1. YAZARLAR

  2. Psikolog Ali Toprak

  3. Önyargılara Psikolojik Yaklaşım
Psikolog Ali Toprak

Psikolog Ali Toprak

Psikolog
Yazarın Tüm Yazıları >

Önyargılara Psikolojik Yaklaşım

A+A-

Ön yargı, Türk Dil Kurumu(TDK) sözlüğünde; bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı şeklinde tanımlanır.

Önyargıları psikolojik açıdan ilk defa değerlendirip, kapsamlı bir açıklama yapan Gordon Allport(1954) Önyargıyı, “Hatalı yada esnek olmayan bir genellemeye dayalı antipati” olarak tanımlamıştır.

 Allport’un döneminden bu yana önyargıya psikolojik yaklaşımlara dair teoriler çok daha incelikli bir hale gelmişse de tanımın temel eksenleri pek değişmemiştir. Genel yapı itibariyle eksik/hatalı bir yargılama süreci sonucunda oluşmuş, bir insan grubuna veya o grubun tekil üyelerine yönelik, genellikle olumsuz bir tutum olarak tanımlanır.

Ehrlich(1973) ve Hamilton(1981) gibi bazı kuramcılar da önyargılı tutum ve davranışların kökeninde insan beyninin kategorik düşünme özelliğinin yattığını ve bu nedenle de önyargıların kaçınılmaz olduğunu öne sürmüşlerdir. Kategorik düşünme özelliği ise, insan beyninin yeni karşılaştığı durumla ilgili hızlı bir yargıya varmak için önceden oluşturulmuş şablon ve taslakları kullanmasıdır. Önyargılı düşünceler, esasında dış dünyayı zihnimizde modellememize yardımcı olan bir örüntüye işaret etmekte; çoğu zaman gerçekçi olmasa ve duruma ilişkin kesin bilgi içermese de, belirsizliği azaltma işlevi görmektedir. Böylece kişi, yeni karşılaştığı durumlarla ilgili bütün gerçekleri göz önüne almadan, hayatta kalma şansını arttırmak için yeni durumla ilgili genelleştirilmiş düşünce ve tutumlar geliştirebilmektedir.

Son yıllarda psikoloji ve önyargıların bir bağlantısı olup olmadığını belirlemek üzere çeşitli deneyler yürütülmüştür. İlk deneyler ve çalışmaların büyük bir bölümü yeniden ortaya çıkarılmış ve psikolojik önyargıların varlığı kanıtlamıştır. Günlük hayatta sık karşılaştığımız psikolojik önyargılara değinmek konunun kavranması açısından yerinde olacaktır.

Onay önyargısında, doğru veya yanlış olsun, beklentilerimize uygun olan, görüşlerimizle uyuşan bilgileri seçip işleriz. Genellikle temel ihtiyaçlarımızı koruma gerekliliği duyduğumuzda işe yarayabilir.

Kendini haklı çıkarma önyargısında, bazı zamanlar açıklamaları çok zor kararlar vermek durumunda kalabiliriz. Kararlarımızdan ötürü kendimizi perişan eder, suçlayabiliriz. Nedenler ne kadar tartışılsa da kendimizi haklı çıkartacak yargılar ileri süreriz.

Geçmişe yönelik önyargıda, geçmiş yaşamdaki tecrübelerden faydalanarak geleceğe yönelik öngörülerde bulunmak.

Şans önyargısı, genellikle kumarbazların bir renk veya numaranın şans getireceğine inanmasından kaynaklanır. Gerçeklikle alakası yoktur.

Forer Barnum etkisi, yıldız falı veya burç yorumlarını okurken bu tür önyargılar temeldir. Genel kişilik tanımlarını kullansa bile falımıza inanırız. Cümleler belirsiz bile olsa, milyonlarca kişiye uygun da olsa kendimize göre yorumlarız.

Önyargıların ve beraberinde gelen kötü, karanlık davranışların önüne geçebilmek için öncelikle önyargıların sebeplerini iyi anlamak gerekir. Sosyal hayatı otomatikleşmiş bir şekilde biz ve onlar kategorileri ekseninde algılamamız ve “biz” i değerli ve üstün olarak görmemiz önyargının sebeplerinden biridir. Bunun yanında sosyolojik faktörlerinde payı büyüktür. Toplumu kolaylıkla galeyana getirebilirsiniz. Siyasetçiler bazı zamanlar bunu yapmışlardır. Örneğin Adolf Hitler ikinci dünya savaşı öncesinde zorluklar yaşayan Almanlara Yahudileri günah keçisi olarak göstermiş, önyargı ve düşmanca hareketleri teşvik ederek Almanları aşırı milliyetçiliğe sürüklemiştir.

Genellikle önyargı beslediğimiz grup üyeleriyle birebir etkileşimimiz sınırlıdır. Hal böyle olunca haklarında genellemelere varıyoruz. Oysa onlarla iş veya arkadaşlık bağlamında temas etsek çokça vakit geçirsek önyargılarımız azalır. Olumlu etkileşimler önyargıyı azaltır fakat; olumsuz etkileşimler önyargı ve düşmanlığı daha da arttırır.

Önyargıyı minimize etmenin en iyi yolu “onlar” değil “biz” olmaktır. Onları bizin içine dahil etmektir. Yani farklılıkları tartışacağımıza benzerlikleri vurgulamamız gerekir. Kendimizi o veya bu grubun değil, insanlık ailesinin bir ferdi olarak algılamamız önyargının zor ama başarılı tedavilerinden biridir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.