14 gün boyunca sokağa çıkma yasağı getirilmesini önerdi. Üzüntü vericidir ki, hükümet sırf seçim nedeniyle Cumhurbaşkanının önerisini kabul etmeyerek salgınla mücadelenin gecikmesine neden oldu. Birçok önlem gecikmeli olarak alındı. Ve bu nedenle vaka sayısı her gün biraz daha fazla arttı. Salgını önleme şansı kaybedildi ve bugünkü sıkıntılı duruma düşülmesine neden olundu.

Kuzeyde böyle oldu da Güney’de farklı mı oldu? Hayır. Benzer şekilde Güney Kıbrıs’ta da önlemler hep gecikmeli olarak alındı ve hala Kuzey’den de fazla vaka sayısıyla uğraşılmaktadır.

Kuzey Kıbrıs’ta yapılan üçüncü yanlış da keyfi ya da partizanca yapılan uygulamalardır. Sağlık malzemesi alımıyla ilgili Maliye Bakanı’nın bizzat kendi kayınbiraderinden ihalesiz alım yapması, benzer şekilde daha önceden açılan bir ihalede aranan şartlara uygun olmadığı için alınmayan ambulansların bu süreçte alınması partizanca uygulamaların göstergesi oldu. Buna yurt dışından getirtilen yurttaşlardan bazılarının karantinaya alınmak yerine evlerine gönderilmesini de eklemek yerinde olacaktır elbette.

İnsanlık bundan öncekilerde olduğu gibi bu salgını da atlatacaktır elbette. Biz de toplum olarak ve salgından çıkacağız. Dileğimiz en az can kaybıyla çıkmamızdır. Bu olayın bir de ekonomik boyutu vardır elbette. Bunu gözardı etmek doğru olamaz. Ancak bir halk deyişimiz vardır, “Cana geleceğine varsın mala gelsin” denir. Evet, önce can; sonrasını konuşuruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.