Dün, KKTC Lefkoşa mahkemesinde gerçekleştirilen LAÇ Belediyesi davası, gündemi sarsan pek çok önemli gerçeği gözler önüne serdi. 

Mahkeme önündeki etkinlikler sırasında bayraklarla toplanılması, olayın ciddiyetini gölgeleyecek kadar sıradan bir protesto biçimi olmanın ötesine geçti. 

Bayrak sallamak ve gösteriler, elbette bir toplumun duygularını ifade etme biçimidir, fakat burada bahsi geçen mesele, çok daha derin ve karmaşık unsurlarla doludur. 

Marina projesi, büyük umutlarla gündeme getirilmişti; ancak bu projenin altındaki gerçekler, aslında kamuoyuna vaat edilenler kadar şeffaf görünmüyor. 

Cruise gemileri, lüks yatlar ve bölgenin turizmi için getireceği faydalar sıkça gündeme gelse de, uygulamanın hayata geçirilebilmesi için denizde ciddi bir müdahale gerçekleştirilmesi gerektiği gerçeği gözden kaçmaktadır. 

Mevcut alan, bu büyüklükte gemilerin yanaşması için yeterli derinliğe sahip değil; dolayısıyla, bu proje hakkında yapılan abartılı tanıtımlar, maalesef hayalperest bir bakış açısının ürünü gibi durmakta. 

Bir başka deyişle, sadece bayrak sallamanın ötesine geçip somut ihtiyaçlara yönelmek zorundayız. 

Bu bölgeye gerçek anlamda katkı sağlayacak yatırımlara ihtiyacımız var. 

Marina projesinin gerçekleştirilmesi için gereken altyapı ve çevresel etki değerlendirmeleri göz önünde bulundurulmadığında, sadece rant peşinde koşan bir yaklaşım sergileyenlerin oyununa düşüyoruz. 

Bölge, altyapı ve sosyal yatırımlar ile büyüme potansiyeline sahip. 

Lakin mevcut durumda, sadece hayalci projelerdeki vaatlerle yetiniliyor. 

Bu da, toplumun kaynaklarını ve enerjisini yanlış yönlere kanalize edilmesi riski taşımaktadır. 

Eğer mahkeme, bu projeye yeşil ışık yakarsa, oranın doğal yapısına ve yerel halkın yaşam kalitesine ciddi zararlar verme potansiyeli bulunmaktadır. 

Sonuç olarak, kamuoyunu bilgilendirmek ve daha sağlıklı bir yönetim anlayışını yerleştirmek adına, yatırımlarımızın neye dönük olması gerektiğini iyi analiz etmeliyiz. 

Bayrak kaldırarak yapılan kısa vadeli eylemler yerine, uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümler uğruna daha fazla dayanışma göstermeliyiz. 

Unutmayalım ki, geleceğimiz sadece hayallerde değil, somut adımlarda gizlidir.