1. YAZARLAR

  2. Arif Alasya

  3. Saklanamayacak gerçekler
Arif Alasya

Arif Alasya

Yazarın Tüm Yazıları >

Saklanamayacak gerçekler

A+A-

Kıbrıs Türkünün varlık mücadelesi 1950’li yıllara dayanır.

Bu tarihe kadar Mısak-ı Milli sınırları dışında bırakılmış ve de yok sayılmış bir Kıbrıslı.

Atalarının Osmanlıdan gelmesi nedeniyle yok sayılan bir halk olarak Atatürk ilke ve ınkılalaplarını benimsemiş nenelerinin sandığında Türk bayrağını görerek Türk,Camilerinin minarelerinde ezan dinleyip müslümanlığını korumuş bir halk. Layikliği benimsemiş tüm islam unsurlarına saygı duymuş Sunisi ,Alevisi ,Bektaşisi, Bahaisi yanyana yaşamış ve birbirlerine saygı duymuş bir halk.

Rumların aldığı plebisit kararı olan ENOSİS’e kadar dostca yaşayan halkın İngiliz’in da kışkırtmaları ile birbirlerine düşman olan iki halk.

Ne Rumun ne de İngiliz’in boyunduruğunda olamamak için mücadele eden bir halk.

‘’Türk’’olduğunu Ana vatan olarak bildiği Türkiye’ye kendini kabullendirmek için yıllarca mücadele eden bir halk.

Bir taraftan bizi Türkiye’ye kabullendirmek için mücadele eden Liderlerimiz tarihsel hata ile iki halk arasında ayırımcılığı ve düşmanlığı körükleyecek İngilize himet edip Türk gençlerini Oksilyari Polis ve Komando adı altında İngiliz saflarında EOKA’ya karşı kullanılmasına müsaade eden liderlerimiz.

Zaman akıp gitmiş 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti anlaşmaları Türkiye ve Yunanistanın Garntörlüğünde İngilizlere toprak tavizi ile üsler verilerek imzalanmıştır. Artık üs sayılabilecek güç olarak adada Yunan ve Türkiye askeri kampları vardır. Daha da enteresanı kurulan Kıbrıs ordusunda Yunan ve Türk subaylar komuta mevkisindedirler. İngilizin üs olarak kullandığı ada toprakları artık Kıbrıslının değil İngiliz’in toprağıdır.Üstelik garantörler bu toprakların da garantörüdür.

Bu Cumhuriyetin kurulması ile birlikte Liderlerimizin yukarıda yazdığım hataları nedeniyle çok çok büyük bir Kıbrıs’lı Türk İngiltereye göç etmek durumunda kalmıştır.

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş fakat kısa bir süre sonra bozulacağı ortaya çıkmıştır. Çıkan sorunların çözümü için hiçbir taraf yapıcı olarak yaklaşmamış bu nedenle Kıbrıs Türkü için yıllar sürecek acılı günler 21 Aralık 1963 de başlamıştır.

Artık Türkler Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarında yokturlar. Ada genelinde baskı altına alınan Türkler binbir zorluklarla gettolarda toplanmaktadır. Anayasal düzen bozulmadığı için Türkiye garantörlük hakkını da kullanamamaktadır.

İki toplum arasındaki gerginlik, Rumların BM’nin almış olduğu 186 sayılı kararı ile Kıbrıs Cumhuriyetini temsil etmesi kararından itibaren artarak devam eder şekilde gelişmiştir. Türkiye’nin da alınan bu 186 sayılı kararın altında imzası vardır.

İşte Kıbrıs Türk halkının yok oluşu bu karardan sonra başlayıp günümüze kadar gelmiştir.

Önce BEY dönemi başlamıştır.

Gettolarda ve BEY yönetimide ömür törpüleyen Kıbrıs Türkü’nün tek güvencesi Türkiye’nin onların yok oluşmalarına müsaade etmeyeceği idi.

Yıllar yılları kovaladı her türlü baskı ve dayatmalara karşı hep dik durmasını bildi. Ne Rumun ne de İngiliz’in egemenliğini kabul etmedi.

Sonuçta gün geldi Garantörlerden biri Adada ihtilal yaptı diğer Garantör da Barış getirecek diye adaya geldi. Arkasından da Ayşeyi tatile göndererek Adaya yerleşti.

Hepimiz bu gelişten memnun olduk.

Sonrası 43 yıldır Ayşe yerleşti. Adanın nüfüs yapısı, Toprak yapısı, Sermaye yapısı değişti, Kültürü da karman çorman oldu.

Her sandığa gidişimizde daha bağımlı hükümetler seçtik. Ülkedeki yönetimi tam anlamı ile onlara bıraktık.

Adada 43 yıl içinde gelişen her şey Türkiye’nin onayı ile oldu. Onlara itaat etmeyen Hükumetler gitti yapacak olanlar geldi ve bu geliş gidişlerle Kıbrıs Türkü tükendi.

İşte bu tükenişte bizim tükenişimizi maalesef bizi korumak için and içmiş TMT’çilerimiz da bizi tüketen Hükümetlerle işbirliği içinde bizi yok etmişlerdir.

TMT’nin kuruluş yılında örgüte girerken yaptıkları yamin şöyle idi:

‘’Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk Milletine adadım. Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım. Bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet edilen her şeyi, canımdan aziz bilip, sonuna kadar muhafaza edeceğim. Gördüklerimi, işittiklerimi, hissettiklerimi ve bana emanet edilenleri, hiç kimseye ifşa etmeyeceğim. İfşaatın bir ihanet sayılacağını ve cezasının ölüm olacağını biliyorum.

Yukarıda sıralanan hususları harfiyen tatbik edeceğime, şerefim, namusum ve bütün mukaddesatımüzerine söz verir ant içerim.’’

Fakat neler yaptılar.

Gönüllü olarak yaptığımız hizmetleri seçtkleri hükümetlerin puan olarak onlara verilmesine yok demeyip tam aksi o puanlarla Rum mallarını almayı veya satıp Mücahit puanı zenginleri yaratmaya karşı çıkmadılar.

Emanet aldıkları Rum topraklarını karşılıksız İTEM yasası ile dağıtılmasına karşı çıkmadılar

İTEM yasası ile verilen bu mallarının milyon sretling karşılığı İngiliz’e, Rus’a, Yahudiye, Alaman’a satılmasına göz yumdular.

1983’de kurulan KKTC’yi tanıtmak için sadece sözde yaşatacağız naraları attılar fakat hiçbir girişimde bulunmadılar.

Ülkenin sermaye yapısı ve nüfüs yapısı değişirken hiç ses vermediler.

Erenköy şehitlerimizin isimleri verilen Erenköy tepelerinin isimleri değiştirilip Türkiyedeki illerin isimleri konarken ses çıkatmadılar.

Anayasann geçici onuncu maddesine hiç karşı çıkmadıkları gibi o yetkiyi taşıyacak GKK’nın Kıbrıslı Türk olamayacağı ilkesine hiç itiraz etmediler.

Sivil Savunma Başkanının Kıbrıslı Türk olamayacağını kabullendiler.

Yukarıda sıraladığım ve daha başka başka konularda sessiz kalanlar bizim bu taleplerimize karşılık bizleri neredeyse hain ilan ettiler.

Korumayı öngördükleri Kıbrıs Türkü’nün yok oluşuna ses vermeyerek tam tersi bunu sağlayan Hükümetlere destek verdiler.

Kıbrıs Türkü için Uluslar arası alanda ve BM’de alınan kararlarda hep suskun kaldılar.

Şimdi sormak sırası bende; Bu davranışlarınız ettiğiniz TMT yemini ile örtüşüyor mu? Yoksa sizler 1974’de görevinizi tamalayıp şimdilerde maddi ve manevi değerler mi öncelik vermektesiniz. Her milli günde ses verip Şehitlerimiz ve Bayrak üzerinden Milli duygularınız yansıtırken Komutanlara selam durup Hükümetlere vatana bağlılık mesajı mı vermektesiniz. Bir de ülkesinde egemen olma kavgası verenlere karşı direnç mi göstermektesiniz?

Bu güne kadar Hükümet olan partiler vatandaşa verdiği sözlerin hiçbirini tutmamışlardır hatta iddia ederim ki bundan sonra da hiçbir Hükumet sözlerini tutmayacaktır.

Artık Kıbrıs Tütkü’nün altından zemin kaymıştır. Bu zemini Yardakçı Hükümetler ve onlara destek olan siz TMT’ciler kaldırdınız ve bizleri kendi vatanında besleme haline getirdiniz.

Bakıyorum da bütün bunları dünyada rahat yaşama adına ancak gelecek nesilleri düşünmeden yaptınız. Unutmayın ki gözlerinizi kapatıp gittiğinizde inançlarımıza göre gideceğiniz yer cehennem olacaktır. Çümkü sizler en büyük günahı işlediniz ‘’Kıbrıs Türkünün geleceğini yok ettiniz’’

Kıbrıs Türkünün yok oluşunu hazırlayanlar bu güne kadar halkına hiçbir hizmet vermeyen Hükümetleri kendilerince büyük fakat aslında çok çok küçük menfaatleri için seçen seçmendir. Yıllar önce aktif politikayı bırakırken PM’de söylediklerim işin gerçeğidir.’’Gencin rüşvetinin asgari ücrette bir iş, Memurun rüşvetinin bir barem içi artış ve köylünün rüşvetinin bir dönüm tarla’’olduğu düzende politika yapılmaz demştim, değişen bir şey yok

Rüşvet ile oy satın aldğını ifşa eden Pati Başkanı. Meclis kürsüsünden Dolarları sallayıp Rüşvet aldım iddiasında olan vekillerin yaşadığı ülkedeyiz.

43 Yılda dünya kadar yolsuzluk iddiasına karşı yargılanan (Bir Bakan hariç o da hepisten sonra onu mahkemeye veren partiden milletvekili adayı oldu)hiçbir politikacımız yok maşallah sanki da yolsuzluk mübahmış gibi bir şey. Çünkü biz vatandaşa ulaşan birçok yolsuzluk olduğuna dair Sayıştay ve Ombustman dosyası var. Fakat nedense Meclis Sayıştay komitesi bunların yerine bütçesi en küçük Belediyelerin denetim raporunu görüşür.

Hiçbir araştırma komitesi süresi içinde görevini tamamlamaz ve dosya kapanır.

Hiçbir yazılı soru önergesi cevaplanmaz, Meclis iç tüzzüğü gereği sözlü soruya dönüşür ve bir gün ilgili Bakanın salonda olmadığı zaman soru kürsüden okunur muhatap bakan olmadığı için da düşmüş olur.

Bütün bu yaşananlar sonunda varılan sonuç şudur;

1-   Ayşe tatilden dönmeyecek yerleşti ve artık burada kalacak

2-   Artık ülkede KKTC sınırlarının kontrölü BM ve AİHM’e göre Ayşe’nin ülkesinin kontrolündedir.

3-   Nüfus ve toprak yapısın Ayşe’nin ülkesi kendine göre yeniden düzenlemiştir.

4-   Sermaye yapısı Ayşe’nin ülkesinin sermayesine dönüşmüştür. Kıbrıslı sermaye onların taşeronudur.

5-   Turizm ve Eğlence sektörü Ayşe’nin ülkesinden gelen iş adamlarınındır.

6-   Merkez Bankası Müdürü sadece Ayşe’nin ülkesinden biri olabilir.

7-   GKK’ni sadece Ayşe’nin ülkesinden biri olabilir.

8-   Sivil Savunma başkanı sadece Ayşe’nin ülkesinden biri olabilir.

9-   Cumhurbaşkanı ve Hükümet ancak Ayşe’nin ülkesinin izni ile olabilir ve her ay onun talimatlarına uyacağına dair burdaki temsilcii Elçiye taahüt vermesi gerekir.

10-              44 yıldır hala daha öncelik hakkı askerindir tabelaları asılıdır, Hala daha sivil bölgelerin en iyi binaları onların kontrolündedir.

Yani  44 yıldır Ateş kes noktasındayız.

Bu şatlarda artık bizler küçük bir azınlığımızın dışında mutlu olmaktan hep uzakta kalacağız.

Hiçbir makamımızın egemeni olmayacağımızı bilerek yaşayacağız.

Hiçbir parti size söylediklerini yapamaz. Yapacağız diyenlerinin ağa babası da Hükümet oldu ama başaramadı. Başaramadığı gibi sizlerin sayesinde statükonun esiri oldu.

Bu başaramayanların yerine yenisini bulup seçsek deseniz bile yine olmayacak.

Biz artık kendi topraklarımızda egemen değiliz ve olmayacağız.

Artık şu da net olarak görüldü ki adada çözüm olsa bile bu çözüm ile birlikte bize kalacak bölgede yine egemen Kıbrıs Türkü olmayacaktır.

44 yılda bizi yönetenler eserleri ile gurur duyabilirler.

Artık kabul edin onlar sizin babanızdır.Hem de Osmanlı erkeği bir baba..

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum