Demokrasi tüm yönetim modelleri içerisinde en çok tercih edilenidir.

Her seçmen kendi iradesi ile sandığa gidip iradesini ortaya koyduğu bir davranış biçimidir ayni zamanda.

Bazıları ise da demokrasiyi ‘’Tek dişi kalmış canavar ‘’olarak tanımlar.

Demokrasiyi tartışırken unutulmamalıdır ki dünyanın en faşist lideri Adolf Hitler da Almanya’nın başına demokratik seçim sonucu gelmiştir. Alman halkının oyu ile seçilmiştir. Hitleri ve yaptıklarını daha fazla anlatmaya gerek yok.

Ülkemizdeki seçimler de demokratik yöntemlerle yapılmaktadır. Ancak geçen yıllar içerisinde artık sandık seçmenin iradesini yansıtmamaktadır.

Seçimlere dış müdahalelerin yapıldığı açık seçik ortadır. Hatta parti başkanının, Başbakanın, Bakanların daha da önemlisi Cumhurbaşkanının kim olacağı dış müdahale ile belirlenmektedir.

Cumhurbaşkanı halkının değil kendini seçtirenlerin sözcülüğünü yapmaktadır.

Kabine tamamen emrivakiler ile oluşturulmaktadır. İş o kadar müdahaleye varmış ki % 60’ın üzerinde oyla seçilen parti başkanı Başbakan olması gerekirken kenara itilmiş ve yerine emirleri harfiyen uygulayacak biri Başbakan yapılmıştır. Halkın seçmediği kişi ise Bakan yapılmıştır.

Bütün bunlar demokratik yoldan seçtirilmişlerdir. Nasıl bir demokrasi KKTC’nin nüfus yapısı her yıl artarak başkası tarafından kontrol edilebilecek seçmen yapısı ile Kıbrıslı Türk seçmeninin üzerine çıkartılması ile mümkün hale getirilmiştir. Ayni şekilde bu nüfus TC seçimlerinde de oy kullandırılarak çıkar sağlanmaktadır.

Artık sandık göstermelik durumdadır. Taşıma nüfus ve yerli işbirlikçiler mutlak çoğunluktadır.

En açık örneği son Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Cumhurbaşkanı Tatar seçimi 4400 oy farkı ile kazanmıştır. Seçilen Tatar Taşıma nüfusun yaşadığı ilçede rakibi Akıncı’ya 10000 oya yakın bir fark atmıştır. Bu durum Milletvekilliği seçimlerinde de faklı değildir.

Böylesi müdahaleler ile oluşturulan meclis çoğunluğuna son yaşananlar ile net olarak görülmüştür ki Demokrasi adı altında emirlerle meclise gelecek ve Kıbrıs Türkünün sonunu hazırlayacak yasalar müdahale ile oluşturulmuş yerli işbirlikçilerin oyları ile yasallaştırılma aşamasındadır.

Sonuç olarak Tehlikeli bir Demokrasi anlayışına evirilmekteyiz. Son bilgilere göre burada olası eylemlere müdahale etmek için özel eğitimli 200 kişilik bir müdahale ekibi KKTC’de konuşlandırılacaktır.

40 000 Asker, GKK, Emniyet teşkilatının olduğu KKTC korunamıyor ve 200 özel eğitimli müdahale ekibi ile güçlendiriliyor.

Bütün bunlar tehlikeli demokrasi oyunları ile Kıbrıs Türkünün egemenliğine son vermek ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinden doğan haklarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak adına yapılan müdahalelerdir. Açıkça KKTC’deki demokrasi katledilmektedir.

Kıbrıs Türkünün yıllardır ödediği diyet bitmemektedir. Biz değil bizim çocuklarımız hatta torunlarımızın ömrü bu diyeti ödeyemeyecektir.

Eğer bitecekse gelin biz birer kolumuzu keserek bu diyeti ödeyelim.