Yapılmak istenen belli.

Gidilmek istenen yol belli.

Diyeceksiniz ki nedir yapılmak istenen.

Nedir gidilmek istenen yol.

Evet, bir protokol yapıldı.

TC Başkan Yardımcısı Fuat Oktay ve dönemin KKTC Başbakanı Faiz Sucuoğlu ile birlikte.

Yapılan bu protokol ile açıkçası Anayasalar düzen bertaraf edilmek isteniyor!

Halkına rağmen Anayasal düzeni değiştirerek yerine halkının kesinlikle onayı olmayan ve halkına dayanmayan bir düzen yaratılmak isteniyor!

Bu düzende var mıyız? 

Kesinlikle ben şahsen yokum onuda buradan belirtmiş olayım.

Her türlü mücadeleye de katılarak onların yaratacakları bu baskıcı düzene ve her türlü demokratik dışı kararlarına da savaş vereceğim. 

Halka karşı bir Anayasal dışı düzeni asla ve asla kabul etmeyceğimizi de sokaklarda göstermeliyiz. 

Zaten burada yaratılanlar ve de yapılanlar, bizleri esaret altında tutmak ve bu esaretin de daha da kötüsünü yaratmak istedikleri için açıkça yaptıkları bu protokol ile yerine getirmek istiyorlar. 

Burayı, yani bölünen Kıbrıs'ın yarısını, 

TC 'nin bir toprağıymış gibi kullanmaya ve bunun yanında Kıbrıs kültürünün de yok edilmesini zaten hep birlikte yaşıyoruz. 

Bu protokolle Laik bir devlet yapısı yerine, dini, dindar, çağ dışılılık getirilmek isteniyor. ANAYASA bu şekilde paspas edilmiş olacaktır. 

Zorla bir toplumu laiklik ilkesinden kopararak yerine yobaz ve çağdaş dünya düzeninin gerisinde idarecilerin istediğini yapan ve de köle olan bir toplum yaratılmak isteniyor. Açıkçası demokrasi katledilmiş olacaktır. Hedef; uyuyan, susan ve de boyun eyen bir toplum yaratmaktır. 

Yapılan açıkçası hakla karşı bir harekattır!

Önce garantör Türkiye garantörlügünü çiğneyecek ve bir garantör olarak değil, bir 

ülkenin idarecisi olarak davranacak ve buradaki yöneticileri de memuru, kayyumu olarak kullanıp görevlendirip atayacak ve bunlar da yetmez miş diyerek son protokolle de bizleri tam anlamıyla susturmaya, baskı altına almaya çalışacak işbirlikçi memurları ve kayyumlarıyle!

Yapılan garantörlük hakkına aykırı ve de bir darbedir!

Ve ne acıdır ki bu da yıllarca her şeyi ile devam etti hatta Türkiye uluslararası mahkemelerde suçlu görüldü. Bunun yanında AİHM'de de hep yargılanmıştır. Burasını zorla kendine sahip kılmaya hep devam etmiştir ve bugün ise daha da kötü bir şekilde kendine ilhak etmek girişimini bu şekilde göstermiş oluyor!

Yukarıda belirttiğim gibi Kıbrıs cumhuriyetinin bir garantörü garantörlügünü çiğneyerek hep üzerimize gelmiştir. 

Bugün ise dozu daha da artırarak KKTC düzenindeki Anayasal düzeni de bozuyor!

Ve yine bunu bir garantör yapıyor!

Peki ne yapacağız?

Toplum olarak sokağa dökülmeliyiz!

Süratle müdahale etmeliyiz!

Evet.

Çalışanı, emeklisi, gençleri, yaşlıları, esnafı, çiftçisi, hayvancısı, taksicisi, öğretmeni, doktoru, avukatı, sanayicisi.

Kısacası herkes ama herkes!